Bir yol var önümde
Sessiz, karanlık ve yorgun
Evet, yoldu yorgun olan.
Yol hiç yorgun olur mu? Yorgundu işte.
Belki de onu çiğneyip geçen binlerce çileli ayak yormuştu onu.
Ve ben adi bir cigaranın dumanıyla doldururken içimi
Aynı çocukça hayalleri kuruyordum, senli ve seninle ilgili.
Hayaller miydi, çileli ayaklar mı yoksa adi bir cigara mı yormuştu yolları bilmiyorum.
Belki de bendim yorgun olan.
Belki beni çiğneyip geçmişti onca çileli ayak.
Bir yol var önümde.
Sessiz, karanlık ve yorgun.
Yorgun olan bendim.
Anımsamak zor.
Önce ayaklarım, ayaklarımdan başladı yorgunluğum.
Sonra dizlerim, çileli ayakların ve cigaranın yükünü taşıyamaz oldu.
Bir kanser hücresi gibi çoğaldı yorgunluk.
Kalın bir sis gibi her tarafım yorgunlukla kaplıydı.
Öyle ki göz gözü görmez olmuştu yorgunluktan.
Ne tutunacak bir yer ne de imdadımı duyan vardı.
Ve ben adi bir cigaranın dumanıyla dolduruyordum içimi.
Çocukça hayaller yorulmuştu.
Yorulmuş ve büyümüştü artık.
Ve sonra öldü.
Yaşlılıktan mı öldü yoksa yorgunluktan mı bilmiyorum.
Ve bu sırada yol... Yol dayanamadı. Hepten sustu.
Bir yol var önümde.
Sessiz, karanlık ve yorgun.
Yolun suskunluğu bir yana, ben de susmuştum artık.
Saat akşam 8 gibiydi.
Uzunca bir palto, eski bir kazak, yıpranmış bir atkı ve çamurlu botlarım eşlik ediyordu bana.
Önce atkımı düzelttim. Sonra botlarım, botlarım çok çamurluydu.
Paltoma bile bulaştırmıştım çamurları.
Ve yorgundu. Paltom, botlarım ve atkım.
Bunca yılın yorgunluğunu taşıyacak bir bot var mıydı?
Bunca yıl yorgun birini ısıtacak atkı ve palto yapılmış mıydı?
Yapılsa bile hangi lanetli iplerle dokunmuştu kim bilir?
Bilmiyorum.
Yol muydu, kıyafetlerim mi yoksa ben miydim yorgun olan?
Her şey o kadar yorgundu ki, dayanamadılar.
Tabelalar, köşedeki saat kulesi ve hemen bitişiğindeki izbe ev...
Yıkıldılar yorgunluktan.
Ve molozların arasında ben vardım.
Esen rüzgar bile yorgundu.
Rüzgarın yüzüme çarptığı yağmur damlaları
Katmerliyordu yorgunluğumu.
Bu sırada yol susmuştu artık.
Sonra rüzgar, atkım, paltom ve botlarım sustu.
Yıkılan ev, saat kulesi ve tabelalar sustu.
Ve en son ben susmuştum.
Bir yol vardı önümde.
Sessiz, karanlık ve yorgun.
Artık yok.
Belki de hiç olmadı.
Kayıt Tarihi : 12.5.2021 01:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yağmurlu bir günde çamurlar içinde yürürken yazılmış bir şiirdir. Şairin ilk şiiridir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!