Yirmi bir yada iki as Şiiri - Şair Nehreyn

Birinci sen.

Ufukta / yere düşen bir fincandan yansıdı ışığın. Kırıp döktüklerimize rest çekiyordu, ağzın.

İkinci sen

Dışarıdan atılan bir mektuptur çocukluğumuz. İki kere pulladığın göğü açıyorum, aşk soldan fırlayan çıngı.

Üçüncü sen

Yağmur sokak aralarında firari. Can külçesini serpiyorum yıldızlara. Tütsü, yanık bileklerini uzatıyor delikten,ısrarla sabitleşiyor dondurucu bakışları, elemin. Arayışlarımıza gözcülük ediyor ışık. Betonarma koloniler yıkılıyor peşpeşe.

Dördüncü sen.

Bir kız vardı, sargıları çözüldüğünde, sabah çiyine dönüşen.ve bir rüya, sonunda ki yolda sana çıktığım.Aşk varsa eğer, beklediğimiz gibi bir şey olmalı.
Patikadan usulca tırmanıyor hikayeci.
Göz ucuyla dokunuyoruz körpeliğine hüznün.
Yanında durmana izin ver, aşk.

Beşinci sen.

Ortadan ikiye bölündüğünde hayat, acı soğan gibi eğreti kalır,yaşanacaklar. Hesaplar karışır,
Ödünç çalgıların sesi kısılır.Bir heves ararsın, ağız tadına sinecek.
Ay yarıya kadar yudumlanır.
İç sorguda ağır yaralı ruh.

Altıncı sen

Ayak bastı parasını tümleştirir acı. Militanlar kalem tutmayı beller serçelerden.Yasal umutları besler postacılar.Bahşiş için dudağını ıslat.Ben geldim, kendi bilinmeyenimin elinden tutarak.Oyna, kalçaların terden kurtuluncaya dek. Yüreğimiz usulca çarpıyor.dibe vurur delilik. Elimi kanat aşk.

Yedinci sen

Hiçlik çağında tüy bulutları.Beynim azalıyor,içime çektikçe zamanı.Gece kız çay demlemekten vaz geçti.Hece kız yitti.
. kendime düşme zamanı.
Savaşacak hiçbir şey kalmadı.
Kırbaç cezası.

Sekizinci sen.

Uzaklıkları fark ediyor parmak uçların. Kendime münzevi bir dağ çalıyorum, ıssızlıktan..ayak uçlarıma basarak geçiyorum, hadiselerin yanından.
Telaşlı yıldızların sürtündüğü belaların üzerine yürüdüm.
Koparıldı sivilcelerim.
Hadi sayfayı yeniden aç.
Fısılda en utangaç harflerle ismimi.
Çingene avuçlarımda gizli kaderimiz.

Her meselede biraz daha tünüyorum kendime.

Dokuzuncu sen.

Usul usul düşleri çeviriyor ay.divitin sırtına çıkıyor kara yel..öykümüze uğruyor hile.senin için kopardığım kaysı çiçekleri hala dipdiri.
Kaçış planlarının sığındığı tünel. Işık huzmesi.
Suyu öp.
Camı yırt.
Seninle iki fırt çeksem hayatı.
Şarabın yanığına konduruyorum hüznü / kucağımda uyu sevgili

Onuncu sen.

Taşların altına saklanıyor balıklar.Sözü ağdan çıkartıyor gözlerin. Denizci ellerini cebinde ısıtıyor gün batımı. Huylanıyor merak. İbrikten damlıyor zihnim.sahi var mısın?
Gölgeleri tenhada avutuyor duman.
Işıkla perdahlanır duvar.
Kıyıda med-cezir senfonisi.
Kaşıkla buğunun dansı.
Gitmeli mi? bozgunculuk mu yapmalı.
Onar piramidin taşlarını.

On birici sen.

Pörsük çağların sürüklediği maceraları çeviriyor çocuk. Eğreti fanüs. Söz bitiminde çavlanan ıslık. Körelterek dindirdiğim acıları bohçalıyor, çingeneler. Yolda kalıyor kül çiçekleri.
Deniz aşağıda hala.
Suda taş sektiriyor fuzuli.
Gül hanesinde yanardağ.
Uçsuz sabrı tövbelerin.
Ehil duyguları kamçılıyor hasret.
Yastığın / mektuplarımın ilk dizesi olsun.
Yasla yanağını cana.

On ikinci sen

Bize katıl rüzgar / düşlerimizin sofrasında herkese şarap var. Rakkase mest edici kıvrımlarını işlesin kaneviçeye.
Erken yitirdim yolumu.
Evden kaçacağım günleri ziyan etmişim
Ah sorma
Sorucukların kırpıştırdığı kağıtlardan gemi yapılmaz
Onaramazsın sorularla bir adamı.
Yanaş cama yapıştırdığım kılıksız harflere
Böğrümden bir acı seğirdi, tuhaflığa.
Ne deli severim ben, sevince
Gurbet, şahdamardan zehir gibi akıyor
Aksın
Gönlümde deli bir poyraz.

On üçüncü sen.

Yanağına kır çiçekleri konduruyor ay ışığı.
Güzelimsin.
Kan çanağı gözleri şafağın / balımın sağıldığı çiçekler gülümsüyor ilk
Kuşluk süzülüyor usul usul
Göğüm masmavi
Ilıştırdım ömrümü.

