Algı, anlayış dışı anlayamadığımız,
Rab’bin ilmi içinde mantıktan uzağımız…
Sadece uzaylı tür tarafından tasarlı,
Hakla yakınlaşılan aklı zorlamamalı…
Bir sistem ki uzayda ve zamanda yolculuk,
..
Kirpiklerinin tenime değdiği yerdeyim, vakitlerden yine aşk
Gül kokulu nefesinin yelindeyim, iğreti bir sızıca acıtıyorsun
Seni arıyorum milyonlarca yıldızın içinde, neden ışımıyorsun
Ellerin yüreğimde rehin yıllardır, gelip emanetini almıyorsun
Dalgayla kavgalı yüreğimin kalburundan ter sızıyor seni düşündükçe, öfkeli gönlümün rahmetini bölüşüyor gün, aşk toprağa gizleniyor. Karmaşık utkuların tabağında elim bir yalnızlık, sevdanın dudağından mavi yasaklar dökülüyor. Mevsim yanık türküler rapsodisiyle sarmaş dolaş, ruhumun parklarında kimsesiz çocuklar gizleniyor. Nicedir yağmurlar yağmıyor ovalarıma yar, yorgun gövdemin sığınaklarında ruhum sensizlikle sevişiyor.
..
Tenimde kırışıklıklar, saçlarımda beyazlar olmasaydı, kimse yaşlandığıma inandıramazdı beni. Çünkü kalbim hala kıpır kıpır...Tamam, yetmiş yıldır durmadan çalışıyor, emekliliğine sayılı günler kaldı belki ama hiç durmayacakmış gibi çarpmaya devam ediyor işte. Kısacası, kalbim tenim gibi henüz ihanet etmedi bana. Tabii bunun bir nedeni var...
Evet sevgili, zaman çabuk geçiyor değil mi? Hatırlıyor musun, yıllar önce demiştim ki, "seni asla unutmayacağım, hiçbir an sevmekten vazgeçmeyeceğim." Bu sözlerim karşısında şaşırmış, daha çok inandırıcılıktan uzak bulmuştun. Ve o günden sonra kim bilir kaç kez sonbahar kışa, kış ilkbahara, ilkbahar yaza, yaz sonbahara kavuşmaya çalıştı, bıkmadan usanmadan, olmadı, ama yine de hiçbiri vazgeçmedi, umudundan bir şey kaybetmedi. Tıpkı benim gibi.
Keşke şu an karşımda olsaydın; kırışmış ellerimi narin ellerinle sararak, "beni hala seviyor musun? " diye sorabilseydin. (Farkındayım, ellerim titriyor, ama inan yaşlılıktan değil, senin eskimeyen güzelliğin ellerimi titreten.) Belki aklımdan, yüreğimden geçenleri anlatmakta sözlerim aciz kalabilir, o an gözlerime bak olur mu, onlar sana tam olarak tercüme edecektir, söylemek istediklerimi. Peki, "seni ilk günkü kadar çok seviyorum hala" dediğimde, telaşlanır, gözlerin dolar mıydı, bir kez olsun...
Henüz genç olduğumuz günlerdi. Cadde de karşılaşmıştık da, üzerinde bahar çiçekleri ile süslü elbisen ve turunç kokan teninle, güzel yüzünde utangaç bir ifade, gülümseyerek akıp gitmiştin yanımdan. Bir daha o kadar yakından göremedik birbirimizi. O birkaç saniye içinde içime çektiğim kokunu hala duyuyorum. O anı tekrar yaşamak için az sonra ölmeye hazırım biliyor musun? Yine inanmadın değil mi? Bunca yıl seni hiç yanılttım mı? Ölümden korkarım elbette, ama seni sevmekten korktuğum kadar ancak.
..
Güle mi?
Bu yolculuk güle mi?
Dünya güle hasretken,
Sen gül ile gül emi!
Gülistanda zemzem iç,
..
Ben artık gelmişim yolun sonuna
Nere gideceğimi sen bana sorma
Zaten felek vurmuş vurduğu kadar
Bu kadar yetmez mi birde sen vurma
Elimde değil ki zamanı durdurma
Bir gün ömür biter kesilir fatura
..
Bir şaire güvenmek yürek ister
Hiç beklemediğin an
Değişir seni şiirle
Anlayacağın
Yaşadı mı şiir gibi yaşar
Yaşayamayınca şiir yazar şair
..
kayıt düşen yürekler
sözleri dinlemediler
yanmıştı bir kere
ateşin düştüğü yerler
dinlemediler
hiç dinlemediler
yolculuk dediler
..
