YEŞİL ŞİİRLERİ

YEŞİL ŞİİRLERİ

Yusuf Özer 2

bugün pencereden dışarıya baktım agaçlar yeşil yapraklar açmış kuşlar ötüşerek daldandala konuyor insanlar evlerine işlerine yetişmeye çalişiyor sokakta bir çocuk ağlıyor sıkıldım bir cigara yaptım ve sen geldin aklıma gözlerin saçların ellerin biliyormusun hiç birşeye sana baktığım kadar bakmadım sana bakmak sağına soluna bakmadan yürümekmiş sana bakmak ormanda kaybolup yolunu aramakmış suda boğulmakmış
..

Devamını Oku
Mehmet Sever

Geceleri kapatıyorum, ilkbaharda çimenler nasıl kapatıyorsa toprağı...Kapattığım an gözlerimi karanlığında yeşilliğini görüyorum...Biliyor musun ilk defa yeşili bu kadar çok seviyorum..Sadece yeşil mi evrendeki bütün renkleri ilk defa bu kadar canlı görüyorum.Aşkın sembolü olan gülün asilliğini göğün sonsuz maviliğini bulut beyazını güneş sarısını ilk defa bu kadar çok seviyorum...Sabah kalktığımda sabahın serin nefesini günün tazeliğini yeni yeni farkediyorum...Ve ilk defa yaşıyorum böyle dolu dolu...Hayatı seninle seviyorum...Seni sevdiğim için katlanıp hayatın zorluklarına yaşamı sevmeyi öğreniyorum...Seni sevdiğim için gülebiliyorum, böyle içten güne mutlu başlamaya karar verişim hep seni sevişimdendir...Seni düşündüğüm an yüreğimdeki mutluluğu tebessümlere döküyorum...Güzelliklerde hep seni görüyorum.Seni düşünmekten bitkin düşüyorum bazı geceler...Bu tatlı yorgunlukla yarı kapanan gözlerimde gülen halin beliriyor...Hayalini karşıma alarak uyuyorum aynı hayalle uyandığım uykulara...Güneş doğar doğmaz geçip göz kamaştıran sıcaklığın karşısında sana seni nekadar çok sevdiğimi anlatıyorum...seni sevdiğimi söyleyerek başlıyorum güne ve yine mutlu olmaya karar veriyorum...Ve biliyorum bana Ömrüm deyişi kadar sevdiğim gülümseyişini bir sabah dudaklarına takıp beni mutlu edeceğini..
..

Devamını Oku
Canan Üçer

Sonra sen geldin, acıkmış bir kedi yavrusuydu yüreğim, doymak bilmeyen. Sonra, sonra çok geldin. Bir zaman sonra uykumuz geldi, uyuduk. Sere serpe, karnı tok, sarhoş bir aldırmazlık çökmüştü yüzümüze. Sonra yine geldin, Kızılırmak tersine tersine aktı, kirlendik, tükettik, bitirdik,kan revan içinde. Ölü baykuşlar avladı avuçlarımız. Tutmak istedik, sıkı sıkı, leşlerin boynundan, kıyamadık parçalamaya, saygılı olmak zorundaydık, altı üstü bir leş olsada. Sonra, hani ya sonra, saygıya kıydık, tokluğumuza ve birbirimize kıydık, birbirimizi vurduk.. Sonra gittin, gözlerinde mayhoş bakışlar ve umarsızlığınla gittin.....Sonra kimseyi istemedi evimin duvarları, kirecine tuz kattım, sürdüm sürdüm bütün uzuvlarıma, çıkama ki içimden ettiğimi bulayım.

