dolar fırlamış
parite değişmiş
borsa çökmüş
umurunda mı
can derdinde
yaşam telaşında olanın
zaten
..
kirli savaşların
silah tekelleri dışında
kazananı yok
bir nevi kör dövüşü
kaybedeniyse
küçücük
gencecik yürekler
..
insanın belini büken
ne açlık
ne yoksulluk
ömür boyu yoksunluk
bir daha
görüp
dokunamayacağın
..
bir başınalığımda
yoksulluk
gurbetin acımasızlığı
insanların aymazlığı bir yana
zulümden çok
sensizlik
koyuyor adama
..
Dünyada ezen uluslar ve ezilen uluslar vardır..Demiş bir düşünür..Bu sözü söylerken çok düşünmüş olmalı ki..Bunu anlamak için insanlar devrimciliğin abc’sini sökmek zorunda kalırlar..Sonra birden başlarlar ezbere ‘’Vay be dünyada sömürenler ve sömürülenler de varmış demek.’’Demek ki madalyonun öbür yüzü de var..
Madalyon bu günlerde ezilenlerden tarafa fena halde pas tutmaya başladı..Bir yanda sermayenin tekelinde teknoloji,bilim,sanat gelişirken ve gökdelenler yükselirken diğer tarafta açlık gecekondulaşma yoksulluk savaş ve zulüm almış başını gidiyor..Bir avuç sömürgenin topluma enjekte ettikleri bu bencilce tüketim kültürü ezilenler arasında birbirini yemeye ve yok etmeye dayalı olarak düşmanca tavırlar geliştirdi ve giderek beyinlerimizdeki hakimiyeti ele geçirdi..Bu rekabete ve eşitsizliğe dayanarak birbirini düşman gibi gören halklar ve insanlar başladılar kültürlerinin temelindeki sevgi,saygı,dostluk gibi değerleri kaybetmeye ve giderek bencilleşip çıkarına göre hareket etmeye -yozlaşmaya- tüketim kültürüne ayak uydurup bunlarda doyum aramaya..Artık ya kazanmalı ya kaybetmeliydi..Herkes kazanamazdı bu felsefeye göre..Birileri kaybetmeli ki birileri daha çok kazansın..Ne yazık ki sezar'ın hakkı da sezara gitmedi..Tabii doymadık doyamadık hiçbir şeye çünkü ilişkilerin temelinde tüketim ve çıkar olunca hiçbir şeyden doyum alamayan insanoğlu aç sinekler kurtlar gibi saldıracaktır birbirine! ..
Aşklar artık üç beş günlük..Dostluk öyle..Peki neden?
Cevap basit doyum yok! ..
Doyum nerede doyum birbirini ezmekte, sömürmekte, kandırmakta, idare etmekte..
Doyum çılgınca alışverişte,televizyonda,internette chat yapmakta,doyum giderek kendine,değerlerine ve topluma yabancılaşarak köleleşmekte veya robotlaşmakta..Doyum serbest piyasada, insanları bir meta gibi pazarlamakta veya kullanmakta,doyum sömürgenlere hizmet etmekte..İlginç ama bunu da düşünürler daha önce aynen böyle söylemiş..
..
Kimse bilmez bu şehrin arka sokaklarını
Akşam soğuk çöker arka mahallelerine.
Süslü ışıklar kapatmaya çalışır bu ayıbı
Yoksulluk sefalet diz boyudur, anlayabilene
Kimse bilmez bu şehrin çocuklarını
Kimisi öksüzdür, kimisi soluk benizli
..
Zenginlik, yoksulluk değildir, yaşama sanatı.
Değirmenin taşları arasında,
Ezilmemektir önemli olan.
Nice yoksullar vardır ki!
Değme zenginlerin;
Keyfinde yoktur onun keyfi.
Nice zenginlerde vardır ki!
..
Yağmur yağar sel olur,
Gülerim.
İnsanlar,yoksulluk içinde,
Açlıkla boğuşur.
Gülerim,
Hayallerim suya düşer,
Her şeyimi kaybederim,
..
