“günübirlik doğardı aydınlıklarımız
yetişkin çiçeklerimizin üzerine,
kırağılarda şavkırdı sabah olduğunda.”
yolumuz çok ama çok uzundu,
biz kestirmeden gidiyorduk
yıldızlardan ses çıkmıyordu
doğru yoldayız sanıyorduk.
gecenin dondurulmuş ayazı içerimize
çıyan misali dikiyordu gözlerini
biraz daha yaklaşıyorduk ölüm gibi
bedenlerimiz birbirine siniyordu.
tek başımıza ve çok uzun yoldaydık
bir gölge oluyor, öyle yürüyorduk.
ay, cömert ama kuşkulu ışıklarını
baykuşların gözlerine saklamadan
arkamızdan sallıyordu üzerimize.
çekinmeden, korkmadan.
imzalarımız taşlı yollara
ve dere-tepe düzlere dökülüyordu.
dönüşü olmayan bir yolda
dönüşte kaybolmamanın
hesaplarını yapıyorduk.
biz, adını bilmediğimiz bir denize
kestirmeden gittiğimizi sanıyorduk.
anlamıyorduk ki;
gittiğimiz deniz ayaklarımızın altındaki
ucundan sivri buz tanecikleriydi.
kanıyorduk ama aldırmıyorduk.
hangi uçurumun dibindeyiz şimdi
el ele tutuşmuş, uçarcasına.
anlatılmaz bir masalı dinler gibi
hangi aydınlık aydınlatacak
boynu kırık çiçeklerimizi …
bir çobanın yanık türküsü bu, duyuyor musun
sen gece misin, yoksa yol yorgunu musun.
haydi sarıl yorganına bir daha dön.
dön bir daha, kandilde yağ bitmeden
Kayıt Tarihi : 2.5.2007 22:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
biz kestirmeden gidiyorduk
yıldızlardan ses çıkmıyordu
doğru yoldayız sanıyorduk
' Öz eleştirisini kaleme döken satırlar yazanları zirveye davet eder.
Yol yorgunu kaçakları kaçak olmayan bir kalemden..Tebrikler
TÜM YORUMLAR (3)