Sarhoştun bakışlarıma, yürüyüşüme kurban, gözlerime her dem vurgundun. Bitişim istikrarsız, iktidarsız. Senfoniler çalıyor yüreğimde, beşinci mevsimde buluyorum gülüşünü, uzandıkça yüzüne, uzaklaşıyor sesin. Akbaba olup saldırıyorsun sonra, hadi diyorum ye, parçala, lime lime et beni.Seninle olmadı, sensiz beterim, beterden de beter. Sonra kendime bakıyor gözlerim, iğrenç bir tokat çarpıyor yüzümün ortasına, vuruyor vuruyor, vurrrrr....Misketlerimi ver diyorsun, vur...Rengarenk dağılıveriyor gözlerinin önünde, kırmızı yeşil sarı...sarı lacvert...en büyük fener diyorum cıvıtıp, bakmıyorsun suratıma, bozuyorsun oyunumu........Hadi gül, gül be bir tanem...Trenler Sincan’ a kalktı bu gece, vapurlar İstanbul’u parçalıyor bas sesiyle. Nato zirvesi hiç bu kadar memnun etmemişti beni, diyorum. Yollar kapanmış, geçit yoktu,.kaçamamıştın. Yarın kaçabileceksin, yarın gitme demiyeceğim. Misketlerimi alıp sokaklara fırlatıcaksın, çocuklara bayram olucak, bense yenilmiş olacağım..........

Bir tokat daha patladı kapı aralığından, gittin. Ağlıyamadım, gitme diyemedim, mutlu olacak mıydın yüreğinde tokatlar birikmişken, için boşalamamışken........Şimdi, kumrularda ayak seslerin, parkın ortasında bir yerlerdesin, ihtimal ki, gözlerin morarmış ağlıyamamışsın, ihtimal ki, herkesi sıraya dizmiş, slogan atıyorsun çocuklar için, analar için, mahkumlar için, bir provakötör giriyor aramıza, seviş benimle, diyor, susuyorsun........Kendin için susuyorsun.

Saçlarımı ör polis amca sallıyorum balkondan, uzan tut beni, avuçla beni yut beni, soluğum uzasın pencereden, çek aşağıya. Analar için, çocuklar için, mahkumlar için...Sonra kendim için, ne olur kendim için tutma penceremden.....Teoman çalıyor uzaklardan, açın sesini........ölmek için güzel bir gün değil.........ölemem, o yokken ölemem..........
..

Devamını Oku
Nilgün Acar

Sen yüreklerdeki en büyük aşksın
sen ömür boyu unutulmayansın
sen dillerden hiç düşmeyen şarkısın
sen her mevsim yeşil yeşil baharsın
sen ılgıt ılgıt esen bir rüzgarsın
sen dal dal umut hayat ağacısın
sen gönülde arzu bedende cansın
..

Devamını Oku
Melike Göktaş

Saklı bir kentte geçti tüm anılarım,
Kimi zaman kanadı tüm yarâlarım,
Kimi zaman sızladı,
Ağlayamadım...
Keskîn bakışlar bıraktım ortalığa,
Anılar canlandı birden gözümde...
Yeşil yeşil baktım biraz da,
..

Devamını Oku
Ali Eryılmaz

Sen bir tutkusun
İçimden silip atamadığım
Sen bir engin denizsin
Derinlere dalamadığım
Sen güzel bir duygusun
Tadmaya doyamadığım
Sen gözlerimde yaşsın
..

Devamını Oku
Abdurrahman Yıldız

Yeşil örtü altında, ne kızıllar yatıyor
İslam Kuran deyince, sanki oklar batıyor
..

Devamını Oku
Hasan Yüksel

Yeşil gözlü bir yar sevdim
El ele verip kırlarda gezdim
Yüreğimi verdim, hep onu sevdim.
Umudum vardı aşktan yana
Deli divane olmuştum ona
Bırakıp gitti kaldım bir başıma
O günlerden kalan artık bana
..

Devamını Oku
Fikret Turhan

YEŞİL ve RÜZGAR....

Yeşil sensin..,
Gözlerin yaprak...
Deniz sensin..,
Bakışın; duru ve berrak...

..

Devamını Oku
İsa Yazıcı

Koyu yeşil, hilalli
Tedavi ediyorlardı.
..

Devamını Oku
Zülfikar Yapar Kaleli

Sabah rüzgârı yeşil yaygılar sererdi, zümrüt yeşili. Bahar bulutları sütnine olurdu, yer beşiğinde. Bitki çocuklarını emzirirdi. Ağaçlar, yeşil yapraktan elbise giyer, mini mini dalların başlarına çiçekten taç koyarlardı. Arılar çiçek çiçek koşmaya başlar, çok yorulurlardı. Bal yaparlardı, insanlar için. Ağaçlar meyveye dururdu, insanlar için. Toprak ana bitkileri uyutup, uyutup büyütürdü, insanlar için. Rüzgâr ninni söylerdi insanlar için.

