eşekteki heybenin bir gözünde bebek
diğerinde; su testisi, azık, ekmek.
atın terkisinde
diğer küçük çocuğu bindirerek
daha gün doğmadan
yolma tarlasına varmak gerek
kuşluk vakti kaşık sallardık,
er vakitte pişmiş ayranlı bulgur aşına
ya da aşı dıkımlardık
bostan çinterdik ayrana
yeni başak soğanı çaprazına keser
tuza banardık
yardıma gelen biri varsa
sofraya köpük helva koyulurdu
ya kayısı, ya gül reçeli tabakta
ama illa dedi-kodu
birinin başkası hakkında söylediklerinin
biz de başkasına aktarırdık
“-günahı deyenin boynuna” der
kendimizi günaha bulaştırmazdık
kuşluk ekmeğinden önce eynel çıkılırdı
eynel çıkmadan, çıkılmazdı eynelden
sadece taşa değen orağın sesi
tarlanın başına varırken
eynel tarlanın öbür başına dönerdi
söykelir kalırdı deste
bizim günboyu yolduğumuzdan fazlası biterdi
dedem-ebem yardıma gelmişse....
özgüvenimiz artar, coşardık
'-ülen hepiciğinizin
ağşama ğadar yolduğunu
yattığım yerden yoların evel-Allah'
deyince dedem
'her yağlıklıyı garı,
her sakallıyı hacı mı sanarsın'
derdi ebem
elini ağzına götürdü,
edemezdi öksürmeden,
'-herkeş sakız çıynarımış da.....
Avşarlı Fatma ğibi çatladamazımış'
diye eklerdi
o konuşmaya başlamışsa herkes susar
o etrafına bakar, biraz beklerdi
derin bir soluk alır ve eklerdi
'..
..........
....
....' demiş
durup dinlenmeden ekin yolardık
Kayıt Tarihi : 30.1.2007 11:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
eşekteki heybenin bir gözünde bebek diğerinde; su testisi, azık, ekmek. atın terkisinde diğer küçük çocuğu bindirerek daha gün doğmadan yolma tarlasına varmak gerek
TÜM YORUMLAR (2)