YILDIZ ŞİİRLERİ

YILDIZ ŞİİRLERİ

Nermin Devrimci

Yalnızlık çobanı, karanlık gece ve onun karanlık şövalyeleri sonsuzluğa kılıç savurmakta..Düşler ormanına düşen yağmur değil,çığlıklar ağaçların dallarından semaya doğru savrulmakta.Bir hu sesiyle seslenen rüzgar,yürekteki acıları parçalayıp ayırmakta.Her parça yükselirken gökyüzüne bir yıldız olup bilinmezlik tünellerine akmakta.Karanlığın karanlığıma karışırken,Ay acırcasına her gece bana bakmakta.Asyacan Nermin Devrimci...
..

Devamını Oku
Sefa Birdal

Demin bir yıldız kaydı,
Bir dilek tuttum, olsa ne ala.
Karanlıktan degil korkum biliyorsun,
Yanlızlığın yüzü soğuk.
Geceyi ört üstüme üşüyorum.
Beyaz sinen kadar sıcak,
Dokunuşların kadar şevkatlı,
..

Devamını Oku
Elazığlı Mustafa Kaya

..görebileceği kadar bir mesafeden balıkçı sandalında olanları düşündü çekilen bir balık ağının içindeymiş gibi dört duvar arasında sıkışmış hayatlar için ne söylenebilirdi ki dedi,sır gibi taşınan yaşanmışlıklar belki bir derviş sabrıyla hapsediliyordu belki de acıların boşuna olmadığına inanılan bir teslimiyetin devamıydı bu bir insan yalnızlığıydı, hafif esen rüzgar boğazın sularını buruşturuyor balıkçı sandalı bir görünüp bir yok oluyordu başlangıçta gün tuğçe için bomboş bir ayna gibi geliyor daha sonra son yağmur bulutlarının geçişine benzer sabah aydınlığını seyre koyuluyordu perdeleri çekip şehrin bu erken temiz kokusunu açık penceresinden içine çekmeyi alışkanlık yapmıştı geceden yağmur yağmış olmalı dedi yağmur damlaları tesbih taneleri gibi birikmiş pervazlara ve kuşlar hayatın varlığını hissettiren yaşama sevinçlerini artıran ötüşleri ile insana unutturuyordu yalnız olmadıklarını bugün hafta sonu dedi giyinip kuşanıp dışarı attı kendini bir yere yetişecek gibi yürüyüşlerindeki acelecilikten bir türlü kendini alamıyordu “..İşte bugün bir caddeden daha geçtim Beşiktaş’da bir ay önce bıraktığım renkteydi Beşiktaş “ diye içinden geçirdi insanların dünyasına merak salmış gibi her sese ve birikmiş kalabalığa kulak kabartıyor daha sonra kenarından geçiyordu aklına gelen her ihtimalle vedalaşıyordu “..canım acımıyordu eninde sonunda şafak söker derler geceden başka nerede bekleyebilir ki insan bu aydınlığı,kendi gecesinde kayan bir yıldız gibiyim sahte söze takılan var mıydı benden başka acaba? ..” kafasına hafifce vurur gibi yaptı mı yapmadı mı bunu söylenirken ama kendi kendine konuşması güven veriyordu ona,kaçıncı sokağa giriyordu beşiktaş’da kaç kez belki aynı caddeden yürüyordu Nüzhetiye cad.de dolanıp durduğunu gördü oysa yıldız cd.nin her zaman kendisine seslenir gibi boğazın sularına benzeşen akışı daha heyecan verici geliyordu oraya geldiğinde hiç beklemediği telafuzunda bile içine kapandığı düşünceler kaplıyordu ruhunu yine o düşüncelerin biri işte “..oysa aşkı ararken kendini kaybedenlerdendim ben! .aşk derindir..aşk serindir..aşk seninle olmaktır sevgilim…” gülmek geldi içinden hiç hazır olmadığı cümleleri kurarken fakat ne mümkün konuşacaktı kendi içinden yürümeyi anlamlı kılıyordu çünkü gülkurusu rengi parmaklarına baktı oje sürmemişti bugün gözlüğünü düzeltirken fark ettiği parmaklarını seviyordu düzenli kesilmiş tırnakları,eli ile son derece uyumluydu parmakları bomboştu herhangi bir takı takmayı bugüne kadar istemedi bu biraz hayretle karşılanabilir ama ben farklıyım dedi alışılmış yaygın sık görülür şeyler dışında kalmak kendisine ince bir mutluluk veriyordu,bazı arkadaşları gibi hayata asla küskün ve umutsuz değildi her şeye sahip olmasına rağmen işte hayat böyle bir şey dedi kimi az şeylerle kanaat ederken yol alır kimi de çok şeylere sahip olmasına rağmen bunalım ve buhranlarından kurtulamaz.Bu arada yolu adı kadar güzel ıhlamur kasrı’na düştü bu mekana bayılıyordu muhteşem bir tarih ve medeniyet inşa eden böyle bir kültürün evladı olduğu için gurur duyuyordu Çırağan sarayı önünden geçtiği zaman da benzeri duygularla dolu olsa da böyle mekanları muhteşem görüyor masalımsı buluyor ilgi ve merak içinde ruhunda heyecanlar yaşatıyordu...
