Yoruldum mükemmeli oynamaktan.
Olağanüstü biri değil,
sıradışı biri değil,
ulaşılmaz biri değil;
herhangibiriyim ben.
Ağlamak; yaşlarımı akıta, akıta ağlamak;
gülmek; delice gülmek,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Unuttular!
Unuttular!
Hesapsızca, yalansızca, bir kalbinin olduğunu...
Unuttular!
Hoyratça tavırlarını, duygularını...
Unuttular! unuttular! unuttular!
Yaşamaya hakkı olan, bir insan olduğunu...
Önce, bebekliğinin saflığını...
Ardından, çocukluğunu...
Gençliğini;
Umutlarını, hayallerini, mutluluklarını,
Doyasıya yaşayamadığın, hüzünlerini...
İnsan olmana dair, ne var ise!
Hoyratça yaşayamadığın, duyguların gibi, çaldılar...
Aynı, şuAn yaptıkları gibi!!!
İstediğinde sevemedin!
Sevdiğinde ise, görüşemedin veya kavuşamadın...
' Kız 'sınya! narin olmalıydın, Onlara göre!
Erkekçe sevemezdin öyle, futursuzca, bilinçsizce!!
Unuttular!
İsteklerinin, arzularının, tutkularının olduğunu...
Unuttular! unuttular! unuttular!
Bir, kadın olduğunu...
Hep horladılar, dışladılar seni!
' Kadın 'sınya!
Evde otur, bulaşıkları, çamaşırları yıka!
Köle... kölesin ya!
Çilesi bitmeyen, yüzünde, bedeninde, mor menekşeler açan... Bir annesin!!!
Unuttular! unuttular! unuttular!
İnsan olduğunu...
Sevgi ve saygılarımla kalman dileğiyle
Gönül evimin annesi
Sanki ben de varım bu şiirin içinde, yoksa siz ben miydiniz?:) Kendimi buldum bir çok yerinde. Başkaldırışınıza eşlik etmek istiyorum. İzin verir misiniz?
Mğkemmeli oynamak gerçekten insanı fazlasıyla yorar yüreğinize sağlık
Selam ve Sevgiler
Yoruldum mükemmeli oynamaktan,
ulaşılmaz görünmekten yoruldum ben...
pek çoğumuzun duygularına tercüman olmuşsunuz,yüreğinize sağlık sevgili nesrin
İnanmam:) Eğitim bilimleri kitaplarını okursanız bizi kobay gibi kullandıklarını anlarsınız. bizim kişilğimizi birilri biz doğmadan yıllar önce yazmış. ve toplum ne olmamız gerektiğini bize yaptırımlarıyla öğretiyor. mükemmel olmalıyız, bizden isteneni vermeliyiz, biz olmak şansımız yok...
Ütopya aslında 'mükemmel' insanlar...Ve biz ne çok incitildik, ne çok yorulduk üzerimize büyük gelen bu elbiseyi taşıyabilmek uğruna...Bir iç salınım...Ve öfkenin içimde dağlar oluşturduğu zamanlardaki isyanım...Tebrik ederim Sevgili Nesrin. Seni de, kalemini de seviyorum.
'Ben nasıl biriyim' diye sormuyorum sana...
Hayır; duymuyorum seni
çünkü çok yorgunum...
Sen de sus, birşey söyleme,
sen söyleme....
İsyanlarda, figanlardasınız. Pes etmiş bir görüntü var şiirinizde. Aman yapmayın böyle. Sonra benim gibi karamsarlığa kapılır, karanlıklarda kaybolursunuz. Kutlarım. Saygılar. Mehmet Nacar
Anlamlıydı Nesrin hanım..
Yüreğinize sağlık
tebrikler
Bir iç hesaplaşma ..
Sen söyleme dediğine göre şiir
Kendi kendine...
Tebrikler,sevgiler Nesrin..
Yoruldum mükemmeli oynamaktan.
Sistem bizi bu hale getirdi..:)
Yüreğinize sağlık
Öner Kaçıran
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta