hani yıldızlara olan hayranlığını anlatmıştın ya
hani demiştin ya bana
‘saklanmadıysa bulutların ardına İstanbul’da yıldızlar
seyret onları ve içinden geçenleri satırlara dök’ diye
işte böyle
ısmarlama ama içten bir bakışla baktım semaya
anlaşılan neşeleri yerindeydi İstanbul yıldızlarının
yüklerini bırakıp giden kızgın bulutların ardından
dans eden şov kızları gibi şen şakraktılar
işveyle göz kırpıp oynaşan körpeler gibi
kuzeydekilerin üşür gibi bir halleri vardı
sağ taraftakilerde ise tatlı bir telaş
ortalarına oturan gelini süslüyorlardı sanki
aşağıya baktım, güneye
karanlık bulutlar henüz terk etmemişti diyarı
mutsuzluk hakimdi vesselam
bir grup oturmuş ağlaşıyorken daha
‘karanlıklara mahkum kaldık’ diyerek umutsuz
bir diğeri ellerini açmış gökyüzüne
yakarışlardaydı Mevla’ya
batıdakiler gamsızdı… tasasız… mutlu gibi
bir düzen vardı sanki dizilişlerinde
en parlakları küstah bir orkestra şefiydi adeta
birilerine göz ucuyla bakarken sitemkar
diğer tarafa memnun nazarlar sunuyordu
Anadolu’nun üstünde ise
İstanbul’u terk eden bulutlar cirit atıyordu henüz
rüzgarın dağıttığı eteklerinin altından
sönmediklerini, geçici bir karanlığı müjdeliyorlardı
yıldızlar…
sonra ağır ağır itebildikleri bulutlara yaslandı her biri
ve derin bir nefes alarak gülüştüler
‘işte böyle’ diyorlardı hep bir ağızdan
‘kaybolmuş gibi de olsak
kara bulutlar kapatsa da önümüzü bazen
biz hep burada olacağız…ışıl ışıl
yeter ki siz umutlarınızı yitirmeyiniz’
sanırım doğru söylüyorlardı
onlar hep oradaydılar
ve ışıl ışıldılar
onları göremediğimiz zamanlar
umutsuzluklara saplanıp ‘bakamadığımız zamanlar’dı
2006/İstanbul
Müjdat BilginKayıt Tarihi : 6.6.2013 12:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!