...Şu modern,kent dayatmacı yaşam biçimi,taş binaları arasına sıkışmış hayatlara nasıl nefes aldırıyordu,ah giderek değişen ve yozlaşan değerlerimizle birlikte hayatları mutsuzlaştıran yaşam biçimleri insanı en kimsesiz en hırpalanmış durumlara düşürüyor diye iç geçirdi sesini yardıma çağıran birileri varmış gibi sürekli konuşuyordu tuğçe evet bu gezinti bu kendisiyle iç konuşma iyi geliyordu çerçevesi kırmızı gözlüklerine dokundu ondan güç alır gibi sık sık derin nefesler alıp veriyordu,dolma bahçe sarayının önünden geçiyordu ağaçlara tünemiş kuşları gördü ötüşerek kendi hal lisanları içinde coşkunluklarını insanlara duyurmaya çalışıyorlardı bir kuş ise kaldırımda geziniyor ileri geri tekrar baştan alıyor hareketlerini meğer minicik daha yeni tüylenmiş yavrusu yuvadan düşmüş onun üzüntüsü içinde bir müddet acı ile kaldı durgunlaştı dağılmış ve parçalanmış aile,insan ve toplum görüntülerini aklına getirdi böyle acılar içinde ve altında çoğu kez yorgun,hem müthiş yorgun olunduğu gerçeğini şehrin her köşesinde görüyordu,Dolmabahçe camisi önündeydi duygularını yokladı ilk kez bakıyor gibi adımlarını yavaşlattı taşın ve mermerin nasıl olur da bu kadar insana huzur verici oluşuna hayret ediyordu hangi mabedin önünden geçse ilginç olduğu kadar gizemli bir etkileşim yaşıyordu bunu sürekli hissetmese bile dikkatli ve isteyerek gözlemlediğinde ruhunun güzellikleri çiçekleniyordu bu çerden çöpten dünyaya rağmen,durduramadığı iç konuşma yine başlıyordu “..seni senli yerleri terkettikten hemen sonra affettim ben..aynı şehirde hissettiğim nefesini soluyamadığım anda..bazen hasretlik nelerin farkına vardırıyor biz insanlara...düşünüyorum düşünüyorum ne kadar özleyebilirim diye? sanırım ben kadar..” bunları düşünür olmasından utandı birden keşke yazabilseydi bir yerlere aklında nasıl tutacaktı şimdi eve döner dönmez hemen kağıda dökmeliydi nereden nasıl geliyordu bunca güzel hisli hoş güzel sözler bilmiyordu eli ile gözlüğünü düzelterek düşünen adam heykeli gibi bir an durdu, başını kaldırdı iki taraflı ağaçlı bir yoldan geçiyordu “..ve her renkte biraz ondan var.. işte, sevince olur böyle..gün batımının turuncusunda..gecenin siyahında..sabahın beyazında..semanın mavisinde ve aşkın kan kırmızısında ayrılığın zehir karalığında hep ondan vardır biraz.. “bu sözleri kesik kesik mırıldanırken bir taraftan düşünüyordu demek insanoğlunun hiç peşini bırakmayacak en etkili duygu sevgi kavramıydı,sahile gelmiş boğazın mavi tuzlu suyunun serinliğine heyecan ve duygularını seriyordu sabahtan beri kendini huzurlu yapan iyi doğru güzel işlerin üzerinde olduğunu hissettiren gerçeğin belki de bu şehrin manevi ve tarihsel dokusuydu Beşiktaş iskelesine gelmişti iskeleye önce eyüp vapuru yaklaştı daha sonra Üsküdar vapuru geldi.Martılar havalanıp konuyorlar balıkları yukardan bu şeffaf suda çok daha iyi gördükleri ortadaydı kendini onların yerine koydu bu karmaşık kaos dünyasında balıklardan biri gibi hissetti kendini şu şehirde bunca iyilerin yanında çokca kötülerin olduğunu her an herhangi bir bilinmez sıkıntının içinde kalabilirdi felaketlerin nerede nasıl beklediğini bilemezdi bir çok değerlerin eskisi gibi günümüzde devam etmediğine üzüldü “..değişen biz değiliz diğer şeyler..anlamını o gittikten sonra yitiren değerler..onsuz anlam buldurmaya çalıştığımız hayatımızdır değişen.. ancak onun yokluğundaki yaşadığım değişime göz yumdum ben..kayıplarım çok elbette şimdi bakıyorum da.. işte zamanın getirileri..pardon götürüleri demek daha doğru..ah nerede şimdi o güzellikler..“diye düşündü jetonu atıp vapura binmek için hızlandığında aklında tek duygu düşünce vardı okumak ve yazmak düşünmek ve başarmaktı.Martılar bu şehirde insana ne kadar cana yakınlar güvercinler kadar insana yakınlar vapur hareket ettiğinde gözlerini kapadı istanbul’u dinlemeye koyuldu doğanın yakından ve uzaktan gelen sesleri en güzel melodiler gibiydi kah açıyordu gözlerini kah kapatıyordu ve İstanbul her hali ile ruhunu kuşatıyordu aklına müzik dinlemek geldi kulaklarına gelen ilk şarkı göksel söylüyor “.. sevmesini bilmiyorsan bakma sakın gözlerime/ mutlu olmak istiyorsan inan inan sözlerime /yok yok yalan deme sevgi denen o gerçeğe/ sevmek acı gerçek acı benzer birbirineee…/ ah tekrar dinledi aynı şarkıyı daha önce hiç bu kadar güzel olduğunu fark etmemişti güneş bütün parlaklığı ile boğazın mavisi üzerinde dansını yapıyordu..


