Şanslarını Amerika, Avrupa bırakmaz elden
Var oldukça amacına, ekmek elden su gölden
Bu takımlar bulursa da birbirini çömlekçilikten
Senin ayın çalışıyor benim dayım seviyor gibi
Çocuk oyuncağı değil yol ayrımı yaratmak…
Savaşa bahanecidir bu soysuzluğa inatlık, denilir elbet!
Oynanan oyunda her ülke milletine yol var
Kaynatılan bu kazan asil vatanın toprağında, can var
Adil bir çağ gereğine global hislere katıklık da var
Senin ekmeğin unlu benimki tuzlu der gibi
Çocuk oyuncağı diye de yol ayrımı yaratmak
Savaşa bahanecidir bu soysuzluğa inatlık, denilir elbet!
Hükümetlere paralel olarak heyetler kurulsa
Huysuzluğu oynayanlara bu yalnızlık sunulsa
O ülke bu ülke demeye şans biter bununla
Demokratik seçim gününe kadar da oyalanır kendince
Büyükler de oyun oynamayı sever uşaklıkla diye
Savaşa HAYIR! Değeri kutsallık olur böyle, denilir elbet!
Korkunç bir görsel ayıp, ne acı sırnaşıklıklar
Gençlerin canına bu şerefsizlikler ferman okunuyorsa
Hakkına bedeli bu dermanda yaratılacaktır, ne fayda
Maymuncuk bozuk kapıyı açar, Asya’yı açmaz! Unutma!
Vatan içinde vatan histerinize HAYIR! Artık anla!
Savaşa bahanecidir bu soysuzluğa inatlık, denilir elbet!
Ekim 2007…..ATATÜRK'ün Yazdığı Tek Şiir ‘’' Beşike Harabesi '’’
Gafil, hangi üç asır, hangi asır,
Tuna ezelden Türk diyarıdır.
Bilinen tarih söylememiş bunu,
Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,
Dinleyin sesini doğan tarihin,
Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak.
Yaşanan tarihi gömüp doğru tarihe gidin.
Asya'nın ortasında Oğuz oğulları,
Avrupa' nın Alpler' inde Oğuz torunları,
Doğudan çıkan biz, batıda yine biz;
Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz.
Hep insanlar kendini bilseler,
Bilinir o zaman ki hep biriz.
Türk sadece bir milletin adı değil
Türk bütün adamların birliğidir.
Ey birbirine diş bileyen yığınlar!
Ey yığın yığın insan gafletleri!
Yırtılsın gökteki gafletten perde,
Hakikat nerede?
Mustafa Kemal Atatürk
1905 Sinop
tek şiir ' Beşike Harabesi ' ve tek son Hakikat nerede? Bir yaşamın ebediliğine sorumlu olmak ve sorumsuzluklar: birliğin varlığına ve bütünlüğüne bu sonsuz inanç... Türk işte!
ana yüreği sevgisi ile insan sever olmayı bilen yürekliktir dünya sağlığına baba şefkati duyarlığıyla vatan... ruhun mekanıysa hakikat olan o vatan, bedenin tohumuyla yeşerecek uygarlık o toprak... uygarlık, insanlar gibi göç etmez ki... insanlar her yörede olacak bu uygarlık sorumluluğuna yücelen varlıklar... bedene eşlenen ruhumuz sevgi hediyesi kucağında, göç eder hakikat kokusuyla… insanlar göç edecek dünya varlığı sağlığına bu titrek yüreği ile... dünya, yörüngede ve ekseninde dönen beşiktir bağrındaki doğaya... toprağına mayın döşeten yürek insan olduğunu biliyor mudur ki acaba? ... insan olma yolunda hastalığa hekimler hep çare aradılar, mimari tutuşlar ve kötülüğe tek duruş peygamber ocağımız ordumuz bu aynı inan varlığı... Türklük işte!
adım Türk, soyadım Türklüğüm, yüreğim Türkiye'm! diyorsam eğer, korumaya ve korunmaya ödev üstlenmeye bilinç doluyorum aşkın sağlığını, parlayacaktır yeryüzümüz ve gökyüzümüze bu güzellik sadeliği dileğinin, önce kendimi yoğurabilmek için adımlarıdır...
