Kutlamayacağım yeni bir yılı, bana eskisini verin
geri kafalı, üstü kapalı aşkları getirin
kapanırken kapakları gözümün sevda tüttüğü
büyüttüğü yangınları geceden
pencereden feyz alın
doğsun hilalım
gün yarım
..
Yılbaşı geldi yine
Her yıl olduğu gibi olmasın
Kapanmayalım dedik eve
Mütavazı bir yere gidelim de
Hep biz feleğe değil
Bir de felek şaşırsın bize!
..
Yıllar geçti aradan. Bu gün bir elektronik mühendisiyim. İş yaşamında emekliliğim yaklaştı. İnternette Türk Telekom’un rehber sayfasına girmiş bakınıp dururken çocukluk arkadaşlarım geldi aklıma. O değerli arkadaşıma yıllardan sonra bir tatlı sürpriz yapmayı düşünerek ismini tüm Türkiye’de aradım, yok. Muhtemelen numarasını gizlemiş olabilir veya telefonu eşinin üzerine almış olabilir diye düşündüm. Pek de ümitli değildim ama orta okulun veda gecesindeki piyango çekilişinde kendisine balon çıktığı için sevinçle balonunu almaya koşan müdürümüzün kızı, tabi ki o değerli sıra arkadaşımın da kız kardeşi, o zamanlar 8-9 yaşlarında olduğunu sandığım o sempatik hanım kızın ismi aklımdaydı. Rehberden ismini buldum. Telefon etmekte bir süre tereddüt ettim. Hanımlar evlenince soyadı değişeceği için bir isim benzerliği olması kuvvetle muhtemeldi. Buna rağmen telefon ettim. Oydu! .. O değerli sıra arkadaşımın kız kardeşi. Hemen kendimi tanıttım ve tabi ki öncelikle arkadaşımı sordum. Çok üzücü bir haber aldım. Arkadaşım, yaklaşık 6 yıl önce Giresun’da bir trafik kazasında yaşamını yitirmişti.
Çok üzüldüm. Bir an ne söyleyeceğimi bilemedim. Sonra arkadaşımın ağabeyi –ki bizden bir sınıf önde okurdu- oradaymış. Onunla görüştüm. Babaları, yani müdürümüz de yaşamını yitirmiş. Anneleri olan Türkçe öğretmenimiz de evdeymiş. 9 yıl önce ayağı kırıldığı için koltuk değnekleri yardımıyla yürüyen öğretmenimle de görüştüm. Çok duygulandı, tabi ben de.
- Sizlerin sadakatiniz beni yaşatıyor oğlum dedi.
Zaman zaman düşünürüm o iki farklı kişi ve karakteri. Biri kendisini ele vermemek için suçunu kendim üstlendiğim halde olaya umursamaz bir tavırla yaklaşan bir arkadaşım, diğeri belki de hiç suçu yokken öğretmen karşısında zor durumdan kurtulmak için kendisini ele verdiğim, öğretmen ve sınıf karşısında mahcup duruma düşen, çok ama çok değerli arkadaşım. Öyle ki bunu hangi koşullarda yaptığımı çok iyi kavramış ve olayı hiç sorun yapmamıştı orta okul yaşının henüz olgunlaştırmadığı bir yaştaki o arkadaşım. Ve şimdi bu çok ama çok değerli arkadaşım hakkın rahmetine kavuşmuş... Nur içinde yatsın. Mekanı Cennet olsun.
..
Ölüm vardır cihan içre,
Neden isyan edersin sen,
Sual, hesap cemisi hak,
Neden yanlış gidersin sen.
Sana müjde haber mi var,
Gabir ıssız değil mi dar,
..
Ne oldu sana böyle
Bir frizbi peşinde koşan
İtlere yoldaşmı oldun
Ayları avutup nennilerle
Gizemli sırlaramı anlattın beni
..
HASAN ÖZTÜRK
1956 yılbaşı gecesi doğumluyum. İlkokul döneminde yüzlerce türküyü kusursuz söylerken bağlama çalmaya da başladım. O gün bugün bağlamam ve sesimle, halk müziği emekçiliğim sürmektedir.
1968’de Kepirtepe İlköğretmen Okuluna girdim. O yıllarda şiir yazmaya başladım. Akla gelebilecek ve şiire yatkın her konuda denemelerim var.
Beste çalışmalarım öğretmen okulu orta kısım yıllarında başladı. Bestelerin sayısı 500’ü aşmış olup müzik piyasasında kullanılan ilk eserim söz ve müziğiyle “Manolya”dır.
1972’de İstanbul-Çapa İlköğretmen Okulu “Müzik Semineri” bölümüne geçtim. Burada dört yıl boyunca müzik ağırlıklı vardı.
Çapa yılları boyunca yaşanan pek çok önemli olayı günü gününe kaleme aldım. Bu notlardan yola çıkarak, 1997 kasımında yayınlanan “Umut Boyu” isimli romanımda “80 Öncesi”nin mini bir maketini sergiledim. 1976’da okulumu bitirip, yurdun çeşitli yerlerinde sekiz yıl öğretmenlik yaptıktan sonra, 1984’te İstanbul’a atandım.