İnsanlar aç susuz insanlar
insanlar çulsuz donsuz insanlar
onlara halil ibrahim sofraları
onlara torosların billur suyu
onlara şile bezi kumaşlar gerek...
ambarlar hububat doluyken
dağlar su ile çağlıyorken
..
Basılındığının muhtemelen
Hiçbir zaman
Farkında olunulunmadı.
Başarılınları ilinile övünülünmesi ve
Devamlı bunlardan
Söz edilinmesi çevresinde
Büyünülük hoşnutsuzluk yaratınılıyordu.
..
Sen daha görmedin gerçekleri.
Yoksulluk kelepçesi var.
Tutkumuz var,geçmişimize.
Vız gelir ötesi bize.
Yaralarımızı saracak çok şeyimiz var;
ne Amerikan yardımı,silahı,maşası;
ne avrupa kasası.
..
Fakirlik, yoksulluk
Alabildiğine boldur
Şu insanların sevgisi
Getir gönlüme doldur
Fakirlik bahçesinde acı acı ötme
Başı dertli bülbül
Öylesine boşuna uçup gitme
..
Sun saki
Sunda içelim yoksulluk meyinden
Sebiyken aşina oldum meylerle
Bedmest olmak gerek bana
Sun saki
Sunki bir hoş olsun alemim
..
Fırtınada bulut olduk gökte,
Sam yelinde yunustuk denizde.
Ara sıra da çocuk olduk meltemde.
Ama kendimiz kaldık hep,
Ne bir başkası olduk, ne de diğeri.
Ağzımızla yüreğimiz birdi,
Saklamadık sözü yüreğimiz gibi.
..
yaşamım
kasabayla yetimhane arası
kıvrılarak giden yolda
Arar sevgiyi
bir mezar taşı
..
Yaşam sadece hüzün değil
Hüzün sadece bir yanı
Sadece yokluk,yoksulluk
Ya da kahkaha değil,
Yerli yersiz atılan
Umutlar beyaz değil her zaman
..
''Emekli İngiliz General Richard Shirreff, NATO ile Rusya arasında bir yıl içinde nükleer savaş çıkabileceğini öne sürdü.'' BASINDAN
İkinci Dünya Savaşında ABD'nin iki tane atom bombasını Hiroşima ve Nagazaki'de patlatmasının üzerinden neredeyse yetmiş küsur yıl geçti. Bu gün süper güç diye tabir edilen ülkelerde ve yine değişik kategorilerde ki bir kaç ülke de atom bombası bulunmakta. Nükleer antlaşmalar gereği atom silahı kullanılması her ne kadar savaşlarda yasaksa da yine de ülkeler terk edilmiş çöl gibi yerlerde nükleer denemeler yapmaktan geri kalmıyorlar. Gerçekten hem dünyamız, hem de insanlık için çok vahim bir durumdur bu yaşananlar.
..
On sene sonrasını görüyor musun çocuğum? Sek sek oynayacak, topaç çevirecek, okula başlayacak, kırmızı kurdeleler takacaksın. Yanaklarında gülücükler, hayata bir başka bakacaksın. Ümidin olacak yarınlardan, ölümü düşünemeyeceksin. Kahkahalar patlatacak ailen, Her şey çok iyi ve güzel olacak şımartılıp sevileceksin.
On sene sonrasını görüyor musun ergen delikanlım? Coşkulu bir hayal ülkesinde yaşayacak, her şeyi sen bilip söylüyor olacaksın. Rüyalarını gerçek sanacak, geleceğinin okumaktan geçtiğini bile anlayamayacaksın. Ama çok mutlu olacaksın. Hayat çok garip karşılayacak seni, zaman hiç yaşanmamış gibi çekip gidecek ama farkında olmayacaksın.
On sene sonrasını görüyor musun delikanlım? Tam senin lise çağın! Aşk kapını çalmaya başlayacak, hayal âlemlerinde kendini bulacaksın. Lakin okul her an yanı başında gelecek kaygısı bir gölge gibi seni kovalayacak. Yaşarken hayatı tozpembe hayallerle, var olmak bir bulutlar ülkesinde olmak gibi gelecek sana. Geleceğin temellini atmak yani okumak zor gelirse hafızana belli ki yerinde badanajlar yapmaktasın. Ama gerçeğin acıları gelip çatacak sana, duraklayacaksın. Artık yarını kurtarmak için var gücünle deparlar atacaksın. Başarıyla güzel bir hayat kuracaksın kendine, başarısız olursan bir köşede büzülüp ağlayacaksın. Çaresizlik kapını çalacak, keşkeler bir gölge gibi peşini asla bırakmayacak.
