Bu uçsuz ova,
Bu yeşil,
İnsanların telaşlı halleri,
Hep bir yerlere yetişme niyetleri.
O kadar tanıdık ki evlerin yüzleri,
Perdelerin solgun çiçekleri,
Fesleğenlerin hep bir dokunulma özlemi…
Ve sen…
Ve senin adımların,
Değdiği an sokağına
Ayağına değen her bir taş,
Hatırlatır seni sana.
Kabul!
Cebin, ellerini saklamakta usta.
Ya kokun, mağrur duruşun, ayakların…
Yol bilir!
Yağmurunda yıkanmış saçlarını,
Toprağında kabarmış nasırlı ellerini,
Çocukluk, ilk gençlik hallerini,
İsyan gecelerini…
Dalda garip bir kuş,
Ağaca yaslanmış, omuzları düşük merdiven,
Pencereni evi bilen fesleğen…
Hepsinin izi var yüzünde.
Kilitle kalbi kırılan kapılar,
Çatık kaşlı çocuklar,
Ayaza hazır ama kimin önce yanacağı belli olmayan odunlar.
Dağlarda duman,
Yıldızlarda ışığa iman,
Gönülde yara…
Şarkı sussa da,
Mağrur bir sokak lambası gibi durur sokağında.
Kayıt Tarihi : 30.10.2025 23:17:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.


