ankara kar altında
ankara soğuk
ve akşam haberlerinde
eski bir devrimcinin ölümünden bahsediyor
haber sunucuları,
akşam ayazına yakalandım ben
ömrümün geri kalanı iflah olmaz artık
ben en çok sende yarım kaldım
özlemek diyorlar
sensizlik diyorlar
yokluğunu
biçimlendirmek istiyorlar
ah bu günler ah bu geceler
benliğime karabasan gibi çöken
ve sigaramın ucunda titreyen
sensiz geçen süreler
ben en çok sende yarım kalmayı sevdim
tamamlanmamış bir tutam lezzetten
başka ne hatırlanır eskimiş
tozlu resimlerin arasında
eski bir sonbahar
eski bir resim
eski bir sevgili
özlemekmiş
özlemek laf-ı güzaf artık
yokluğunun kraterinde
gökten yıldızlar yağıyor
hepsi irtifasını kaybetmiş
ve feryat ediyorlar artık
bu evren yok oluyor diye
yokluğun en çok onları etkilemiş
bir de salça tenekesi
yoğurt kabı menekşelerini
küpeştelerin mahpusları
ne zaman bir cenaze geçse sokaktan
menekşeler hüzünlenir
ben hüzünlenirim
ölmek değildir korkutan beni
sensizliğin başka bir anlama taşınmasıdır
tedirgin eden...
acıyor bir uzak köy kahvesinde
sohbetlerin yarım kalmışlığı
ömrümüzün bu kekre tadı
git gide yok oluyoruz
ve adına yaşlanmak diyoruz
daha az acıtırken yokluğun
oysa daha bir kaç kiraz mevsiminde
en mesut şarkılar
senin isminle şekillenir
en taze çiçekler senin kokunu salardı
bu uçsuz ovaya bu
yemyeşil kırlara
çölleşen bir iklimdir artık
yokluğunun kuraklığı
ve akşam sohbetleri
sessizdir artık
ucu yakılmamış bir kağıdın
bitmeye yüz tutmuş mürekkebiyim
son damlalarım akıp gidiyor
dizelere
ve ben artık sensizliği
yokluk, özlemek, susmak gibi
kavramlarla biçimlemiyorum
sensizlik öyle birşey ki
nefes alamıyorum...
Kayıt Tarihi : 15.12.2007 00:53:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!