/ Her s/ezgi içinde patlıyor insanın bazen
Tahrip gücü yüksek dinamit gibi /
Sonra
Kan taşıyor gözlerinden, Suriye’ li bir çocuğun alnına
Ansızın yakalanıyorsun
Giyotin bir akşamın pençesindeyim
Son saniye gibi zulmet
Ağır aksak bir melodi sesi geliyor uzaktan
Yıldızlar yas değil
Yıldızlar pas tutuyor
Denizin üstünden, sana yürüyorum
Ufukta duruyorsun
Yağmur
Boran
Fırtına
Yıkmıyor da beni
Önceden
Aydınlandığım karanlık sokaklar vardı
Bütün eller kirliydi suya değmeden evvel
Sofralar eskiydi belki
Ama mis gibi dereotu kokardı
Şimdiki eller su ile temizlenmez ki
Evvel ömrümden ahir zamana
İlahî bir ahenktir düş /ün Tuana
Saat yirmi beş
Yine iskelede oturuyorum
Lacivert bir gecenin koynunda
/ Bana '' Git de, gideyim '' derdin
Sana '' Kal '' deseydim de, gitmekti derdin /
Saat kadranında yelkovana takılıyken ömrüm
Sonsuz bir döngünün eşbahıydım
Yine de beklemedim seni şizofrenik ahvâlim içinde
Firari bir zanlı olsam, kırmızı bültenle aranan
Ne bodrum katı saklar beni, ne vazgeçerim yardan
Hani testi olsam su yolunda kırılan
Kalleş bir hançer yesem bağrımdan
Ne bu kavga koyar bana, ne direndiğim sevdam
Savaşmadıklarım öyle çok ki savaştıklarımdan
Aynı saatlerde uyandım
Kör vakitlerde düştüm aynaya
Yedi kırk beşte servis bekledim kaldırımlarda
Günlerin karanlığı buz gibi aşikardı
Günaydın demeden evvel gözlemeci teyzeye
Oy benim eflatun gecem
Vefakâr yârim
Yine hüzzamın arka bahçelerinde
Çoğalıyorum körpe düşler içinde
Başım dumanlı
Dünyam dar
Bakkal amca, sütçü teyze
Başkan, milletvekili
Dost, arkadaş, sevgili
Kaynana, damat, gelin
Bir balo hazırladım
Lütfen
/ Bana '' Gel de, geleyim '' derdin
Sana '' Git '' deseydim de, gelmekti derdin /
:)))))