Gökyüzünün damarları arasında koşturan dumanlı bulutlar
Yarışıyorlar aklımın köprülerinde kah sıkışıp kah patlayan kanla
Ben dermanımı buldum diyorum gözlerim artık istirahatte
Ve kapatmak istiyor perdesini
Kafamı çiçek oyalı yastığa koyduğumda
Boynumun girdapları kireç tutmuş
Bir sağa bir sola iki öne üç geriye bağlanmış iplerle çekilmekte
Yaş cevizin siyaha çalan koru dokundukça elime geçmekte
Elimi yıkasam da geçmiyor koyu yeşil rengi, nergis kokulu sabunla
Ovaladığımda geçmeyen kireçli çaydanlığımın derdi
Kirletmeyecek saf bir suyun dostluğunda
Akıyor boynumun kireçleri doluyor bağırsaklarım tortuyla
Bir imtihan bitti derken daha büyüğü ne ara yoldaş olmuş bana?!
Kalakalıyor dizlerimin dermanı
Ve dona kalıyor gözlerim karanlığa
Tecrübem kaldırıyor boynumu , gözlerimi ve umudumu
Karanlıklarda doğan eski aya, yeni aya, hilale ve dolunaya
Bir nefesle bitiyor günler tepesinden toprağa bakarken onda çürüyen bir elma gibi
Varacağını bilsen de bilmesen de toprağın beklediği gibi
Çok güzel bir çiçek tarlasında yatmıştım menekşeler, sümbüller ve laleler vardı
O tarlada ne menekşe ne sümbül ne lale ne de ben kaldı
Bir yanım umutla ayaktayken diğer yanım kambur kaldı
Bir bacağım koşmak için ter dökerken
Diğer bacağım topal kaldı
Yol bilene ay en parlak güneş
Yol bilmeyene güneş en kasvetli ateş
Derdi menekşeyi koklamak olana ne gerek güneş
Karanlıkta birdir aydınlıkta bir
Muhabbetle koklarken o dingin hissediş
Kayıt Tarihi : 13.8.2025 17:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!