Üç vakite kadar diyor ya..
Falda yalan... falcıda...
Ne telvenin suçu var..
Ne fincanın...
Peki ya cezve ne yapsın?
Bir vapurda düşleneceksin ki;
Yorulmadan yontasın bulutları,
Martıların yoldaşlığında.
Çayında olmalı,
Martılarla bölüştüğün simitin de,
Üstelik martıların dilinden de anlamalısın.
Kalbimi dinleyerek uyu,
Göğsümde uyan istiyorum.
Sevginin dilidir kalp atışlarım;
Sen anlarsın o dilden.
Benim dilim dönmüyor,
Kalbimin şakıdığı kadar.
Saat onikiyi vurdu;
Yani gecenin tam yarısı.
Hasretin beni vurdu;
Hüznüm hazan sarısı.
Ellerim kadehe gitti;
Dillenmedi sevdam,
Lal oldu dilim.
Seni çok sevdimde söyleyemedim.
Küllenmedi sevdam,
Yanar yüreğim.
Bu şehirde doğmadım ama
Bu şehirde sevdalandım ilk,
İlk göz yaşım bu şehirde süzüldü yanaklarımdan.
Bu şehirde ben oldum,
Biraz da benden oldum,
Harmanlandım bu şehirde.
Onca fırtınadan sonra,
Çok şükür bendesin.
Şimdi bana düşen;
Huzurun kıyısında bir liman olmaktır.
Sana mutluluğu müjdeleyen.........
Akşamüstü;
Üstümde bir işçi yorgunluğu,
Yorgunluk sigaram tüter dudağımda,
Dudağımda bir ıslık,
Islıkta senin sevdiğin melodi,
Melodide sen,
Koştura koştura geliyorum sana,
Yavaş ol diyorsun,
İçimde bir huzur,
Durup dinleniyorum sende.
Görüş bitiyor en nihayet.
Ayaklarımı sürüye sürüye,
Sana kurulmuş,
İçimdeki saatin zembereği,
Zaman sana vardığında,
Uyanmış kalbim; ellerim ellerini bulmuş.
Oysa kalp gözüm senden önce;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!