Göktürk-Oğuztürk-Atatürk ile beş bin yaş körpeliğinde emanet bu uygarlık, genç Cumhuriyet! Ruhumuz emanet! Vatan emanet! Türkün doğuşudur düşünmek! Hep ölmeye doğduğuna sevinecek... bağışlayın, vicdanım öncelik hakkını kullanmaya taştı böyle... bu uğurda coşkuları özenle topluyorum, aklımın erdiğince... okumaya daha önce nasiplenmemiştim bunu... çok sevindim, bu paylaşıma teşekkür ediyorum değerli Şair Aydan Küllüce, sevgim, saygımla
Baş eğme yor, böl, sömür sapıklığına... dik duruş içindir direnmek!
ayrışma fırsat eşiği... beşik sancağında duruştur birliğe yücelmek!
Atam! ecdadımızın nurlarıyla parlayın vatan bağrından!
Seni çok özledim! Ateş imtihanı tazeleniyor içimden!
Seni çok özledim! Dua doldum aşkına yüreğimden!
Seni çok özledik! Birlik bütünlüğüne yürüyoruz izinden!
Atam! ecdadımızın nurlarıyla parlayın vatan bağrından!
Kayıt Tarihi : 26.10.2007 17:09:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şanslarını Amerika, Avrupa bırakmaz elden Var oldukça amacına, ekmek elden su gölden Bu takımlar bulursa da birbirini çömlekçilikten Senin ayın çalışıyor benim dayım seviyor gibi Çocuk oyuncağı değil yol ayrımı yaratmak… Savaşa bahanecidir bu soysuzluğa inatlık, denilir elbet! Oynanan oyunda her ülke milletine yol var Kaynatılan bu kazan asil vatanın toprağında, can var Adil bir çağ gereğine global hislere katıklık da var Senin ekmeğin unlu benimki tuzlu der gibi Çocuk oyuncağı diye de yol ayrımı yaratmak Savaşa bahanecidir bu soysuzluğa inatlık, denilir elbet! Hükümetlere paralel olarak heyetler kurulsa Huysuzluğu oynayanlara bu yalnızlık sunulsa O ülke bu ülke demeye şans biter bununla Demokratik seçim gününe kadar da oyalanır kendince Büyükler de oyun oynamayı sever uşaklıkla diye Savaşa HAYIR! Değeri kutsallık olur böyle, denilir elbet! Korkunç bir görsel ayıp, ne acı sırnaşıklıklar Gençlerin canına bu şerefsizlikler ferman okunuyorsa Hakkına bedeli bu dermanda yaratılacaktır, ne fayda Maymuncuk bozuk kapıyı açar, Asya’yı açmaz! Unutma! Vatan içinde vatan histerinize HAYIR! Artık anla! Savaşa bahanecidir bu soysuzluğa inatlık, denilir elbet! Ekim 2007…..ATATÜRK'ün Yazdığı Tek Şiir ‘’' Beşike Harabesi '’’ Gafil, hangi üç asır, hangi asır, Tuna ezelden Türk diyarıdır. Bilinen tarih söylememiş bunu, Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak, Dinleyin sesini doğan tarihin, Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak. Yaşanan tarihi gömüp doğru tarihe gidin. Asya'nın ortasında Oğuz oğulları, Avrupa' nın Alpler' inde Oğuz torunları, Doğudan çıkan biz, batıda yine biz; Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz. Hep insanlar kendini bilseler, Bilinir o zaman ki hep biriz. Türk sadece bir milletin adı değil Türk bütün adamların birliğidir. Ey birbirine diş bileyen yığınlar! Ey yığın yığın insan gafletleri! Yırtılsın gökteki gafletten perde, Hakikat nerede? Mustafa Kemal Atatürk 1905 Sinop tek şiir ' Beşike Harabesi ' ve tek son Hakikat nerede? Bir yaşamın ebediliğine sorumlu olmak ve sorumsuzluklar: birliğin varlığına ve bütünlüğüne bu sonsuz inanç... Türk işte! ana yüreği sevgisi ile insan sever olmayı bilen yürekliktir dünya sağlığına baba şefkati duyarlığıyla vatan... ruhun mekanıysa hakikat olan o vatan, bedenin tohumuyla yeşerecek uygarlık o toprak... uygarlık, insanlar gibi göç etmez ki... insanlar her yörede olacak bu uygarlık sorumluluğuna yücelen varlıklar... bedene eşlenen ruhumuz sevgi hediyesi kucağında, göç