“Yol uzadıkça uzuyor” diyerek başlasam ardından kuracağım cümleler üç aşağı beş yukarı öngörülebilir fakat ne yol uzadıkça uzuyor ne de ben ne yazacağımı biliyorum. Sadece yazmak istedim, ne yazacağımı-ne söyleyeceğimi bilmesem de yazmak istedim. Üstelik uzadıkça uzamıyor yol. Bir adım ötene gitmek istemezken ruhum; bedenim, onu senin ırağına düşürmeye and içmişçesine akıp giden yolda ve aklım, fikrim, düşüm, düşüncem yine sende.
Bir sigara yaktım, Neşet Baba hem çalıp hem söylüyor ben de ince ince eşlik ediyorum: “Beni eller gimin görme; sen benimsin, ben seninim…”
…
Yol.
Ne uzar ne kısalır bir incecik çizgi…
Kulağımda bir nağme adın,
Bir ağıt, bir figan, dertli bir ezgi.
Rüzgârdan iki yana devrik ağaçlar,
Gri… Puslu bir hava ve yollar.
Uzadıkça uzamıyorlar!
…
Dedim ya başta da, ne yazacağımı bilmiyorum. Romanlar yazılır güzelliğine ve bana yasak. Boynunda kokladığım ben, bana, yasak! Gözlerine misal; gözlerine, şöyle doyumluk, şöyle ömürlük, şöyle ölümlük bakmak yasak! Gözlerinde bir tek benim gördüğüm Cenneti, bir tek benim görmem yasak! Körkütük aşık olduğum kadına; yani sevdaama ki kapkara, yani sana Cennet gözlü sevdiğim… Yani sana Zeynep, iki kelam etmek bile yasak.
İki kelam…
İki kelime…
Seni seviyorum!
…
“Senin kalbin, benim kalbim; sana malûmdur, her halim…”
Kayıt Tarihi : 21.11.2024 22:19:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İznin olursa seni bir dakika görebilir miyim?
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!