Ayrılık ve özlemi,
Gitmeyi ve kavuşmayı,
Sevmeyi ve unutmayı
Bize anlatan türküler kadar bu alt üst oluşun, gidip gelmelerin simgesi sayılan türküler, acının içimize nasıl yerleştiğini de anlatır hep.
Çocukluğun düş yorumcusu kesildiğim günden beri, ıssızlığın, yalnızlığın diliyle buluşurum bir anda.
Dedemin ölmeden önce bana verdiği ‘’Serkisof’’ marka bir cep saati…
Dokunmuyor okşuyorum adeta!
Çünkü o yolculuğa çıktığımda, dedemden yadigar olan bu cep saatini hiç yanımdan ayırmadım. Ona bakarak, dokunarak, cebimde taşıyarak zamanın dervişi kesilmiştim.
Çünkü saat demek zamanın döngüselliğini kavramak, geçişlerin dilini öğrenmekti benim için.
Yolculuklarda;
Geçip gittiğimiz yerlere baktıkça, zamanı hatırlarsınız bir an.
Sonra sizi var eden, biçimleyen yerin diline dönersiniz.
Yol, yolculuk, gitmeler zamanın kehribar yüzünü de gösterir.
Çünkü içinizin kazıcısı kesildiğiniz anlarda, o karanlığın örtüsünü açar, hem kendinize, hem yaşadıklarınıza, hem de yollara serilen özlemin diline vurursunuz bakışlarınızı.
Ama en çok dedemi, bana yadigar olan saate bakarak
İç sızılarıma ve yalnızlığıma
Kabuk bağlayamayan yaralarıma…
Bir Gece Vakti
Kayıt Tarihi : 13.9.2023 16:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Tebrikler yüreğinize sağlık
Selam ve saygılarımla
Kitabınızı okuyacağım, siz şiiri zaten güzel yazıyorsunuz, ama nesir yönünüzü ve yazdıklarınızı merak ediyorum,
Çocukluğum çok güzel geçti aslında , ilk gençlik yıllarımda yaşadığım bir kayıp beni çok yaraladı, ölüme verdiklerimizin acısı daha bir zor sanırım ama hayat devam ediyor işte, iyicil olmak zorundayız.
Yorumunuz için teşekkür ederim saygılarımla.
TÜM YORUMLAR (2)