sabaha kadar delice koştuğum aşk öyküsü
suları kirlenmiş çeşmelerin dağları
ve yutkunduğum memleket tadı
rüyalarımın kuytularında
kendi içimin bir komedisi seni sevmek
bütün kadınları sevebilmek gibi
tartışmasız irdelediğim
..
Gezerim gönül tahtım boş,
İçmeden olmuşum sarhoş,
Tut elimden sultanım koş,
Hoş geldin gönlüme sultanım.
Tuvallerde kendini arar bulamaz,
Şu dünya ne kadar yaramaz,
..
Bugünki gün işim iştir sanıp gamsız yatarsın.
Hayat öyle bir oyunki bu gidişle batarsın.
Elde yok avuçta yok evden birşey satarsın.
Geleceğini düşün oğlum sen yuvanı yıkarsın.
Birgün gelir eşler dostlar burun bükmeye başlar,
Bitirirsin hayatını artık çatılır kaşlar
..
istiyorum ki,yoksulluk sefalet kalksın
istiyorum ki,gözlerine sinekler konmasın çocukların
istiyorum ki,koşsun oynasın çocuklar parklarda
istiyorum ki,geleceğini kendileri çizsinler oyunlarında
istiyorum ki,sesimi kısmasınlar duyuracağım yerde
istiyorum ki,mapushane köşelerinde tükenmesin umutlar
istiyorum ki,suçsuz yere insanlar ölmesin
..
Çıkar üstüne kurulmuş
Bir zamanda yaşıyoruz
İslam sırtından vurulmuş
Kıyamete koşuyoruz
Zorbalar görürken bolluk
Mazlumlar çeker yoksulluk
..
duy sesimi duy yarabbi
gene bugün darda kaldım
gönlümü bir ateş sardı
yanar içim harda kaldım
otuzu üçte yitirdim
her şeyi hiçte yitirdim
..
Sana çok uzak saatlerden sesleniyorum
İçim içime sığmıyor
Bedenimi bir yokluk, bir yoksulluk sarıyor
Boğazımda düğümlenen kelimeleri
Kusuyorum cümlelerimde
Sana çok uzak saatlerden sesleniyorum
..
Sonsuz bir bekleyiş bu
Dipsiz bir uçurum
Yılların çelişkisi
Yolların belirsizliği gülüm
Gözlerimi kör eden
Beni sensizliğe iten
..
Gözlerimin senden yoksun kalan uçurumlarına bak
Bir kibrit çak
Yoksa karanlık rüzgarlarında üşüyeceğim
Ellerimin buz kesmiş yarınları ümitlerin olmasın
Bir kibrit çak
Barut kokan yalnızlığım sensizliğin derin kuyularında çırpınsın
Bir fincan yoksulluk
..
İnce belli bardak çayında sevgi arandı
Yoksulluk deminde koyu muhabbet
Uçsuz bucaksız yolculuk yapıldı
Dostluk ahizer zaman ayzer oldu.
Hazari günler bunlar
Samimi geçen nağmeli yeterler
..
Zamanmı deyişti sen mi deyiştin
Artık güvenilir sözün kalmadı
Kutlu kumaş bilir idim ben seni
Baktım tezgahına bezin kalmadı
Müdürlük güzel şey bakanlık başka
Kırktan sonra gelirmiş insan aşk’a
..
Şu yalancı dünyada ben
Bir gün bile gülmedim
Yoksulluğun sayesinde
Gülmedim gülmedim....
Bu yoksulluk bizle gider
Ömrüm çile ile geçer
..
Sokak çocuklarıdır onların adı
İki şeytan tarafından yaratılmış
Yoksulluk olunca sokaklara atılmış
Sefillerdir onlar kimsesiz garipler
Sokak çocuklarıdır onların adı
Caddelerde sokaklarda köşe başlarında
..
Hoşça kal sevgili ölüm elveda artık sana
Yapacak çok işlerim var kalıyorum Dünya’da
Bir hastalık bir kazaya feda etmem kendimi
Gücüme güç katıyorum gömdürmem bedenimi
Şu Dünya’da açlık çeken onca insan dururken
Savaşlarda katledilen çocuklar mahvolurken
..
Canım kafa bu bize yeter
Her gün biri birinden beter
Yoksulluk bizi buldu etti keder
Yoluna kırmızı halı serer
Sanane oldu ağaç
Yarısı kuru yarısı yaş
..
bir kaşık su du istediğimiz bu yolda
verdiler ama yolun en sonunda
bende gidene kadar toplasaydım yağmurları
istemezdim asla senden vefasız dünya
şafakla birlikte başlar yoksulluk
tüm yeşiller yandıktan sonra başlar çığlık
..
Ne olur yaşlı gözlerle yüzüme bakma
Al hançeri en derinden bağrıma sapla
Haklısın kızım sitem etmekle babana
Bu bayramda da alamadım sana kundura
İçin buruk geçirdin yie bu bayramı da
Kahrolası yoksulluk gölge gibi ardımda
..
işte şimdi
dibe vurdu topyekün
acısı tatlısı
bütünüyle sevda
böyle yokluk, böyle yoksulluk
görmedi gözlerim hiç
..
Dağılır başımızdan kara bulutlar,
Isıtır içimizi dostlukla güneş…
Umut, hep var olmalı yüreğimizde,
Çıldırtan bir bahara gebedir çünkü,
Her zemheri, kendi özünde…
..
Dünyaya oturup yatmaya değil
Bir nehir misali akmaya geldim
Efendi pozunda sömürücünün
Pis çamaşırını dökmeye geldim
Zalimin yanında ah der miyim ben
Asılsam kesilsem inler miyim ben
..