03.12.2012/Beylerbeyi
..

Devamını Oku
Tamay Önal Polat

hoş geldin bebek
sana ışıklı bir dünyayı hazır sunmak ve gel bu güzel dünyada doya doya yaşa demek isterdim.
Bin güzel dilekten daha güzel onbinlerce dilekten konfetiler yapıp barışçıl bir dünyanın ufkundan beşiğine yıldız yıldız akıtabilmek isterdim..
Karınları tok, sırtları pek bebelerden arkadaşlar işsizlikle tanışmamış analar babalar arasında güvenle koşturacağın bahçeler, doğruyu ve güzeli öğreten bilgiler,
Safsatalardan arınmış beyinlerin uçsuz bucaksız bilgeliği ile donatabileceğim özgür ülkeler, içinde savaş sözcüğü olmayan sözlükler…

Bunların birçoğu olmayacak bebek ama sana söz veriyorum
..

Devamını Oku
Serdal Göçmen

Bulutların arasından yıldız göründü ya;
Aya bak aydınlan koşmak anlamsız.

..

Devamını Oku
Saim Güngör

Ayışığı gözlerindi beni büyüleyen
Yıldız yıldız bakışlarındı
Güneş gibi tebessümündü bulut arası
Ve yaprak hışırtısı sesin
Ah sevgilim şimdi nerdesin

Ayışığı gözlerindi beni büyüleyen
..

Devamını Oku
Mehmet Akif Tiryaki

Kayan bir yıldız görürsen
gözlerini kapat,
bir dilek tut.

Dileğini istediğin renge boya,
bir zarfa koy,
o yıldıza gönder.
..

Devamını Oku
Seyfullah Öztürk

İç geçirince, gecenin içinden tekrar geçince ters yüz oluyor bildiğim herşey.
Misâlen, en uzaktaki gözle görülen yıldız, bana daha yakın değil mi senden...
..

Devamını Oku
Sadun Aksüt

Her akşam yüreğime çöküyor bir gariplik
Eriyor kadehlerde düşlerim ve sensizlik
Sararken benliğimi nice fikir çilesi
Örmekte kaderimi simsiyah iplik iplik.


Son çilesi ömrümün seninle çözülecek
..

Devamını Oku
Sadetdin Yüksel

Gökyüzünde bir yıldız kaydı aniden
Gördüm ben yoksa görmedin mi sen?
Hadi sevgilim sen ol ilk dilek dileyen
Ölesiye sevdiğini çekinmeden söyleyen

Sohbet ederek dolaşırlar Semada
Kimi yan yanadır kimisi de uzaklarda
..

Devamını Oku
Erdoğan Çokduru

Oldum-olası aynı yıldız aynı yerde
Gene de bakmaya yetmiyorum...
..

