Hop; kalktı, giyindi.
Radyoda Vietnam kan kustu,
Haberlerin ağzından.
Fişi prize taktı,
Döndü küçük makine,
Döndü arı kovanı.
Kesti yirminci yüzyılın,
Bir günlük sakalını.
Sabahlar yirminci yüzyılındı,
Tarandı…
Dışarıda ayaklar yürüyordu,
Yirminci yüzyılın ayakları.
Çay yirminci yüzyılındı.
Bir çift ayak ta o kattı
Yirminci yüzyılın sokağına.
Yanında yirminci yüzyıl homurdandı.
Uykuluydu,
Yürüdü.
Susmayı sevmezdi,
Öksürdü.
Öksürmüş olmak için öksürdü sonra,
Odaya girdi.
Oturdu…
Kalktı…
Sigara çıkardı,
Çakmak çıkardı…
Oturdu…
Elleri titredi…
Sustu…
Sinirlendi…
Düşündü…
Kımıldandı…
Çakmaktan ses çıktı,
Duman döndü havada,
Bir daha.
Yirminci yüzyılın ağzından.
Masaya baktı,
Masa güzeldi,
Beğenmedi.
Düzgündü kağıtlar.
Duvar…
Camlar…
Ayna…
Tozlu halı…
Dolap...
Soba…
Tiksindi.
Kapı…
Kapı açıldı...
Bir günaydın girdi.
Bir günaydın daha…
Dumanlı…
Nikotinli…
İçinden güldü.
Eli titrerdi,
Bir daha titredi.
Ayaklarına yer bulamadı,
Eski yerlerinde bıraktı.
Sigarayı ezdi…
Boynunda dolaştı elleri…
Boynunda bir sıkıntı aradı,
İnadına,
Gravatını sıkıştırdı.
Yirminci yüzyılın tezgâhında,
Kendisi vardı…
Gözleri vardı,
Kolları vardı,
Saçları vardı,
Ayakları vardı.
Yirminci yüzyılın tezgâhında yeri vardı.
Bir sandalye vardı gıcırtılı.
Bir sandalye vardı karşısında,
‘’Günaydın’’ karşısına oturdu.
Gülmüş olmak için güldüler,
Sırıttılar.
Konuşmuş olmak için yirminci yüzyılda,
Sesi boğuk çıktı berikinin,
Ve düşünmek için öksürdü.
Dinler görünmek için kımıldadı ‘’Günaydın’’,
Yirminci yüzyılın gravatı sıkıyordu.
Sustu…
Bir daha, bir daha…
Yirmi defa sustu…
Yirmi defa bir şeyler geçirdi aklından,
Yirmi defa…
Yirminci yüzyıla…
Üç ‘’palto’’ girdi içeri.
Üç insan.
Bir selam getirdi son gelen,
Yirminci yüzyılın sokağından…
Uğuldadı yirminci yüzyıl.
Odada beş beyin,
Beş uğultu…
Soba, kapı, pencere, kâğıtlar…
Sandalyeler, masa…
Üç ‘’palto’’,
Beş uğultu…
Konuşuluyordu,
İnadına sustu…
Konuşmak istiyordu,
İnadına sustu…
Neden sustuğunu düşündü,
Kızdı…
Sustu…
Bir şey vardı bu odada…
Konuşmadı…
Bir şey vardı…
Düşündü…
Bir şey…
Gözlerini kırptı…
Bir…
Bir…
Bir sigara daha yaktı…
Bir işi vardı şimdi…
Sigara içiyordu…
Hareket ediyordu,
Kül tablasını kullanıyordu…
Odada bir kahkaha dönüyordu,
Yalan…
Bir daha…
Yalan…
Sigara içiyordu, yalan…
Kül tablası vardı…
Odada bir kahkaha…
Bir daha yalan…
Yirminci yüzyıl dönüyordu…
Odada aynı oyun,
Dışarıda aynı oyun…
Yirminci yüzyıl oynanıyordu…
Oda çok dönüyordu…
Oda değildi dönen…
Bir oyun oynanıyordu…
Bir oyun…
Ellerinin işi vardı,
Sigara içiyordu…
Tırnaklarını tırnaklarına batırıyordu…
Yirminci yüzyılda rolü vardı…
Oda dönüyordu…
Yirmi defa kızdı.
Karşısındaki sandalyeye,
Yirmi defa sırıttı…
Sırıttı.
Ezdi sigarasını,
Ve yirminci yüzyılı…
(1967)
Kayıt Tarihi : 22.1.2013 00:20:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!