yalandır beyaz gecelerde ruhları kamaştıran sihirli kadehler
yalandır bahar ufuklarına tutunmuş pastoral renkler
hiçliğin gölgesini giydiren eşkıya hikayeleri yalandır hep
yollarını kaybeden çolpanların
geceleri arayan sayeleri de yalan
dört yanı kirle sarılanlar
aldanışlara ayağı karılanlar
imtihan ki yalnızca bir derlemedir şundan bundan
kanlı bir drama dönmüş nice zamanın sahnelerinde
hep aynı oyun
bize uzak olanı bize getiren de
bize yakın olanı uzağa götüren de hep aynı
kara bulutlarında şehrayinleri gülümser asırlık rüyaların
içimizden kaç bin yıldız birden kayar
hekimler hekiminin kapısında
derman dilenen biçare hastaların kalbine akan zehir
kuşları kanatsız uçuşturduğu yalandır onun
aruzi iplere sarılıp heyala tutuşturduğu yalan
sebillerden kızıl alevler akıtıp
bal şerbeti diye sunan
çorak toprakları sürme diye gözpınarlarımıza süren
siper sipere, süngü süngüye, göğüs göğüse
esrik bakışlı zambaklarımızı kanatır tırnak tırnak
yıldızlardan süzülen yanılgılarla
düşürür lekeyi yüzüne ayın ırmak ırmak
yalandır atların buğulu yelelerinde
aşkı eriten sevgililer de
yalandır bir çekirge kanadıyla
karınca vadilerine salınan sevgiler de
yüreğinde dilsiz acıları dalgalarca büyüten yiğitlerin
deryaya düşürdükleri gümüş aynadır
paslı ve soğuk
deruni özlemleri dağ gibi adamların
uçurumların kuytularında güneşe tutunmaya
kıskandıran duygularını paymal eder gizli ve açık
ülfetin sırrını fısıldar gibi
serper yollarına arzuları püfür püfür
yağmurlarını bir sanemin gözlerinde biriktirir küfür küfür
yasak gülümseyişlerin potasında külçe külçedir şimdi
haddeden geçip yal-u bal kıvamında sokaklara taşıyor
ezberlenmiş günleri yaşatmakta o bize hiç ürpertisiz
pervasız yalanlar misali evlerimize akmakta
müzmin tebessümlerin ağırlığı altında
iki büklüm sürünmede hayat
ve dün, ve bugün kalbine ahlar biriktiren güzellerimiz
koleksiyoncu cellatlarına uzatmada
incecik boyunlarını birer birer
içimizin nurdan köprülerini yıkanlar
artık günah yağdırmadalar üstümüze tellal tellal
ve sefil düşüncelerin evinsiz nasipleriyle dolu çıkınlar
bir zamanlar bacalarından haya tüten evlerde
sofralar kuruyor kara bir mevsim
bir çığlık
ve dönüyor dünya
bir çıkmaz sokakta yolumuzu kesenler
seni öldüreceğim diyor dikilip karşımıza
bir saman çöpü dahi olsa mızrağımız
karşısında bu devin, savunmak gerek emaneti
hani elestte aldığımız
rengini damarlarımızdan alan çiçeğin aşkına
balını edeple toplayan peteğin aşkına
dikkat…
yolda kalmışlar gibi olma
öfkeli mısralar doldurmadan manzumeleri
çıngıraklı yılanlar
henüz nisan damlasını yutmadan
titre ve aslına dön
nasuh ahitlerden sonraki huzurda
mutmain olur ruhlar
toprağın bağrına düşen cemreler gibi
aleme desen verenler gibi
sen ve ben, ve biz, hepimiz
bugün hangi gün
yıllardan kaçtayız
redfer
İlyas KaplanKayıt Tarihi : 31.1.2025 01:57:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!