Devamını Oku
Melek Ayaz

Gün olmuş, açmışım yanlızlığımı yangınlar ülkesi gözlerinde. Seni almışım yüreğime dünyanın en kuytu köşesinde, en mahşeri yerinde, canıma can katmışım, en amansız anımda, seni koynumda saklamışım, yıldız uçmuş dallarımdan, gülü mızrap yapmışım, umudu kalkan...Darmadağan olmuş hayatım, ben sana koşmuşum ölümler ortasında, özlemişim ölümüne, medet bekler olmuşum durgun sulardan, yüreğimin duldasına gizlemişim firar ettiğin sevdanı, titremişim üstüne kapamışım gözlerimi, düşüm olmuşsun, açmışım gözlerimi, kavgam olmuşsun ve doruklardayken yanlızlığım, elimi uzattığımda tutunacak dalım olmuştun...ooofff sonra koptu fırtınaların en amansızı, en amansız yerinde açmışsın en onmaz yaraları...yetmemiş nefesin dorukların havasına, sönmüş gözlerindeki ışık, kaybolmuş hançer yalımı bakışın,,,mümkün olsaydı eğer anlatabilseydim kendime sensizliği, yokluğun kanamazdı...gökyüzü maviliğinde gelinciklerin üstüne, sökerdim seni yüreğimden, ne çareki yer yerinden oynasa ne mümkün seni söküp atmak yüreğimden...ne mümkün seni unutmak...aynı kan, aynı gen ne mümkün unutmak seni Hasan Ayaz ne mümkün...
..

Devamını Oku
Selçuk Eskiçubuk

Sönüp giden mum alevi misin sen
yoksa yanıp duran kandil misin
hayatımda?
Geceleri kıpır kıpır, yanıp sönen bir yıldız mısın
yoksa kayıp giden kuyruklu yıldız mısın
hayatımdan?
Gözüme giren, hiç eli elime değmeyen
..

Devamını Oku
Niyazi Sakar

Geldin dedik yirmi yaşta hayatın en güzel çağı baharına
Gittin askere arkadaşlarınla Aksipi karakolu Van Özalp dağına
Ne ümitle göndermiştik oysa seni vatan toprağını korumaya
Onyedi aylık askere teskere hediyesimi olacaktı toprağa konmaya...


Şen olsun Türkiye Şen olsun Aksipi karakollu Van Özalp
..

Devamını Oku
Cem Büyükkaya

Sen uzak şehirler de,bensiz sevdalara yürürken...Ben burada sensiz akşamları sineye çekerdim...Ne zaman anacak olsam adını...Bir yıldız kayardı aniden,bir dilek tutardım çocukluÄŸumda ki gibi,hep seni dilerdim...Oysa sen hiç olmazdın...Ve hiç bir şey çocukluÄŸumda ki gibi de olmazdı yalansız...Arsız,karanlıklar büyürdü gönlümde bütün bütün,kan çiçekleri açardı gözlerimde,aÄŸlardım...Ä°yiden iyiye sarardı yalnızlıÄŸım her yanımı,hüznüm bulaşırdı geceye büsbütün...
..

Devamını Oku
Kalender Sever

Eskiden yıldız yapardık
Kırpıp kırpıp ay dededen
Çocuklar yıldız yapmıyor artık
Neden?

Çocuklarımız çocuk yapıyor
Anladık
..

Devamını Oku
Ümit Bakırcı

Bir sen olmalısın aslında,yanı başımda ve biraz uzağımda.Sabahları güneş gibi doğmalısın mesela.Belki de bir yıldız olmalısın, bir dilek tuttuğumda.Bazen bir şarkı olmalısın, seni her hatırladığımda.
Ya da bir şiir olmalısın aslında bir kalp uzağımda
..

Devamını Oku
Ben Hüzün

Aşk şiirleri yazmak gelir bazen,yürek dolar,coşar ya.Kuşlar en güzel şarkılarını söyler.Günes daha bir güzel dogar.İstanbul daha bir güzelleşir ya gözlerinde,sende coşarsın.Güneş olur parlar,şarkı olursun,sevda olursun,aşk olur,aşık olursun..Acıdır bilemezsin,seversin..Sevgimidir acı olan,soramazsın..Hayır,sevgi degildir,cevaplayamazsın..Çiçek açar yüreyin,beklersin..Özler aglar,özler gülersin..Aşk olursun,yıldız olursun,umut,sevda olursun,,hayatı unutur,Asık olursun..
..

Devamını Oku
Hamdi Oruç

Gönlüm Ateşte

Zaman ahir zaman
Gönlüm ateşte

Ateşle sınandı
İbrahim gönlüm
..

Devamını Oku
Ozan Efe

gözyaşlarım
yıldızların söndüğü odalarda
damla damla
damladılar dünyaya

gözyaşlarım
ışıltısı yıldız yıldız
..

Devamını Oku