eder hakikat kokusuyla… insanlar göç edecek dünya varlığı sağlığına bu titrek yüreği ile... dünya, yörüngede ve ekseninde dönen beşiktir bağrındaki doğaya... toprağına mayın döşeten yürek insan olduğunu biliyor mudur ki acaba? ... insan olma yolunda hastalığa hekimler hep çare aradılar, mimari tutuşlar ve kötülüğe tek duruş peygamber ocağımız ordumuz bu aynı inan varlığı... Türklük işte! adım Türk, soyadım Türklüğüm, yüreğim Türkiye'm! diyorsam eğer, korumaya ve korunmaya ödev üstlenmeye bilinç doluyorum aşkın sağlığını, parlayacaktır yeryüzümüz ve gökyüzümüze bu güzellik sadeliği dileğinin, önce kendimi yoğurabilmek için adımlarıdır... Göktürk-Oğuztürk-Atatürk ile beş bin yaş körpeliğinde emanet bu uygarlık, genç Cumhuriyet! Ruhumuz emanet! Vatan emanet! Türkün doğuşudur düşünmek! Hep ölmeye doğduğuna sevinecek... bağışlayın, vicdanım öncelik hakkını kullanmaya taştı böyle... bu uğurda coşkuları özenle topluyorum, aklımın erdiğince... okumaya daha önce nasiplenmemiştim bunu... çok sevindim, bu paylaşıma teşekkür ediyorum değerli Şair Aydan Küllüce, sevgim, saygımla Baş eğme yor, böl, sömür sapıklığına... dik duruş içindir direnmek! ayrışma fırsat eşiği... beşik sancağında duruştur birliğe yücelmek! Atam! ecdadımızın nurlarıyla parlayın vatan bağrından! Seni çok özledim! Ateş imtihanı tazeleniyor içimden! Seni çok özledim! Dua doldum aşkına yüreğimden! Seni çok özledik! Birlik bütünlüğüne yürüyoruz izinden! Atam! ecdadımızın nurlarıyla parlayın vatan bağrından! Bıktık! Tutsaklıkta beslenen dolanmada kıvırtanlardan Şüpheli kıpırdayan yaprağı bile gözünden vurmalısın Yaşayan her saldırı hırsının bir tarafı ölüm kusabilir Yaşatma yavrum! Ben bu yanında ilerliyorum seninle… ne var ne yok, evinde, çarşıda, camide, okulda, nerede o ciğersizliğin göz yamalığı dil dönme, oynaklı yoklayan uyuşukluğu, bunaltmaya kusturan insan türünden bir varlığı bakıyorsa eğer, orada duruşun tek olsun! ... kov beni der sızlanır, kovma! Kovan da savunmadan habersizdir derim, kaçandan farkı yok onların diye anlarım... asker evladımın yollarına yüreğimi ektim ben... incinmeden ilerleyecekler... Allah'ım! Dinsin artık bu acı! Dinsin ne olur! Çiçek sunmaya bekleyelim yavrularımızı... Okumamaya çalışıyorum bu şiirleri... dayanamıyorum... vatan ağlıyor bu acımızı... Allah kavuşturacak sağlıklı ve onurlu ve mutlu askerlerimizi evlerine, yuvalarına da... vatana kavuşturuyorlar onlar bizi... Yüce Allah'ım! Korumak için ayrılma bir nebze yavrularımızın yanından! Uzaklarında değilim onların... yüreğim ayaklarının altında... Sen Allah'ım! Sen koruyacaksın onları! ... yüzün hatları yüreğin keskin çizgisidir, ne fayda... bir sayfaya mı bakılır, içinde yazılan çizilene mi yakalanılır... beyaz sayfaya ak mürekkep, anlatır biraz bir şeyler... anlamak ömür istiyor, anlatmak zihin törpülüyor... sabrın bu kadarı mı demeli buna acaba, yoksa yüreği yırtıklığa tanınan bir şans eğitiminde bir sınıf kenarında mı kaldığıydı… yüzün hatları yüreğin keskin çizgisidir, ne fayda... insanlığın onuru, vatan varlığı ve bütünlüğünü anlayabilmektir! Bir devlet organları beden gibi çalışıyor işte! İnsan = vatan! Ruh + beden = insan işte... ruh Allah yurdunda, beden vatan toprağında! Birine laf söylerken öyle şeyler söylensin ki, bir değer sızlatan çürüklüğe eklenen yamalık yerine, uygarlığı taşıyabilen yürekliliğe davet içerebilsin... güzel lafları alt alta sıralamak güzel elbette, karma olgusu gibi, neyi anlamalı dedirtmemeli: