Gözlerinden sızardı günün ilk ışıkları kızıl tepelerin ardından
Fırtınalar saçlarında ererdi sukuta, muhabbet damlardı ruhundan
Vuslat, adıydı yitik şehrin, kalpten kalbe giden yolların tozundan
Yağmurlarla gelen zifiri seller, dönerdi geriye şehrin yalçın surlarından
Ulaşmazdı hiçbir ses, kesilirdi yüksek dağların kanlı sırtlarında
Bir güvercin çarpardı kayalara, hüsran olmuş bir çift göz ardında
Süvariler giderdi doru atlarla, çatlardı atları hemen dağın yamacında
Ulaşamazdı tek nefer, ecel ona ulaşmadan, kalırdı bir hece dudağında
O gün artık hiç kimse gitmeyecekti sislerin ardındaki şehr-i mabede
Düşmeyecekti yollara bir haber, bir ses, bir düş; kalacaktı ta ki ebede
Bitmiş olacak fani çırpınış, ermiş olacak sukuta derin bir tabutta
Can bulacak bütün ölü yakarışlar, teslim olacak mucib olan mabuda
24.01.2007
Kayıt Tarihi : 24.1.2007 21:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)