Bu şiir rüzgâra yazılmıştır:
Kimseye, bir hiçe...
Akşam sefalarında bekleyen yıldızlara,
Seherlerde gül besleyen her şıvana..
Yıldızlar arasında çıldırıyor gökyüzü,
Selamı kesilir sonra akan pınarın...
Aslında sen bütün şehri yaktın, talan ettin.
Mecalsiz kalan mecal,
Kıpkızıl bir yangının küllerinden,
Usanmadan kelama koşuyor,
Yine koşuyordu!
Sen baktığım yerde dur,
Geldiğim olmasan da, gittiğim gönlüm yine…
Dokunma sesime ve ses olma satırlarıma,
Elbet kalkar gider bir gün, ay ışığında bekleyen yarım!
Sessizce süzülüp gidişin, vuslata erdiremedi sözleri…
Önce kalem ağladı,
Satırlarımın örselenmiş ve tarumar olmuş kimliğinden yazıyorum.
Yaşamanın sonsuzluk gibi satırlara sızışından,
Gözlerinin gölgesinden sıçrayan ışık,
Gecenin kahreden bir inleyişinden,
Bu karanlık odanın içine bıraktığın hüzün ile yazıyorum.
Selamsız gidişin ile mi başlayacaktı sonsuzluğu özleyen yarım?
Geceler uzun ve yalnız,
Yoksun sabaha kadar!
Her yanım hasretin,
Uykum vuslatın!
Bir sevinin sıcağında,
Bir bebeğin kalbinde sevdim;
tövbe edesi var kalemin
Aczin gözyaşında sel oluşu,
Paslı bir baharın kırılganlığı var avuçlarımda..
Bezgin renginin son halsizliği, mecalsizliği var gözümde..
Büyümüşlüğü var, küheylan oluşu karıncanın!
Sen, yitirilmiş yaşanılası ömür,
Selamsız geldiğin gibi,
Selama muhtaç gidişin!
Ey sen!
Bu dar vakitlerin tek kelâmı.
O devrilip gittiğin akşamların hatrına,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!