_ Yalnızlığımın gökdelenlerinde
günahlarımı sayamadım
yalnızlığımın tüneğine konmuş baykuş açısından baktığımdandır belki de.
Salkım söğüt gibi eğildim
yıldızların denize aktığı göle
ayrıldın damarlarımdan böylece.
_ Anladım ki
ağırlaşırken kalbimden çekilmiş artık gülüşün
karanlık ağaçlarını göğsüme uzatıyor şimdi
gök bitene kadar peşimi bırakmayacak bilirim
gittiğim her yer burası olmuş nedense.
_ Belli ki artık hayatın dipnotuna gelmişim
sıkıntıları dağıtan bu huzurla
son durakta beklerken
özlediğim gülüşünü yüzünde sakla.
Kimin şanssızlığıdır bu vakitler
yağmurun yağması içimdeki evime
yağmur günleri ıslatacak
gölgeni bile
yağmuru bereket diye anacağım artık alnımı pişiren güneşe direnerek.
Kurumuş bir iskelet yığınıdır
bizlerden geride kalan ruh.
_ Sadakattir belki de
güzelliğin kalemini kıran karınca izinde
kesin tökezlerim
böylece ayrılmaz artık kapıdan gölgemiz
ne yaparsın bilemem
gölgem peşine düştüğünde.
_ Sadece ağzımı oku
Ayzıt
bunların hepsi senin suçun bilesin!
Bekçiler hüzünleri toplarken geceden
artık sende affettirirsin kendini belki de.
Acıyor yüzümde zaman
geceye ilerleyen siyah şemsiyede
bak işte acım hafiften ağrıyor yine
zamanın daldasında gizlenen yılan misali
yol bittiğinde.
Enver Levent Batur
Kayıt Tarihi : 23.6.2017 07:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!