Eski bir kitabın yırtık sayfaları gibiyim...
Zamansız gitmeler, her defasında benden bir şeyler eksiltirken,
İçimden kopanlar rüzgârda savruluyor, toplayamıyorum...
Yarım sayfalardaki anılar saçlarımı okşarken,
Adına kestiğim dil ağrılarını susturamıyorum...
Gözümde büyüttüğüm bu mukaddesat,
Her geçen gün bir şeyler alıp götürüyor, tutamıyorum...
Kendimden kaçmak için, hergün bir oyunun aktörü oluyorum.
Önüm, arkam kızıl saçlı ölüm
Her nereye gizlensem, hep o kara ölüm, gülüm
Sükutuma gülce gülce tutkular tutturdum
Ben bu serabı uyutamıyorum...
İnsanın içi ne kadar derin, ne kadar dondurucu soğukmuş,
Çiçeğin, çağlayanı gördüğü halde su alamaması gibi
Gönül ufkunun körleşip, aklın tanrısallaşması gibi
Ve geçmişten kalan bir hüzne mübtela yürek ağrısı gibi...
Doruk boyu deli çığlıklar
Şuursuz akustik sesler
Şafak söktüren deli hevesler
Isınır dudak közünde besteler
Sitem buğulu camlara dokunmaya utanıyorum...
Kayıt Tarihi : 24.12.2023 16:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!