Azıcık aralıklı kalan perdeden günün ilk ışıkları gülümseyerek giriyor odama. Gün, çağırdığım bir çocuğa benziyor; aydınlık yüzlü, sevimli, umutlu.
Ufka bakıyorum. Minnacık bir kuştan farklı değil bekleyenleriyle kucaklaşmaya can atan yolcuları limana taşıyan gemi.
Hazır güneşi bulmuşken mavi dalgaları yara yara o yöne doğru mu gitsem? Düş benimkisi. Ne ki bilmem kaç milyon yıldan beri denizin ortasında kendi yazgısıyla duran şu irili ufaklı adalara ne demeli? Yanılmış olamam; yakınlaşan gemi değil, adalar yakınlaşıyor o gemiye…
Bahar geldi gelecek.
... ve nihayet gelip çattı
Bir dilimi zehir zıkkım
Bir dilimi candan tatlı
Masallarla indi yere
Sebil oldu cümle hikâyelere
Kara kara kazanlarda kaynadi
Devamını Oku
Bir dilimi zehir zıkkım
Bir dilimi candan tatlı
Masallarla indi yere
Sebil oldu cümle hikâyelere
Kara kara kazanlarda kaynadi