ne altı var ne üstü, neresi bina olabilir bunun? Şehit kutsallığıdır Gazi duruyorlar onlar vatan topraklarını! Gazi oldu döndüler, Gazi oldular şehitliğin şahitliğini! Varlığım feda olsun vatana! Şehitliğimizin budur şahadeti! herkes bir yana dağılsın, kim kimi toplayabilirse semirsin demek hiç usandırmıyor mu? Mehmetçiği düşünmeyi beceren bilir ki; analar ölümle yüz yüze geliyor, ancak öyle doğuruyor insan denilen biz mahlukatlıkları... ana sevgisi bilendir, vatan savunmaya soyunan! Allah sevmeyebilir, ateist olabilir, ruhunu ana sevmeyi biliyor ölümü bildiği gibi… vatan bedenimin toprağıdır, ananın bebeğini büyüteceği korunmadır... çakal sırtlanla aynı mekanda değiller, ayı ile balık hep suda ya da hep karada yaşayan değiller, kurt kuzuyla dolaşabilir... savaş kokusu alanlar silah ticaretine meslek değiştirirler hemen, kazancı yüksektir diye belki, belki vatanda ihtiyaç duyulabilir diye bir garanti emeği olmak dileğine çabalayan olacaktır o... kim bilir... vatan can çekişiyor, kasap yağ derdinde olanlardan biri de sizsiniz belki... kim bilir... laflar böyle yan yana dizilirse, hiç de kötümser bir hal yaratmıyor elbette... eğer biliyorsam bir kötülüğü, mutlak bir çare biliyor bu vatan evladı ve onu engellemeye koyulan yüreğinden biriyim demeyi bir denemeliyim... durmadan sızlanan, ama gerçeği ne ve ya kaç santimlik ceviz kabuğunu doldurur olgularıyla laf pelesenki diye buna da diyorum ben... İnsanın kendi hataları olabilir, buna hoş bir bakış emeği harcanabilir seve seve... Toplum hatası dehşetini de, vahşetini de kınıyorum! bir birliği düşünemeyen; insanlığı düşünüyorum dediğini bir kaç kez daha düşünsün diyor, hep bilge sanatını değerlere toplamaya emek verenler... Mehmetçik derken, önce yürek bir titresin! Titreyen yürek bir emek değeri sunuyor olabilsin! Konuşulamaz böyle başı boş! Kendi dikkatimize bari merhamet duyabilen olalım, ki saygıdan nasiplenme tadına nail olabilmeye de büyüyebilmeye ümidimizi korumuş olalım! Geçmişin ayıbı diyen biri, geleceğe emek olacağım demeye yüreklenmiştir diye bilirim. Geçmişi kurcalayıp günün memesini sağan neci oluyor demeyi esirgettirmiyorsa bir anlaşma, bir yazı ve acı boyutuyla sürekli hep aynı dilenciliği işte sadece... Bugün bari doğruyu yapalım emeği için, geçmiştekiler ayıp etti, şimdikiler ayıp ediyor, insan yaşamına değer veriyoruz, ama ne yapıyoruz diyerek de; Konu vatan refahı ve huzuru olunca, biliyoruz ki, daha fazla ayrışmalar sömürüye çanak tutar. Kaldı ki, hepsini bir torbaya doldurup çığırtkanlık yapmak bir çıkmazı yaratmak olur. Çare olmadığı gibi yoruyor da üstelik… Bu düşünceyle hep sadece, bir konu başka nasıl düşünülebilir diye denemektir. Şehit hakkında vatan ağlıyor bu acımızı. Şehitlik tartışılmaya malzeme olmayacak kutsallıktır. Milliyetçiliğimiz de öyle. Düşünceler elbette kişisel değil, üstelik vatan konu ise kişiliğim kendi ayaklarımın altındadır, başkası çiğnemesin diye bu metanete boyun eğmeyi bilmeliyiz diye bir zorunluluğu düşünüyor olduğum içindir ki, bir konu hakkında var olan bilgileri ele alarak düşünmeye cesaret buluyorum ve hep saygı duyduğum, hep taraftarı olduğum duygudur bu.... kişisel ataklar acıtıyor, acıyor kapsamında eğer bir düşünce varsa, bu düşünceler doğsun diye bir ortam yaratanlar için bu laf serzenişleriyle zaten o bekledikleri oluyor, ki bu yüzden, buna cesaret ederek tartışabiliyoruz, farklı düşüncelerimize bir görüş sunabiliyoruz değerini yükseltmeye önem kazanıyor