Sıra gecelerinin sonu isyan gecelerinde devam ederdi,
Yoksulluğun üstü örtülürdü yıldızlı gecelerde,
Yeşile hasret, suya hasret, serinliğe hasret,
Toprağın ve tenlerin kaderiydi bu,
Yoksul damların gecelerinde.
Kızıl rengiyle güneş güne eyvallah derken,
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Gökyüzünde kayan yıldızlara benzetirdik yoksulluğumuzu,
Nefessiz bırakan sıcaklardan omuzları düşerdi su taşımaktan anaların bitmezdi çilesi,
Sıcağı serinleten bir damla su,
Yoksulluğun ve zenginliğin yıldızlar kadar uzak hasretine rağmen, başımız hiç olmadığı kadar dikti,
Masumdu insanlar başkalarının oyuncağı olmaktan,
Yoksul damların gecelerinde. güzel şiirinizi keyifle okudum hayal dünyasında dolaştım şairini kutluyorum saygılarımlakutluyorum
Şairi ve güzel şiirini canı gönülden tebrik ediyorum, başarılarının devamını diliyorum, saygılarımla.
durum dram ilişkisini çok güzel yoğuran bir şiir
Yaşanmışlıklar ve acıtan gerçekler...Kutluyorum bu değerli çalışmanızı.
Elinize, yüreğinize, kaleminize sağlık çok güzel olmuş tebrikler..
Fakirlik en yakınlarıydı,
Gecenin kucağında sabah olmadan serinliğin hasreti başlardı,
Onca sıcağa rağmen tek zenginliği gecenin damdaki serinliği yeterliydi,
Yoksul damların gecelerinde. Çok güzel bir şiir kalemine yüreğine sağlık saygılar tam puan
güzel akıcı bir şiir yüreğine sağlık çok güzeldi
Gerçek hayattan bir kesit, güzel ve akıcı şiirinizden ötürü kutluyorum. Tebrikler. Yüreğinize sağlık.
Bu son derece içli,duygulu şiir,beni alıp o çocukluk yıllarımın geçtiği altmışlı yıllara,Babamın şark hizmeti için gittiğimiz,Memlektimizin en güney doğusunda, kervan geçmez kuş uçmaz bir yöreye götürdü..Yazın gündüzünde çocuk aklımızla beton üstüne yumurta kırıp pişirdiğimiz,gölgede sıcaklığın 43-44 derecenin altına düşmediği,yılanların,akreplerin cirit attığı, geceleri damın üstünde rahmetli annemin etrafımıza gazyağı döküp,sarımsak aşıp,o ilkel metotlarla tedbir almaya çalıştığı,ucu çatal demir çubuğumuzla,tavandaki hasırın altından çıkan yılanları,Annemin nasıl şişlediği geldi gözümün önüne...!!sekiz çocuğunun basini sabahlara kadar uyumadan, nasil beklediği..Civcivlerinin feryadına koşup fasulye sırığı ile Jandarmalar seyrederken,kol kalınlığındaki azman bir yılanı,boğarak öldürdüğü 30-35 piliçten sonra canı pahasına kümesten içeri giripte sopyla belini kırıp nasıl öldürdüğü geldi aklıma...ah o acı dolu yıllar..Sanki o günlerimizi anlatıyormuşcasına olayların bile birebir örtüştüğü,'Günün Şiiri' seçkisine layık görülen bu değerli şiiri ve değerli şair Önder Karaçay Kardeşimi yürekten kutluyor,Seçici kurula da bu isabetli seçimlerinden dolayı teşekkür edip,Selam ve saygılarımı iletiyorum...
Gökyüzünde kayan yıldızlara benzetirdik yoksulluğumuzu,
Nefessiz bırakan sıcaklardan omuzları düşerdi su taşımaktan anaların bitmezdi çilesi,
Sıcağı serinleten bir damla su,
Yoksulluğun ve zenginliğin yıldızlar kadar uzak hasretine rağmen, başımız hiç olmadığı kadar dikti,
Masumdu insanlar başkalarının oyuncağı olmaktan,
Yoksul damların gecelerinde.
Önder Bey,
Sizi ve günün şiiri seçilen eserinizi tebrik ediyor,ellerinize ve yüreğinize sağlık,diyorum.Harika bir betimleme ve duru su gibi açık, sade bir dil...Başarılarınızın daimi olmasını diliyor,onurlu ve gururlu yüreğinizi kutluyorum.
Bu şiir ile ilgili 51 tane yorum bulunmakta