Ben İstanbul'un,
Çürük çarık semtinde bir yobaz...
Taşlı bir bayırda gece vakti,
Fazla delikanlıyım belimde silahım...
Üstümdeki ceketi verdi bir ekti,
Bakınca uzaklardan,
Sanki bir ilahım...
Takıştık bir herifle,
Etmeliyim derhal takti,
Çekerim ulan ne ise günahım!
Kendime bu ufukta çizmediğim ati,
Yok bir umudum zaten,
Veletliğimde kaldı son sevabım...
Ben İstanbul'un
Çürük çarık semtinde cahil hilebaz...
Kendimi kandırırım az az...
Ben bu semtte yıkılmış serseri,
Dolaşırım bir öte bir beri,
Bu sokaklarda yok yerim...
Bu vurgundan gayrı günde;
Bizi bezeyen şey de yürekti aslında,
Ürkekti yakarışlarımız ilk yediğimiz baskında...
Bir iki dostum delik teşik oldu yanımda;
Vurmadı kurşun;
Değmedi tenime şu yalan dünyada...
İstanbul'un
Çürük çarık bu semtinde,
Üstüm başım inkıbaz...
Derdimi kinime katarım az az...
Tırmanıp da bu taşlı yolu,
Bayırın sonuna vardım sonunda
İstemiyor akan kanım durmak damarında!
Canım çıkacak gibi sevgili dostlarım,
Adamlar çok kalabalık,
Ulan!
On dört mermiyle de taslanmıyor babalık...
Doğrulttum bir yere,
Bastım tetiğe.
Mermi zıplayıp namludan,
Değdi tekine.
Düşerken şerefsiz,
Tutundu ötekine.
Vuruştuk...
Vurdum.
Vuruldum.
Vurdum.
Vurdular.
Düştüm.
Çatışma bitmişti,
Bir tane öldürmüştüm.
Yalnız ben de bir ölüydüm...
Kayıt Tarihi : 12.3.2019 21:37:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)