On sene sonra orta yaşlı olacaksın. Ya hala kabul edip bütün olup biteni kaderine razı olacak, ya da rahat bir hayat kuracak yeni rahatlıklar arayacaksın. Teklemişsen yarışın birinde, en alt kademelerde cirit atacaksın. Yoksulluk ve çekilecek eziyetler senin adresin olacaktır.
On sene sonrasını görüyor musun? Yaş kırkları dünden geçmiş artık. Bütün haz’ların son dem’ine geldiğini göreceksin. Mutluluğun yollarını değiştirmek olacak tek uğraşın. Torun, Mürvet sevgisi senin tek tesellin olacak, bunu yaşıyor olacaksın.
On sene sonrasını görüyor musun aksakallım? Hayatın bir anlamı olmadığını fark edeceksin. Dünyanın faniliğini dillendireceksin. Ama hayatın tatlılığını bir türlü yok sayamayacaksın. On sene sonra yok olacağını en azından ta derinden hissedeceksin. Belki de on sene sonra yoksun. Varsa bir inancın ve azığını almışsan yanına sana yenidünyalar açılacak buna inanacaksın. Azık almamışsan çok zor olacak hesap vermek belli çok zorlanacaksın. On sene sonrasını hiç sorma bana cevabını bulamayacaksın.
..
Katılmamak mümkün mü
Akıp giden
Sel’e
Yaşanılır
Böyle
Sevgisiz
Sevinçsiz
..
İnsanlık, vicdan yok olmak üzere, merhamet ve sağduyu rafa kaldırılmış artık. Uçaktan o bombaları salladığında bazen Rus uçakları, bazen Beşer'in uçakları, bazen baba yarısı olmayan amcanın, Sam Amcanın uçakları, aşağıda insan mı var, çocuk mu var, yemek mi yiyorlar, kaçıyorlar mı, sokakta oynayan bebeler mi var hiç bir önemi yok onlar için. Bağdat'ı, Kabili, Grozni'yi nasıl yıktılarsa, Vietnam'ı, Koreyi Irak'ı nasıl yerle bir ettiler ise, nasıl yeni silahlarını, bombalarını denediler ise yaptıkları olaylar ve yaşanılanlar/yaşatılanlar mazlumlara hep aynı... O Yüce Nebi Hazreti Muhammed sav.'in dediği gibi ''Küfür tek millettir.''Yüce Allah'da ayetinde "Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hristiyanlar asla senden razı olmazlar." (Bakara-120) buyurmaktadır. Neden savaşların büyük çoğunluğu Müslüman coğrafyalarında hiç düşündünüz mü? Küfür ile imanın mücadelesi bu aslında, kıyamete kadar da sürecek gibi görünüyor...
Savaştan önce 1.700.000 e yakın nüfusu olan Suriye'nin bu ikinci büyük şehri Halep, şimdilerde açlık, yoksulluk, yıkım ve salgın hastalıklar ile kıyasıya bir mücadele içinde ölmemeye, ayakta kalmaya çalışıyor. Şehirler ölür mü diyeceksiniz? Ölür hem de nasıl ölür, insanlık ve insan yok oldu mu şehir de yok olur, şehirde ki kediler de, köpeklerde, kuşlarda, komşuluk da ölür, şehirde ki türkülerde ölür. Ah o ölen masum bebekler, yüzleri ciğerleri, elleri, ayakları yanan o masum yavrucaklar. Gözyaşları ile yıkıyor ana babaları onları artık kefenlere sarmadan önce... Dileyelim ki o gözyaşları, akıtılan o kanlı yaşlar gün gelip zalimleri de bir çırpıda boğsun mahvetsin, inanıyoruz ki mahvedecek. Allah'ın adaleti mutlaka gün gelecek zalimlere de erişecek hiç kuşkunuz olmasın...
..