Bir zamanlar ben de çocuktum,
Ayşegül bebeğimin saçlarını tarar,
Ona dökerdim içimi.
Annem kardeşimi emzirirken,
Ben de Ayşegül'ümün biberonla karnını doyururdum…
Babam işten her eve dönüşünde,
Parçalarcasına ceplerini yoklar,
Çikolatamı yerdim iştahla.
Kış mevsimini de severdim o zamanlar,
Çocukluk bu ya, çılgıncasına kartopu oynardım arkadaşlarla,
Sonra kardan adam yapar, yokuş aşağı kayardım kızakla,
Ardından ellerim sızlar, ağlayarak koşardım soba başına..
Sobamız önü camlı sobalardandı,
İçinde yanan ateşi izler, ısınır,
Unuturdum ellerimin sızısını.
Kedi gibi yanındaki minderde uyuya kalırdım kimi zaman,
Hele bir de üstünde közlediğimiz kestanelerin,
Kokusu hiç gitmedi ki burnumdan…
Okul yıllarım geldi ardından,
Ayşegül bebeğimden ve annemden ayrılamadım o an,
Yüreğim parçalandı ve babamın elini sımsıkı tutup,
Okula gittim ardıma bakmadan.
Ama hoş bebeğimin hasretinden prangalar da eskitmedim,
O dolabımın içine en üst rafa kondu, oturdu baş köşeye,
Yerini aldı okul arkadaslarım, kitaplarım,
Masam ve içi kalem dolu çekmece…
O kadar uslu bir öğrenci değildim başlangıçta,
Tamam akıllıydım, notlarımın hepsi mükemmeldi ama,
Öğretmenlerimi de telef etmiştim haşarılıklarımla…
Kafkas ekibinde oynadım, voleybola girdim,
Şiirler yazdım, müsamerelere katıldım,
Baktım ki maratonun sonuna gelmişim, durdum, donakaldım…
Artık ben de hayata atılacaktım,
'Yandın kızım sen! ' dedim kendi kendime,
Okul yıllarım bitmiş, sorumluluk alacağım günlerin,
Gelmiştim arefesine.
Yutkundum, üniversite diplomamı alırken, boğazım düğümlendi,
O cıvıl cıvıl şakıyan dilim,
Okul hayatındaki son konuşmasını bile zar zor yaptı.
Evet, sonra başladı iş hayatı, kapitalizm koşuşturmacası,
Annem de olmasa kime anlatacaktım ağlayarak insanları.
Gülümserdi her zaman; 'Daha neler göreceksin, zamanla pişeceksin'
Derdi içini çekerekten,
O günlerde bana hikaye gelen bu sözlere,
Şimdilerde nasıl da inanıyorum,
'Haklısın be Annem;
Hamdım, toydum, piştim, inanıyorum artık sana gönülden…'
Artık ben de bir anneyim, çok sevdiğim bir eşim,
Dünya tatlısı bir oğlum var,
Karamsarlık desem, barındırmamayı öğrendi gönlüm,
Uğrasa da hemen kovar,
Aklımdan hiç gitmiyorki mazide kalanlar, arkadaşlar, yaşananlar,
Beni ancak akranım olanlar anlar….
Şimdiler de hayat denilen bu yolda,
Birsürü sorumluluk altında koşuşturuyorum,
Daha iyi bir yaşam için geldim Çanakkale'den İstanbul'a,
Ama kimi zaman boğuluyorum,
Aslında oğlumun iyi bir eğitim alması,
Kariyer için buradayız biliyorum,
Gel gör ki bu büyük şehirde kimi zaman,
Akrabalarımdan da, dostlarımdan da kopuyorum…
Bugün bir yaş daha büyüdüm,
Ben de sizlere Nil'den masallar anlatıyorum,
Daha ileride yaşanacak upuzun bir ömrüm olduğuna inanıyorum,
Lakin malum ölümlüyüz hepimiz,
Bu satırlarıma duygularımı taşıyor, sizlerle paylaşıyorum,
Hala dünyada nice güzellikler,
Ruhunun ışığını yüzüne yansıtanlar var biliyorum,
Sizler oldukça can dostlarım,
Yarınlarıma umutla bakıyorum.
(Yazar: Nilgün Taş - Doğum Tarihi: 22 Aralık)
Nilgün TaşKayıt Tarihi : 22.7.2008 16:33:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!