Merhaba mutluluğun hüzünlü aynası
Merhaba yüreğime kopardığın sevgi fırtınası
Yeniden merhaba hüzün sokağım son durağım
Özledim sanki sitem etmeyeceğim üzülme
Kabullenişim engelliyor sitemleri dilimden
Saçma sapan cümleler kurup söylenmeyeceğim
Susuyorum şimdi bakmaktan aciz gözlerim aynalara
Yansımalarda ağlayışlar görmekten çekinceleri var
Suskunluğundaki asiliği irdeliyor yüreğim ısısında
Sanki içimde bir kelebek ölü vermiş duygularım cenaze kaldırmakta
Yasındayım, isyanını telaffuz edememekten ürküyorum
Hançerli savaşlardan çıkmış gibiyim çürük çizik her bir yanım
Akan kanın parıltısındaki resmi izliyorum sızım, sızım sızlayarak
Merhaba acıların ballı ekmeği tadına bir türlü doyamadığım
Merhaba yudum, yudum içtiğim hüznün meyveli şarabı
Açılar arıyorum yanlış bakışlarda birkaç numara küçülmüş
Bırakışları, başlangıcı, arayışı, semtsiz, mekânsız, uğurluyorum
Tekrar merhaba deyişimi dengesizliğime bağışla samimi sanıp aldanma
Boşluklarda bulup yalnızlıktan düşen dilime takılı kalan bir merhaba sadece
Uyan ruhumdaki benekli renkli kırıntılar size hasret serçelerim var
Listesini tutmaktan yorulduğum umutsuzluklarım var sana dair
Hayıflandığım boşa geçen birkaç yıl, ay, günüm var
Dayanamayıp yine merhaba diyorum sakın kanıp aldanma
Bu bendeki Depresif, lik ten gelen kupkuru
Güneşlerde değil ayazlarda kuruttuğum bir merhaba yalnızca
Zennehar Yılmaz
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta