‘yol’ da ‘yolculuk’ da insanla birliktey ...

Habibe Merih Atalay
496

ŞİİR


9

TAKİPÇİ

‘yol’ da ‘yolculuk’ da insanla birlikteymiş…

‘Yol’ da ‘yolculuk’ da insanla birlikteymiş…
Yürümeye başlayınca dikilip de ayağa
İkiye bölmüş araziyi geride bıraktığı izler
Dahası yolunu belirleyen o ilk adım
Kardeşkanıyla çizmiş sonrasını da elle.
Ve ilerledikçe, adımları adımlarının ırağına düştükçe
Çıkan bir mesafe kat ettikçe görecekti elbet
‘Yol’un çatallaşacağını değerleri
Ve diğerleri arasında, gördü de nitekim.
Ulaşmak istediği hedef bir ‘yol Hikâyesi’nin
‘Kahramanı’ yaparken onu, faili meçhul bir
Soruya dönüştü ‘Gitmek’ fiili de
‘Yol’ ekseninde
Nereye doğru ama…
Sonu başı belirsiz,
Kenarı-çizgisi-bölümü
Kademesi olmayan,
Öylesine uçsuz bucaksız
Bir arazinin içindeydi ki,
Her yan dağ taş ot denizdi
Bulunulan nokta da;
‘Hedef’miş, ‘Yön’müş, ‘Taraf’mış
Hiç birimizin öyle bir mefhumu yokkene
Neye ihtiyaçtandır bilinmez
Atmıştı işte o adımı,
O ilk adımı… Ve nereye doğru?
Neydi ki sebep seni ana kucağından düşürüp
Buna zorladı ve sen gittin, yol ettin hayatını,
Yön çizdin, yol aldın
Sevgili kucağına mıydı ki zamanı adımladın
O gün bu gün… Vardın ölümün kucağına
Ve işte yolsuzsun gene, dahası
İlk günkü gibi etrafın yeşil çimen
Dağ taş ağaç deniz kum her yan
Nerede adımlarının izi
Hani araziyi ikiye bölen
Boşa akan damarın
Pusulan ne yanı gösterir evlat
Göbek bağının düştüğü yerdesin işte
Nah işte topraktasın
Anan da o artık senin Yavuklun da
Geldin mi? Dönüp dolaşıp
Toprağına geldin mi? Ama hep.
Hepten. Hiçten değil hiç.
Hiçe değil. Hepten hepe.
Dolaşma da dalaşma da bu ikilem üzerinden
Yürüdü mü? Yürüdü! Hep’le Hiç’ten.
Bu iki düşünce, hepten gelip hepe
Hiçten gelip hiçe gitmek düşüncesiyle
Çatallaşıyor yeniden
Yolcumun o dimdik yolu.
Birinin ayağı toprağa kakılı sanki
Diğerininki dikili havaya
Birinin havası suya yoğrulurken
Boğuluyor kalbimiz suda
Diğerinin toprağı ateşi doğuruyor
Ve yalıyor ruhumuzu alevler
Su toprağa ateş havaya değdi derken
Karışıp gidiyor zaman, karışıp gidiyor insan
‘Yol’un ‘baş ve son’u beliriyor işte bu noktada
Ve işte insan yine olup olacağı belirliyor.
Bırak. Bırakın.
Hiçbir şey doyurulamaz bu hayatta.
‘Yolcu’ olmayı seçenin ‘yola’ doyurulamayacağı gibi
İnsan da hiçbir, hiçbir şey ve şekille doyurulamaz
Bunun da artık toprak doyuracak gözünü çaresi yok
Ruhun da yine çaresi yok uçacak.
Uçacak… uçacak… uçacak!

Habibe Merih Atalay
Kayıt Tarihi : 31.8.2011 19:50:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


31 Ağustos 2011 Çarşamba Manavgat-Peri /Antalya 17:44:19 "Kaabil midir ki bir kütlenin bir parçasını ilerletelim, diğerine müsamaha edelim de kütlenin hepsi yükselme şerefine erişebilsin? Mümkün müdür ki bir topluluğun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin? Şüphe yok yükselme adımları, dediğim gibi, iki cins tarafından beraber, arkadaşça atılmak ve ilerleme ve yenilik alanında birlikte yol alınmak gerektir. Böyle olursa inkılâp muvaffak olur. 1925 (Atatürk'ün B.N., S. 95)"

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!