1980 yılından itibaren, öncelikli yöre Trakya ve Balkanlar olmak üzere, Halk Müziği ve Alevi-Bektaşi Semahları derlemeleri yapmaktayım. Derlediğim türkülerin sayısı yüz küsur.
..
Seni tanıdıktan sonra
Şans oyunu oynamıyorum artık
Hayatta senden fazlasını verecek,
Bir kumar yok
Sen benim için tarihi bir şans
Hayalinle her gece,
..
Bütün güzellikleriyle, kederleriyle koca bir yıl geçti gitti; büyük ümitlerimizle, tecellisine dua ve dileklerimizle gelen yeni yıl yeni güzelliklere ve gönüllerinize göre sevgiyle saadetlerle dolu yeni tecellilere vesile olsun. Aziz Gönül Dostlarım yeni yılınız hayırlı olsun...
Bunu vesile edip, bendeki, sizinle olan gönül dostluklarımla ön plana çıkan duygularımı paylaşmak üzere aşağıya aldığım manzum ifadeleri, okuyan siz Gönül Dostlarıma ithaf ediyorum. Her şey Gönlünüzce ola...
Bugün yeni YILBAŞI cümleye kutlu ola...
Ortak gönül birliği; ne mutluluk değil mi?
..
Hafifçe dokundum kapıya aralandı
binlerce ışık yayıldı içeri,
gözümü kıstım karanlığım arkada kaldı...
Eski bir sandalyeye oturmuş bekliyordu,
yanına sokuldum soluksuz, o an yoktu.
Az önce pencereden uçup gitti, engellemedim bırak gitsin.
..
İslam’ı kendine uyduran gafil
Kur-an’ın yolundan sapmaz Müslüman.
Ahiret gününde olursun sefil
Gaflete kapılıp yatmaz Müslüman.
Allah’ın emrini, tanımaz beşi
Ne aldı, ne verdi? Bize yılbaşı
..
İçmeden sarhoş olduğum günler
sadece yılbaşı geceleri değildir.
yaş yolun yarısına vurdu
bir yarısı hayallerle geçti.
bir pencerem olsa
önünde
bir denizim olsa,
..
Bizler başımızı sokacak, bir yer isteriz
Onlar içine döşenecek, klasik mi modern mi?
Bizler olabilecek hayallerin ardından koşar
Onlar olmayacak rüyaları, gerçek olur coşar
Bizler sevdamızla dağları deleriz
Onlar kaçıncı sevdacıkların gündeliğinde
Bizler onur ve şerefin, son buzul dağlarında
..
Düşünenler mi doğru insan
Doğruyu düşünenler mi
İnsan cıklar mı
Cukkalayanlar mı insan
Sen gibi
Ve de ben gibiler
..
Kadifeden, eskiden beyazmış.
Üstünde çıkmamış iki leke
Bir yılbaşında içilen ucuz bir şaraptan hatıra kalmış.
Sene kaçtı, kaç kişiydi bilmeden,
Ve pilli bir fotoğraf makinesinin pilinin bittiği bir geceden
lekeli çıkmış.
..
Ben sana hiç, SENİ SEVİYORUM diyemedim baba.
İlkokula bırakmıştın bir gün beni,
Bu hafta İzmir de toplandığımızda geçmişti konusu
Ben o günü hiç unutmuyorum bana.
Hafif kirli sakalın, siyah deri çeketin ve o güven veren bakışların,
Ve o, küçücük elimden tutan şefkatli ellerin beni okulun kapısında bıraktı.
Seni ilk olarak kaybettiğim gündü
..
Pırasadan ağaç yapma isteğindeydi
Sırası gelince aranacağı düşüncesinde
Pineklediğini sanırken gün batımı köşesinde
İnekliyor denilenler yılbaşı tatilinde
Kimisi meyhanede kimisi teranede
Emekliyenler emeklendirilenler
Mazıları çamla çam hayalini ormanla ikamede
..
Yankı, söz
Anti-kor ve yeşil renkli gözlerin
Hazreti tecrit ve korumaların
Yani hazreti lacivert
Buhar kazanları ve hazreti mor ipek
Fırın gövdeleri ile mor şebnem
Isı yalıtımdan koruganların
..
Kanım kaynadı daha görür görmez seni
İnceydin, ne kadar zarifti güzelliğin
'İnsanları sevmek gerek, sevmeli' derdin
Hüzün saçardı gizli gizli gözlerin...
Konuşurdun, şiir gibi düşerdi kelimeler
Kimseyi kıramazdın, kendineydi küsmeler
..
Kokunu yüklemiş dal uçlarına
İğde ağaçları
Lale bahçeleri rengini çalmış
Sermiş kanatlarını duada kuşlar
Bir Kabe’de bir ayak uçlarında
Secdedeyim
Boşa değil yakarışlar
..
Eski bir kış gecesinde seni aradım sanırım.
Kilim motifli, konyak kokulu kahvede yoktun.
Halbuki biz oradaydık, şarkı söylüyorduk.
Kapı camı buğuluydu, pencere buğuluydu.
Dışarıda kar yağıyordu;
yeni yıl geliyordu, yılbaşı şarkıları söylüyorduk.
Deli gibi konyak içiyor, büyümeye çalışıyorduk.
..