Can pazarında düşüm
Akıl almaz belki ama hiç görmesem de
Hep senin hayallerine ısınıp, üşümüşüm
Bu tren, bu istasyondan elbette ki gidecek
Her nereye giderse gitsin, giderken de
Ömrümün sağ kalan tarafı
Yüreğimi yükleyip gideni
Peşinden takip edecek
Müslüman’ın uyanmışlığına benzer, çanla
İki nefes arası bir yolculuğa, hazırlığım vardı
Nefesini nefesime katacak, mazbut bir imanla
Ve ümitsizlik, vazgeçmişlik, çaresizlik intihardı
Ezcümle; yıldırımlar silkeledi bizi, velev ki uyandık(mı?) !
Duası kabul olanların, avuçlarında piştik, yandık
Karamsarlıkların her iki ucundaki hizanın
Yılları karanlık geçti, gözlerdeki mîzanın
Seni gördüm, ilkin ilkinde ışığın
Arşa uzanmıştı başı Îzanın
Bir âli cennet haberidir, ihlas la yaşamak
İbrahim’i taklit etmek, Mina da şeytan taşlamak
Oturup yer sofrasına da, euzu besmeleyle başlamak
Okuyup Kur’an dan Maide’yi, lüzumuna şaşmamak
Şart olmalı; Hızır’ın Musa ya koştuğu nev’i inden
Sabah ezanına uyanır gibi uyanıp, çıkmalı herkes evinden
Bayram namazına koşarcasına, cümbür cemaat sevinen
Yedi cüceler saf tuttuğunda, masallardaki devinen
Gün o gündür, hafızada asrı saadete çığır açtığın
Sevincine döndüğü gün, bir hak aşığının
Can pazarına düştüğüm gün
Her fert bir başkasının derdine, çare olmaya koştuğunda
Vallahi cennet olmuştur, o gün bayram, o gün düğün
Âmâlar görüp, dilsizler konuşup sevinçten coştuğunda
Başları öne eğilmiş, azınlığa mağlup olan çoğun
Esrarı aşikar edildiğinde, mahsus alı varın yoğun
Ve Hakkın inayetiyle bozulduğunda desise, oyun
Geç kalmış olmazsınız, elinizi taşın altına koyun!
Sizden helallik isteyerek önünüze eğildiğinde boyun
Bir ömür bir güne sığar. Yaşayın, hayata doyun
Bakalım hep birlikte, semadan yere uzanan iplere
Bir âhın tutunduğu dalı görmek için, yedi kat yerin altına
İnelim akılla bilimle, varabileceğimiz derin diplere
Görelim, gasp edilen hak hangi saltanatın tahtında
Soralım, ayaklarına pranga vurulmuş kölelere, söylesin
Başı bozuk belaları, musibeti hangi fena tetikler
Resul derki; sövmeyin ki, kimse size sövmesin!
Bizim başımızı yarar, bizim bilediğimiz sertlikler
Olamaz mı? Ya Rab, güçlü zayıfı dövmesin..,
Uyansın, tarihin kahramanları, mertlikler
Selam sana ey şanlı Nebi
Selam sana, gönderilenlerin efendisi
Sen alemlere rahmet, ümmete muallim ve mürebbi
Selat ve selam sana, Habibi Huda, sevgililer sevgilisi
Ceza gününün şefaatçisi, Muhammet Mustafa (s.a.v.)
İzinden gider, mukarrebin sınıfından takiler
Cefaya göğüs gerip, Allah (c.c.) diyen mülakiler
Ve iki ateş arasında, benim gibi sakiler
Miracın eşiğinde, nasuh eder kıyamda
Fitneden azat olmuş bir felah diler
16.07.2009
Mehmet Sani ÖzelKayıt Tarihi : 16.7.2009 21:38:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Selam sana ey şanlı Nebi Selam sana, gönderilenlerin efendisi Sen alemlere rahmet, ümmete muallim ve mürebbi Selat ve selam sana, Habibi Huda, sevgililer sevgilisi Ceza gününün şefaatçisi, Muhammet Mustafa (s.a.v.) İzinden gider, mukarrebin sınıfından takiler Cefaya göğüs gerip, Allah (c.c.) diyen mülakiler Ve iki ateş arasında, benim gibi sakiler Miracın eşiğinde, nasuh eder kıyamda Fitneden azat olmuş bir felah diler
![Mehmet Sani Özel](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/07/16/yildirimlar-silkeledi-bizi.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!