Geceler yoldaşım
Sabahlarsa kardeşim
Yolculuk arkadaşım
Mevsimlerse dünyam
Aylar, günlerse hülyam
Dayan, dayanabilirsen
..
Elini çabuk tut ey sevgili yâr!
Bastırmadan kış,kıyamet,kar…
Ne yapacaksak yalpım akşama kadar.
Biz istesek de istemesek de
Vakit çok dar…
Hazırlıklı olmak gerek,
Akşama Allah’a yolculuk var…
..
Zamanda Yolculuk
Zaman nedir?
Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük
..
Olumlu düşünmenin gücüyle insanlar, bilinçaltına önceden yerleşip, olumsuz sonuçlara sebep olan her türlü umutsuzluğu yenebilirler. Bu da onları başarısız insan olmaktan kurtarır. Başarılı yapar.
Geçen gün elime bir kitap geçti. Kitaplığımda bir kitap ararken buldum. “NORMAN VİNCENT PEALE’ nin kitabı… “Olumlu Düşünmenin Gücü” Geliştiren kitaplar dizisinden. Bana ilginç geldi. Baş tarafından birkaç yaprak açıp okudum. Gerçekten sürükleyici, ilginç bir kitaptı. Benim gazete köşemde yıllarca sık sık ele alıp, okuyucularıma aktarmaya çalıştığım bazı konuları ele alıyordu. İnsanlara, “Kendinize Güvenin” diyordu…
Kişilerin kendine olan güvenini yitirmesiyle, hayatlarının nasıl zindan olduğunu, başarının sırrının bu kendine güvenin anahtarında saklı olduğunu, bilimsel yoluyla açıklıyordu. Bunun sözlü olarak insanların kendine telkin etmeleri ile güçlendiğini, dile getiriyordu.
Yazar kitabının girişinde, hemen bu konuya değinip, şu sözlerle başlangıç yapıyordu:
“ … Kendinize güvenin! Sahip olduğunuz yeteneklere inanın! Kendi gücünüze inanmadıkça başarılı ve mutlu olamazsınız. Oysa aşağılık ve yetersizlik duygusu ümitlerinizin kırılmasına yol açar fakat kendinize güvenirseniz başarıya ulaşırsınız. Bu davranış tarzı çok önemli olduğu için kitabın başlıkları üzerine yazılmıştır.” Kitabın yazarı bu kitapta hep ağırlıklı bir biçimde kendi yaşamından örneklerle konuları anlatıyor. Kitabın bir yerinde, yine kendi hayatından şöyle bir örnek vermiş:
“…Günlük yaşamdaki bir sürü işiniz arasında kendinize güvenme fikrini bilincinizde devamlı canlı tutmanız gerekir. Şimdi size bunu başaran bir adamın hikâyesini anlatayım. Bu arkadaşım soğuk bir kış sabahı beni MİDWESTERN şehrindeki bir otelden arabasıyla aldı ve konferans vereceğim, otuz beş kilometre kadar uzaktaki başka bir şehre götürdü. Yol kaygandı ve arkadaşım benim alıştığımdan daha hızlı araba kullanıyordu.” Kendisine; (acele etmesine gerek olmadığını, vaktimizin bol olduğunu hatırlattım.) “Arabayı biraz hızlı kullanıyorum diye üzülmeyin”, dedi. “
Eskiden her şeyden korkardım. Otomobille veya uçakla seyahat etmekten korkardım, ailemden biri yolculuğa çıkınca, geri gelinceye kadar tedirgin olurdum. Daima kötü bir şey olacakmış duygusuyla yaşardım. Bu da benim yaşamımı mahvediyordu. Aşağılık, karmaşık duygularla kıvranıyordum. Kendime hiç güvenim yoktu. Kafamdaki olumsuz düşünceler iş hayatıma da yansıyor, başarılı olamıyordum. Sonra bütün bu güvensizlik duygularımı yok eden bir plan yaptım. Şimdi kendine güvenen bir insan oldum ve bütün yaşamım olumlu yönde değişti” dedi.
..
Tren kavuşmaya yardım ederken
Yalvardım yolculuk bitmesin erken
Sevgili'ye ben şarkılar söylerken
Dinmedi öfkesi rayda giderken
Gitme yolu erken bitirmeyelim
Güzel dostluğumuzu yitirmeyelim
..
ARALANAN KAPIDAN YOLCULUK
Zorunlu istikametle,bir yola düştüm,
Düştüm de gidiyorum ne diyeyim ki.
Gözlerimin önünde hep seni gördüm,
İkimizi almışta yürüyor,gibiyim sanki…
..