olacağımızı da bilmeliyiz... bir görüş, kişisel beslendirici unsurlar taşımamalı, bir çoğunluğu içeren düşünce amacı olmalı ve esirgenemez de… Hiç bir düşünceyi incitmeye kıyamam, bu yüzden olası her varsayımıyla, becerebildiğim ile denerim denilebilmeli… ne kişileri, ne de sizi incitmeye kıyamam hakkıdır bu... Vatanımıza sıçrayan acı boyutu öyle kapsamlı ki, ne varsa düşünce olarak sunulabilmeli, mutlak bundan bir kişi de olsa, düşünmeye uyanmasına yarayacak diye bir ümidi korumak içindir. Bir kişinin düşünceye uyanması, fikir birliği değildir asla... Fikir birliği diye, bilim, ilim için geçerli olan ve verebilecekleri karar olduğunu sanıyorum ve hatta onlardan da, düşünceler bu kadar kolay toplanamıyor olduğu hep söyleniyor olduğu sık sık okunuyor... Türkiye ile bir Filistin daha yaratılamayacak! Yavaş yavaş savaş içinde bir yaşam ebediliği kazdırılamayacak Türk ruhuna! Moralimizi kişiliğe indirgemeden devam etmeye metanetimiz, sağduyumuzdan kaymadan düşünmeye dileğimdir içeriğini kapsasın isterdim. Kriz durumunun kimi anlarıyla kısıtlanmayı göze alamayacak kadar tehlikeli boyutlarda olabilir Türkiye’m, inşallah ileride, vatan huzuru sağlığa kavuşunca, sohbetin sıcaklığını duyacak, ilginin güzelliğini tadacak, düşüncenin hassas verilerini göreceğiz... diliyorum bunu.... eğer bu alış veriş olanağı olsaydı, canımı bağışlarım bu dileğime gözümü kırpmadan... gerçeklere, ne halde geliyor olursa olsun, geldiği gibi de şekillenecek bir dayanışma, dayanma, ilerleme asla durmayacak, durmayacağım da... örneğin, şehit diye düşünceye cüret ediyorsam eğer, ben neyim, evladım ne demeyeceğim an o an’dır. Ve gerisi, berisi, ilerisi nedir denilmeyen güçtür. Şehitlik dilenilmez ne kimseden, ne de bir şeyle… Vatan kıyaslanmaz onunla bununla… Vatan, Atatürk ilke ve ülküsüyle gençliğe emanet edildiği gerçeğidir! Vatan, şehit, anayasa başka, o bu şu olay ve kişiler başka konu diye düşünebilirim sadece… Allah Türkiye’min toprak ve cumhuriyet sağlığı, Anayasa asilliği için yar ve yardımcı olsun... Yurt dışında bir yaşam, vatanımın doğusu batısı dedirtmedi. Sorunlar, yılların biriken ezikliği ile dolu dolu. Bir tanesi ele alınacak ve düşünülecek, sonra hayata geçirilirken de titizlikle izlenecek diye bir dönem içindedir Türkiye’m. Bu mutluluğu izleyebilmek, dikkati dağıtmamak bugün ödevimiz olarak izleyebilen olabiliriz. Örneğin, Nükleer enerji son cumhurbaşkanımız tarafından reddedilmişken, bu şimdiki cumhurbaşkanı onayladı, yazık! Anayasa keza öyle açıkta… Sağcılığı solculuğuyla oynaşan oynaşsın dursun… ben vatan yüreğimi yaşatıyorum ki, yaşayabileyim ve devamı olarak, düşüncelerimiz değil mi bizi selama yücelten? Atatürk’ü tanıyor muyuz? Görmek mi onu tanımak? Bir dahiyi veya bir tek cümlesini okumuş olduğumuz bir yazarı atıp tutalım birbirimize, sahada top gibi… o hükümet ne yaptı, bu niye şöyle yaptı diye bilimsel incelenmeli… bu değerler her gün daha çok önem kazanacak… Gençlik ölmeyi biliyorsa, düşünmeyi de biliyor olduğuna saygı yücelecek, yüceltilecek her yardım sunulacak gençliğe! Her Terör ve ayrışma zir zopluğu izole edilecek! Her ülkenin milletinde bu bilinç var olduğundan emin olunacak! Her ülkenin hükümeti, halkını davar seviyesinde kullanmaya iştahlı olabilir… halklar bu acıyı savaşarak gidermeye sürüklendirilmeyecek! Bu önlemler de milletimizin ödevi olacak, geç kalmadan, soğutmadan ve süreklilikte usanmadan…
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!