Zaman nedir ki! Hayatımızın akışı içinde, su gibi akıp gidiyor. Daha dün çocuktuk. İki taraftan, cicili bicili tokalarla toplanmış saçlarımızla, sokakta oyunlar oynarken, kucağındaki bez bebeğiyle evcilik oynayan küçük kız yada kısa pantolonu ile elindeki en güzel oyuncağı olan top ile geleceğin Maradona olma hayalleri kuran erkek çocuğu.
Zaman su gibi, mecraında akıp gidiyor. Aradaki zamanı ise ancak bizden sonraki neslimiz olan çocuklarımız veya yeğenlerimizin büyümesinden anlayabiliyoruz.Daha dün kucağıma aldığım kızım, gözümde büyümemesine rağmen, gün geliyor zamanı bana hatırlatıyor.
Bundan bir yıl öncesine kadar yanımda ve yamacımda idi. Ayrılık zamanı geldiğini o ana kadar idrak edememiştim. Ta ki valizlerini hazırlamaya ve ayrılık zamanının gelmesine kadar.
Eşyalarını toplarken, içimde bir burukluk ve hüzün vardı. Arabamıza eşyalarını yerleştirdik ve Eskişehir’ e doğru yola çıktık. Yurduna gittik. Ellerimle, odasında valizden çıkarttığımız eşyalarını yerleştirdim. Sonra, oradan çıktık ve beraber Eskişehir ‘ i gezdik. Öğleden sonra saat on altı gibi geç saate kalmamak için yola çıkmamız gerekiyordu. Onun da bundan sonraki dört yılını geçireceği yere alışması.
Yurdun önünde, vedalaşma zamanı geldiğinde, ilk defa bizden ayrılacak kızım o ana kadar kendini tutmuş ve bize (kendi istediği için o şehri) üzüldüğünü hissettirmemişti. Kızım, babasına ve bana çok düşkündür. Ama daha çok baba ile iyi anlaşır. Onunla, baba kız gibi değil de sanki arkadaş gibi ilişkileri vardır. Açıkçası onunla daha yakındır. Birbirlerini kovalarlar, yastıklar evde uçuşur. Şaka yaparlar. Ben, onlara yastıkları bozdukları için kızarım, bağırırım. Ama onlar hiç oralı bile olmazlar. Kızım,benim de en yakın arkadaşım ve sırdaşımdır. Çok rahat dertleşirim onunla. Bazen, yaşından daha büyük bir insanın fikirlerine rastlarım. Sinirlendiğim zamanlarda (pek fazla olmaz aslında) beni sakinleştirecek sözler söyler, ya da gelir beni sıkıca kucaklar. Hemen sakinleşirim. Onun, o sevecen tavırları bende sakinleştirici etkisi yapar.
Bu şekilde süren bir yaşamın ardından, ayrılık zamanı gelmişti. Erkekler ağlamaz denir. Aslında erkekler bayanlardan daha yufka yürekliler. Araca bineceğiz ve vedalaşacağız artık. Kendimi görme imkanım yok, kötüyüm biliyorum. O anda eşimin yüzüne baktım. Eşim, kızımla kucaklaşınca ağlamaya başladı. Sıra bana geldi, ben de muslukları açtım. Sel gibi akıyor gözyaşlarım. Kızım ise bizi sakinleştirmeye çalışıyor. Aslında biliyorum ki gözyaşlarını içine akıtıyor. Üçümüz, birbirimize sarılarak devam ettirdik bir müddet. Güçlükle ayrıldıktan sonra aracımıza bindik ve hareket ettik. Kızım, son bir kez baktı bize ve arkamızdan el salladı. Biz geldikten sonra içine attığı damlaları dışına aktardığını çok iyi tahmin edebiliyorum.
Eskişehir’ den çıkana kadar sesli bir şekilde ağladım. Eşim de bana vokal yaptı.Yolda, dört veya beş yerde mola verdik. Yavaş bir şekilde yol alıyoruz ki aramızdaki mesafe açılmasın diye. Ankara’ ya gelmeden bir dinlenme tesisinde son molamızı verdik. Çaylarımızı içtik ve yola çıktık. Yaklaşık iki saat sonra da Bolu’ daki evimizin kapısındaydık.
Kapıyı açtım ve ilk ben girdim kapıdan içeriye. Arkamdan da eşim girdi. Kızımın odasına geçtim hemen. Üstünden çıkardığı, evde giymiş olduğu pijamalarını buldum. Onları kokladım ve ağlamaya başladım. Hem ağlıyorum, hem de kokluyorum. Eşim yanıma geldi. Birbirimize sarılarak ağlamaya başladık. O gece, sabah namazına kadar biraz ağladık, biraz sustuk.
Ertesi gün, annem, görümcemler arıyorlar ve “ Allah kavuştursun “ diyorlar. Onlar konuşmaya başlayınca, ben yine ağlamaya başlıyorum.Aradan bir süre geçince bu duruma alıştık. Ben,kendimi işime ve yazı yazmaya verdim. Eşim ise zaten emekliydi. O da can sıkıntısından kurtulmak için bir işe başladı. O şekilde yeni yaşamımıza intibak etmeye çalıştık. Haziran ayı geldiğinde, kızımın okulu tatile girdi. Eve geldiğinde, sanki bu anlattıklarımı hiç yaşamamıştık.
Aradan tam bir yıl geçti. Kızım, şimdi ikinci sınıfı okuyacak. Yaklaşık dört ay önce geldiği yuvasından, cumartesi günü yine ayrılacak. Ben, şimdiden gözyaşlarımı akıtmaya başladım.Babası belli etmek istemese de onun da gözlerindeki yaşlara rastlıyorum.
Bazen kendimle iç hesaplaşmaya giriyorum. Acaba ben iyi bir annemiyim diye soruyorum. Bu soruyu ancak kızım yanıtlayabilir. Ama şundan eminim. Her anne gibi kızımı çok seviyorum o kesin.
Allah, bütün çocukları, her türlü tehlikeden ve kötülüklerden korusun. Yüce yaradan, annelerin dualarını kabul eder değil mi? Sadece, kendi kızım için değil bu dualarım. Bütün çocuklar için.
Oh be rahatladım!
Güle güle git kızım. Yolun da, bahtın da açık olsun bebeğim….
Hülyalı GönülKayıt Tarihi : 23.9.2009 21:57:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)