Ben kırık tekneyle yolculuk yapan biri
Savaşta bedenini kaybede ruhu diri
Lakin bunları sizlere neden anlatırım
Bu halim belki de sizin için bir espiri
Ben ki yazıları sansürlenmiş bir yazarım
Ben ki kötülüklerin üzerine yağan karım
..
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler
Yahya Kemal BEYATLI
Yahya Kemal “SESSİZ GEMİ” adlı şiirinde insanoğlunun en son ve en gizemli yolculuğu olan ölümü anlatırken,tüm yolculuklardan farklı olarak seven ve sevilenlerin giden sevgilinin ardından boşuna gözyaşı döktüğünü, giden sevgililerin bir daha geri dönmeyeceklerini bildikleri halde boş
ümitsiz de olsa beklemekten bir türlü vazgeçemedikleri,sonsuzluk gemisiyle sonsuz yolculuğa çıkan sevgililerin geri gelmeyeceklerini bilmezmiş gibi çaresizce beklediklerini anlatır.Kaybettiğimiz yakınlarımızın
bir daha doğmayacak bir güneş gibi batıp gittiklerini bildiğimiz halde sanki bir gün çıkıp geleceklermiş gibi bir his duyarız.Belki de insan beyni kabullense de,insan kalbi sevdiklerini kaybetmeye proğramlanmamış olduğu içindir kimbilir.
..
Rabt etmeden gönlünü
Rabbinin hakikatine
Rabıtasız yolculuk
Yapanın dikkatine
Birbaksa gönül gözün
Nefsinin hilkatine
..
Soğuk kış günleri ve aylarından sonra,baharın kokusu ve renkleri arasında yaza girdiğimizin haziran ayının ortalarında,sıcaklara merhaba demek için bir gezinti yapmak istedim.Belediye otobüsleri(halk otobüsü) bir yerden bir yere gereksinim sırasında ulaşım aracında yaşadıklarımı şöyle anlatmak,sizlerle paylaşmak isterim.
Sıcakların baskın olduğu zaman içinde,bir belediye otobüsünde yolculuk yaptığım sırada,otobüslerin içi dolu olmasına rağmen iler ki otobüs durağından iki arkadaş genç kız binmişti.Hoş sohbet ederek ayakta yolculuk yapıyorlardı.Yaşları tahminime göre onbeş,yirmi olmalı sanıyorum.Bir kaç durak geçmiştik ki otobüsün ortasındaki boşluğa kadar gelmişlerdi.Oturduğum yerden bir tanesinin sıkıntı içinde olduğunu sezinledim,dahada dikkat kesildim,genç kızın bir tanesi orta kapıdaki merdiven basamağına oturdu,yine sohbete daldılar ama yüz rengi sararmış solmuş,her şey fazla ağırlık yapıyor olmalı ki ilk önce arkadaşına çok sevdiği gözlük ve cep telefonunu,şapkası,el çantası derken belediye otobüsünün içinde halsiz ve bitkin bir şekilde kendisini bıraktı,görenler yardım etmek için koşuştu..! !
-Su varmı! ! ? ?
-Şeker,tatlı,çukulata,sakız
Seslendiler,çantalara bakıldı ve yetiştirdiler.
Fakat hiçbir şey fayda etmiyordu,eline koluna kafasına su döküldü,camlar açıldı,lakin bir türlü kendisine gelemiyor,başını dik tutamıyordu.Bir kaç durak geçtik,inen binen oldu belki ilerdeki Terminal otobüs durağı vardı orada belki ilk yardım yapılır diye hop oturup hop kalktım.Lakin terminal içine girmesine rağmen genç kıza müdahale yapılmayıp devam edildi.
Artık dayanamadım ve sesimi yükseltdim.
..
Umuda yolculuk
Hayata koşmak gibi
Yeni bir soluk
Çocukça coşmak gibi
Ilık yağmur, parlak güneş
..
Ağla çağla gozlum hepsi yalan
Savrulsa da mazin sendendir kalan
Şimdilerde bu güller tanıdık bir ten kokar
Ben o an aldanmaya dayanamam
..
Hayatı ve ölümü ruhumuzda tekrarlayarak
Kırık sesli ayetler biriktirmek/miş yaşamak
Tüm dikkatimizi toparlayarak tırmanmak bir ağaca
Ve düşmemeyi dilemek sarp ve yalçın kayalıklardan
Nefes nefese kaldığımız, terimizi rüzgâra bıraktığımız
Doyumsuz bir sevişmenin dinlenme arası belki de ömür
..