On dördüncü sen

Deliliğin şatosunda kralım. Taç yapraklarını ovalıyorum avuçlarımda.Hesaplaşalım.yoldan geçenlere soralım halimizi.
Her kuytuda talihsiz bir oyun. Cebimi ısırıyor eylül. Memelerinin arasından çıkart düşleri.
Yeni yetme sokakları ele geçiriyor kediler.
Cız diye bir ses düşüyor böğrüme.Terimden top yapıp oynuyor bazı bakteriler..İçine düşen şeylerle ilgimi hizala.
Yasak,,, alın yazısı

On beşinci sen

Karartma gecelerinin püskürttüğü öksürük tınısı. Yayvan umutların sıçrattığı tebessüm..varla yok arası geçitte bağdaş kurar, acılarımız. Gölgelerin çelenk yaptığı yamalı bohçamız.
Ağı yaralı bir gerilla gibi
Yaramdan çok
Kurşunun geldiği yöne eğiliyorum.öpünce geçecek ağrılarını bitiştir dudağıma.
Kemir iliğimi.
İnsan bir kere sever.
Uğursuz bir kadın külleri eşeliyor
Dudağımı değdiriyorum şarabın tenine
Dokun bana aşk.

On altıncı sen.

Göğe değdiriyorum şiirleri. Yıldızlar yapışıyor kirpiklerine. Amansız bir sayrılık, ıslıkları üst üstüne yerleştirmek.Ah aklımı çel yar / su kabarcıkları uyandı, serinliğimle bakış/ çığlık keyfinde gece.
Mahrem harflerle çiseliyor yağmur. / kadın bebek gibi soyundu.
İğde çiçeğini tercüme ediyor rüzgar.
Ört bas ediyorum ağzımdan kaçan duyguları.
Yurtsuz bir macera da kucak dolusudur dolunay.
İsmimle başladığın mektupları damıtıyor çıra. Kör karanlıkta neymiş.
Sarı, isyansız koşuyor meydanda.
Filistinlinin sahip olduğu toprak parçası meğer arafatın avuçlarındaymış.

Yıldız fırtınası.herkes kımıldamadan uyuyor.
Nefes açlığını besliyorum kırda.

On yedinci sen

Dokunma çağımız da,umarsız çağla döktü, kayısı çiçekleri…temmuz soldan çağırdı, mayıs sağdan, eylülle sarıldım yokluğuna. İçine düştüğüm kuyuda, tek sarkıtılan ellerindi..
Sesin başka bir mehlem..
Aramızda kimsecikler olmadan seviştik her defasında.
Harp malülü gövdemizden bihaber.
Kusursuz bir işleme yüzün. Çiy damlasının gözetlediği tablo.
Parmak uçların kokuyor karanfil.

Mendili emziriyor gözlerin.
Canını çıkartıyorum mavinin.

İki öyküde sevdim seni.
Birincisinde yoktu bir ismin
İkincisinde yoktu bir ismim.
Işık mülkiyetini tasdik ettirdi hüzne.
Sızabilir içeri.
Papatyanın ödünç tuttuğu ayna
Derin çizgi.
Katlanarak çoğalıyor uğultu..Gözün kapalı yar. Aklında bu yamyam aşka verecek hiçbir cevabın yok.
Benimde yok.

On sekizinci sen.

Dağlara kaçırıyorum düşleri. Her düş sana kördüğüm olmuş bir şilep..
Mardinde bakışıyoruz ilk. Orada öpüşüyor, orada eşeliyoruz bir birimizin içini.

Mektup yazmaktan vazgeçiyorum.
Duvarı yükseltip, duman altı voltalarda yitiyorum.

Ne çok usanası cevapları sakladık koltuğumuzun altında.
Ne çok kurcaladık içimizde ki külü.
Ateş aldık sevgili.

On dokuzuncu sen

Tütün dumanı boğar insanı.Yüz yıllık türkülerde seker yüreğimin serçesi..
Bir değeri yokmuş değer yargılarının
Dipten düşün..
Kaç zamandır bileklerimi bağlamaya çalıştım bu namussuz hayata.
Sahi biz nerede tanıştık.?
Hangi tren garında, anonslara tutuldu göz kırpışmaları.
Evrenin yazgısını çorabına saklamışsın
Yetişemiyorum sana.
Şakağımda bulanık bir nehir / konuksuz yaz

Karşımda kimse yok. Hece kız hasbihale gelmiş.
Çok köpüklü bir kahve tütüyor / yemen oracıkta.

Daha derinde bir anlam taşıyor pancar / bilirsin
Ah ne olursa çaysız gecelerde olur
Sırtına biniyorum..deh deh

Yirmici sen.

Tek başına bir serüven..Tek yönde kör bir şerit.Geri dönüş bileti yok.
Kime gidersin gönül,apak saçlarınla.
Öksüz çocuklar doğurur aşk.
Boynu bükük durma, geldi gelecek uykunu ikiye bölen bıçak.
Baş döndürücü yalınlığın.
Dilimi biçimlendirdi ağzın.
Yumuşacık bir öpücükle avutuyorum her destede dağıtılan kartları.
Kar sularıyla yudum yüzümü / sakallarımdan aktı öfke./ bıyığımın hizasında bir kadın/ üşüyor. / üşüyor evimin meleği.Gül hanı ışıl ışıl. Yeldir yepelek bir kucaklaşma, bizi her defasında bekleşen.
Sokuldum içine.yüreğin uçan halı..tek düğümünü incitemediğim.

Yirmi bir

İki as tutuyorsun elinde..

Yanığınım.