kavuşmak hüznün başlangıcıdır
ki aslında;
her kavuşmak bir ayrılığı çağırır
özlemse her ikisini bağrında taşır
özlem ki, ne güldürür, ne ağlatır
özlemde kalmaya çağırıyorum seni..
çırpınıp duruyorum,
oltanın ucundaki balık misali.
sen çekip duryorsun tüm gücünle,
ben tutunmaya çalışıyorum
yosun,taş,kaya
gözümün gördüğü ne varsa.
yok pahasına satacağım bu sevdayı
var mı alan, alan var mı?
kurtulacağım ağırlığından
bunca ağırlığı taşıyabilecek
var mı olan, olan var mı?
bir bir ayıkladım princin taşlarını
tüm düğümleri bir bir çözdüm
iğneyle kuyu kazdım metrelerce
oturup yıldızları saydım bir bir
topladım çarptım böldüm
böyle değildi çocuklar
bu kül ateşti bir zamanlar
şu yaşama küskün duran ihtiyar
kabına sığmayan bir deli fişek
biz böyle sessiz değildik
umudum çarmıha gerildi inatçı ellerinde
yüreğimde çığlıklar atmakta
acı,hüzün ve öfke
başımdan aşağı sımsıkı müebbeti giydirip
buz gibi bir zindana kilitledin beni.
Gidiyorsun
Nedensiz gitmelerden de beter
Ağulu bir son bırakıp gerilerine
Payına düşen acıları bile almadan yanına
Gidiyorsun
Kal demek tümden döker yapraklarımı
çıksam sokaklar kilometrelerce hüzün, çıkmamalıyım
ama,
oturup cenazeme ağıtlar yakmaktansa,
sağlığıma duacı olup,
kadehime biraz daha şarap katmalıyım.
dağlarımızda kan,
dağlarımızda ölümün sessiz çığlıkları.
dağlarımızın ardında yürekler yangın yeri.
ey umut,
terk etme mevziyi.
ayakların günlük heveslerini kuşanmış
dilinse beyninden -sus- komutu almıştı
gözlerin kirli beyazdı, pusluydu
yağmura ve ayaza karışmış giderken ben
belki bu yüzden benden sana
aynı avluda aynı notayla seslendirilmiş
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!