Yine bir derin yolculuktayım..gözlerimin önündeki pencerede bir dünyanın yarısı, diğer pencereyi omuzlarımın arkasına almışım.. onda da bilmediğim öteki yarım bir dünya..
Ama bildiklerimden konuşacağım, baktığım vakit gördüklerimden.
Yeşiller arasına karışmış bir dünya insan,
İki binanın arasında iki ağaç,
Ve mavinin altında umutlu umutsuz..
Mutlu mutsuz insan dolu bir hayat..
Oysa mavinin umut olduğuna inanırdık, öyle söylediler..
Seni ele sevirem ki...
Diyirsen ki, niye?
Ne bilim işte ele!
Seni görende bir hoş olir, ölür ölür ölirem...
Ahşam olir davar, nahır, mal gelir.
Komlar, ahırlar dolir
Devamını Oku
Diyirsen ki, niye?
Ne bilim işte ele!
Seni görende bir hoş olir, ölür ölür ölirem...
Ahşam olir davar, nahır, mal gelir.
Komlar, ahırlar dolir
Yolculuk
Gecenin ayazı, karı beyazı
Geçiyor önünden pencerelerin,
Uzakta bir köy, ürkmüş ışıklar,
Titriyor, gecenin kasveti derin,
Derin bir müzik, şoför mahali,
Gücüme gidiyor şu kızın hali,
Yaslamış başını delikanlıya,
Tarifi imkansız bende kederin,
Kasvetli, suskun bu manzarayı,
Bölüyor bir çocuk mızıldaması,
Ağla çocuk benim, hem senin için,
Burası ne benim, ne senin yerin.
Eğildi bir yana, bizim vesait,
Belli ki durmaya bura müsait,
Tıslayıp sonra açıldı kapı,
Doldu bir rüzgar, ferah ve serin.
Yolculuk böylesi ağır geliyor,
Ömrünü şehirlere pay edenlere,
Kovulmuşsun bilmem kaç güzel gönlünden,
Kim oluyorsun ki, nedir ederin?
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta