Yakışır mı o güzel gözlere ağlamak
Gülümser insan oniki yaşında
Oyunlar,şakalar,çelik çomak
Olmalı oysa üstünde başında
Ama
Cebi yok giysisinin
Yeni yok gözyaşlarına sürecek
..
El alem Güllere talibikene
Dikene düşmüşüm güller dururken
Karlı dağlar yollarıma setkene
Dağları aşmışım yollar duruken
Yıkılır feleğin kaşı karşımda
Beyhude bir ömür bunca yaşımda
..
Türkiye’nin dışa bağımlılık çilesine,
Huzur verecek, yurttaşın hanesine
Vurguncunun sonu gelmez hilesine,
Çözüm üretimde, hakça bölüşümde.
Enflasyon iki haneli rakamı görürken,
İşsizlik, yoksulluk çığ gibi büyürken
..
Kalmadı dünya da yoktur insanlık yok
Yoksulluk bağrıma saplandı sanki bir ok
Zengini sorarsan her zaman karnı tok
Kötülüğün sonu boştur oğlum boş
..
öyle bir hayat yaşamalıyım
ki..
aşk kokmalı nefesim,
elmayı ısırmalıyım ellerinden
bunca yoksulluk varken
kavgayla geçmeli her an'ım..
..
vücuda geldi her şey
karayolları hüznünde yoksulluk
varıp gidemediğim parçalandığım hayat
ama
sabretmeyi öğrendik usta
kırıldık
yandığımız günahtı
..
Kupkuru ağaca can veren tanrım
Rahmetini bize göster ne olur
Tükensin acımız,bitsin kederler
Gülmeyen yüzleri güldür ne olur.
İsyan etmiyorum,sabrım taşıyor
Taşıdığım bu yük beni aşıyor
..
Kızım İstanbul’a okumaya adam olmaya gitti,
Bende bir zamanlar oraya okumaya gittim,
Ana baba,kardaştan ayrı,kalbim boş,
Hiç tanımadığım bir şehirde önceleri yalnızdım,
Yalnızlık şiirleri yazdım,
Bu şehre geldiğime kahrettim,
İstanbul’un taşı toprağı altın derlerdi,
..
daha dün müydü eli yüzü toprak
resimdeki o mahzun,esmer çocuk
oyun bitti ama içinde ukde kalmış
neylersin,serde yoksulluk derdi
zahire pazarında bir hurdacı
pas yemiş her yanı ve kırk yama
..
benim köyümde toprak cimri, yoksulluk cömertti!
bebeler aç,anneler yorgun,evler harabeydi!
benim köyümde ne cami,ne market,ne de diskolar vardı...
benim köyümde kayalar gibi sağlam,dağlar kadar yüce sevgiler vardı...
benim köyümün gök kubbeden bir çatısı vardı.
güneş bu çatıya doğar,yağmurlar bu çatıya yağardı...
..
Ben karanlık bir adamım kendini aydınlatamayan.
Kanayan yerlerimi sar diyorsun uçuklu dudaklarınla.
Karanlık bir adamım saçlarını taramayan.
Yaşlı bir sonbaharım yaprakları dökülmüş. Çocukluğumda bıraktım uçurtmalarımı, horoz şekerimi. Tenha sokaklarda geziyorum, yanıp sönen sokak lambası gibi ürkütücüyüm. Yaklaşma bana, sana da bulaşır damarlarımda dolaşan.
Ben aşk yoksuluyum, kirlettiğim tenlerle karşılaşıyorum sokakta, tükürüyorum yüzüme. Ellerimde kan, yüzümde eskiden kalma bir çizgi. Sevmeden seviştiğim kadınlar, nede çoklar. Nede çok utançlarım. Ben aşk yoksuluyum.
..
Dün ben yine çok korktum
Yoksulluk tarlasına çakılı kaldım
Yok yere senin kalbini kırdım
Utancımdan ağlayacaktım
Bak ömür ne çabuk gelip geçiyor
Her telefon çalışında ödüm kopuyor
..
Acizlik yoksulluk büyük yalnızlık
Perişan dünyaya ağlar anneler
Duygusuz ilerler saatler tık tık
Ümidini hayra bağlar anneler.
Saygılı yerlerdi dürüst ellerdi
Küfürsüz sorunsuz tatlı dillerdi
..
Kıymeti bilinmemiş annelerin,
Ayakları üşüyen,
Yüreği sıcak çocuklarıydık biz.
Yoksulluk ve imkansızlıklar
Başkentinde yaşarken,
Sevgi ve mücadelenin
Kıblesi olmuştu annelerimiz.
..
Korkular içinde duygular, ifade edemez kendini dil, lal olur kalır.
Düşüncelerimin boynuna ip geçirilir, susturulur,
Mühür vurulur kaleme kitaba,
Geriye hiç kullanılmamış silgi ve akıl kalır, onları da yoksulluk alır.
Çocukluğum karlar altında kalır, erimez hiçbir zaman kar…
Çıplak feryatlar karışır Dicleye, alır götürür Mezopotamya’ya.
..
Ne oldu bu insanlara kalmadı huzur
Kimi ağlarken kimi çıkarı için kudurur
Feryatlar yükselirken yanan ocaklar söner
Mazlumun ahını alan elbet belasını bulur
Saraylara köşklere sığmaz kibirli onuru
Fakir fukara ekmek için bulamaz ununu
..
Çok sefil olmuş çocuklar aç susuz
Yalın ayak uzak kalmış medeniyet den
Sokaklar dolmuş kalmış evsiz yurtsuz
Analar ağlarken kan gidiyor yürekten
Kuş değil kanat çırpıp uçsun daldan dala
Sihirli değnek yok elinde girsin halden hale
..
kaç zamandır bekledim gelirsin diye
günler aynı mevsimler aynı kederim başka
azar azar tükeniyorum vakitsiz
ödüyorum biliyorum günahlarımın bedelini
gençliğim zavallı gençliğim şimdi acıdım sana
böylemi olmalıydı sonumuz yoksulluk özlem ve pişmanlık
..
aşkı sende buldum sevgili yüreğimin tek sığınağı oldun
sensizlik o kadar acı ki sana hasretten sarardım soldum
gün o gündür gülüşenini arayan çöllerin mecnunu oldum
gel gülüşeni ahum kanamakta yüreğim gönlümün dermanı sen
sadece seni ister bu yürek başkalarına kapalı bu fani can
..
Kaç gece daha sürer bu sebepsiz ürkeklik
Bu titremeler kadar yoksulluk sargın ışığa
Gölgelerin kadar konuş bana ey günahım
Buyur otur, senindir bu yürek çök kapısına.
Kazılan mevt olsa, yakılan adamlığım
Doldursan beni o katransı inine
..