sarı röfle siyah saçında
yara izi var sol kaşında
tahminen otuz beş kırk yaşında
içim oldu kıpır kıpır
acep bahardan mıdır
yüzünde hafiften ayva çilleri
Saçların deli poyraz
isyankarca esiyor
gözlerin şahikaya
doruklara bakıyor
ellerin gece firari
ellerimden kaçıyor
pencereni kapatmayı unutmuşsun yine
üzerini bile bile örtmedin değilmi
ne çok seviyorsun üşütmeyi
sigarayı üç pakete çıkarmışsın
yüzün kül rengi
boşuna uğraşıyorsun
Ben her altı mayısta
yirmi dört yaşındayım
boyum bir doksan iki olur
boynumda çift ilmikli urgan taşırım
rodrigonun gitar konçertosunu dinlerken
masanın üzerine çıkar
Gözünden dökülen her damla
dönüşürdü inci tanesine
fısıldardı adını rüzgar
şehrin tüm caddelerine
ateş böceğiydin
uçurum diplerinde
Diyordu ki yavuz sultan
şir'ler pençe-i kahrımdan olurken lerzan
bir gözleri ahuya zebun etti beni felek
diyorum ki bende sana
ben bir padişah olsaydım eğer
senin için tahtımı
Gün doğar dağlara sen ölürsün içimde
bir çıbandır ihanet sıçramasın yüreğe
vururum ardından nedamet duymam
ben seni çok sevdim yar
kimseyle paylaşamam
dağlar alır gizler beni
bak hava açıldı
hadi dışarı çık oynayalım
bak elise abla yine sütyen takmamış
nasılda kıvırıyor değilmi kadırga yosmaları gibi
AH AGHAVNİ AGHAVNİ
evermezler bizi
Bir kıza aşıktım yirmi bir yaşında
okula giderdi her sabah telaşla
kitaplar elinde saçları belinde
belliki uykusuz gözleri derinde
okulun önünde
Oğluma
Gecikiyor sabahın ışıması
çekiliyor sular
çekiliyor gözlerimdeki fer
bir tutam güneş kalmış avuçlarımda
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!