Geldim sana bir bahar…, dağları gazi diyar,
Çanakkale üstünde, bitmeyen matemim var.
Ben gazi torunuyum, yanımda şehit oğlu,
İçimde yangınlar var, yangınlar sana bağlı.
Sana basmak mümkün mü! yüreğim Gelibolu,
Kucağında yatıyor, bütün bir Anadolu.
Gönlümdeki duygular, anlamını bir bulsa…!
Sizi nasıl yad eder, gönlümün dili olsa.
Bu dağlarda boy veren güllerde kokunuz var,
Bülbüller, sizi söyler, sizinle gelir bahar.
Gecenin uşakları saldırırken güneşe,
Yıldızlar şahit oldu, tuttuğunuz güreşe.
Kiminiz talebeydi, kiminiz on beş’inde,
Kiminizi beklerdi yavuklusu evinde.
Vatana toprak olup vatan ile eştiniz,
Siz bu iman yolunda, çileyle kardeştiniz.
Mehmet Akif çöllerde, baş açık, yalın ayak,
Oturup destan yazdı, gözleri sağnak sağnak…
“Asım’ın nesli” diye, ararken buldu sizi,
“Bedrin arslanı” sayıp ukba ya saldı sizi.
“Bir hilalin uğruna” batacak güneşlerdi,
Ölümsüzlük yurdunda cennetini düşlerdi.
“Allah, Allah! ” diyerek, kanatlanıp uçtular,
Çanakkale Koy’unda, kabardı mavi sular.
Dağlar mı yürüyordu! sular mı eriyordu…?
Sanırsın, Çanakkale mahşeri görüyordu.
Altmış üç yiğit evlat, Yahya Çavuş emrinde,
Düşmana geçit vermez, Seddü-l Bahir önünde.
Bir çıkmaza saplanır, İngiliz tekerleri,
Her biri ordu olur, Türk’ün yaman erleri.
Tek mermi, üç kişiyi vurur mu? ... vurduran var,
Üç yüz okka kucakta, durur mu? ... durduran var.
Bir Seyit Onbaşı’da, okkalar gıram oldu,
Düşman gemilerinin yüzmesi haram oldu.
Her bir metrekareye, binlerce mermi düştü!
Mermi, mermiyi vurdu, beşerin aklı şaştı!
Havada, bir biriyle çarpışırken mermiler,
Anadolu ayakta, Rabbinden yardım diler,
Seherde gözyaşıyla, çağlar iken dualar,
Vahşetin utancından, çatlıyordu semalar.
Havada tayyareler, yerde toplar gürledi,
Yürüyen Mehmed’e bak, Türk’e türkü söyledi.
Can mı tatlı, sen mi? oy! seçilmez Çanakkale,
Canımdan aziz bildim, geçilmez Çanakkale.
“Çanakkale…”, bağrımda saplı bir hançer durur,
Gel de, gör bu yerlerde, yüreğin farklı vurur.
Vatanın güllerine, bülbüller konar burda,
Yıldızlar kandil olup her gece yanar burda.
Soğanlı Deresi’nden geçerken, bülbül öttü,
Zaten doluydu içim, figanı bana yetti.
Binlerce şehidimin davasına ağladım,
“Vatan”, “Bayrak” ve “Ezan” sevdasına ağladım.
Bu uğurda, ne canlar asumana uçtular,
Melekler gıpta ile kapıları açtılar.
Ötelerden Peygamber, seslendi, “ Gel Mehmet’im! ”
Ölümsüzlük sırrına erensin “ Gül Mehmet’im”
Gezenler ölümlüydü, gezilenler ölümsüz,
Bunu gören gözlere, çiy düşer güpegündüz.
Martılarda katıldı, bendeki duygulara,
Selam verip döndüler, tekrar mavi sulara.
Şüheda ülkesinde, uçuşurken martılar,
Çırpınan kanatları, tatlı bir huzur yayar.
Bende soylu duygular, sende selam oldukça,
Bozamazlar huzuru, bu yer, bu gök durdukça.
Osman Arslan GamlıoğluKayıt Tarihi : 18.9.2012 21:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!