İnsanlar yoktu. İnsanlar gurbete gitmişlerdi. Kimisi, Rahmandan mekânlarını cennet olmasını dilediğim, dönülmez gurbete gitmişlerdi. Belki ana vatanları orasıydı. Bizden çok uzaklardaydılar ya, gurbetti orası. Sonsuz rahmet, mağfiret ve gufran dileklerimi gönderdiğim gurbet. Kimisi Almanya’yı, kimisi sevgilinin “Yârim İstanbul’u mesken mi tuttun. Gördün güzelleri beni unuttun” dediği İstanbul’u. Yurdun dört bir yanı gurbet olmuştu, gariplerin gurbeti.

Gurbetin küçük bir köşesinde, küçük bir cami görmüştüm. Küçücük,“Garipler Camisi” demişler adına. Yapanlar gibi garip, mahzun. Sordum; camii orada oturan Gümüşhanelilerin yaptığını söylediler. Onun da yanında üç beş ihtiyar. Demek gurbetin gitmediği, kolunu uzatmadığı yer yoktu. Artık dünyanın neresine giderseniz gidin, garip mezarların taşında mutlaka “Burada; falanca yerli, cennetmekân falanca kişi yatmaktadır” yazısına muhatap olursunuz.

Ey gönülleri gurbet, gurbeti vatan olanlar. Artık Gırcova çekirgeler yuvası değil. Çalılı sekide keklikler gagalamıyor. Taşın başındaki kuşburnu erkekçe bir isyanda. Kör gözenin ağlamaktan gözyaşları kurumuş. Hocanın Pınarına su içmek için ne koyunlar, ne sığırlar, ne de serçeler gelmiyor artık. Tarlalar çorak, yamaçlar kuru. Gonogol’da çobanların sesleri yankılanmıyor. Sandık taşı’nın üstünde cüz oynayan da yok. Ve en garibi Kızıl Taştan guguk kuşunun “guguk, guguk” sesi kesileli seneler oldu. İnsanlarla birlikte gurbete çıktılar demek ki. “Gukku ben kaç yaşındayım” soracak çocuklar da yok köyde. Artık, kalan üç beş ihtiyar. İnsanların eli dertli, dili dertli, gönülleri çoktan sevdikleriyle birlikte gurbete çıkmış.
..

Devamını Oku
Olgun Ekinci

……… Soğuk gecelerde yıldızlara uzanır, ısınırım ve her yıldız sen olursun, gökyüzü ateş topu olur sıcaklığının yayıldığı atmosferde… Ben üzerimdeki her şeyi çıkarır ve deniz kızı özgürlüğü yaşarım, güneş tenimde, başaklar içimde boy verirken…

……… En yakınımdaki yıldız koynuma girer, yeşil akan nehir, okyanusun mavi sularına benzeşir ve her yıldız kıskanırken koynumdakini, ben kulaçlar atarken, her yıldızın mavisini yeşile, yeşilini maviye çeviriyorken her yıldız sen oluyorsun, geceden sabaha dek milyonlarca yıldız yakalıyorum… Yıldızlar biriktiriyorum şimdi uçsuz bucaksız…

……… Vedasına hazırlanmakta olan gecenin geç kalan tüm yıldızlarını, yaprağını çoktan dökmüş, dallarından başka serveti olmayan, baharı bekleyip yeşilliklerini fark edemeyen insanlara sunmaya hazırlanan o devasa ağacın altında topluyorum… Yıldızların bayramı olurmu? Olurmuş, şimdi her biri, kendini sonbahar hüznünü yaşayan ağacın dallarına kızıl, mavi, yeşil, sarı ve her biri bir renk panayırına bürünerek salsa kıvamında, oynak ve ağır kalçalarını oynatan oryantal kıvamda yapıştırırken yıldız yapraklı ağaç üremekte ve geceden sabaha yalancı baharlara inat, yıldız yapraklı ağaçtan ıtırlar yayılmakta…

……… Türdeş ağaçlar kıskanıyor benzerini, dal büküyorlar gün ağarırken yeryüzüne ve direnişindeki işçinin sessiz sloganlarını fısıldıyorlar dallarından dallarına… Her yeni gün doğumunda güneş altında yıldızlar arıyorum beyhude ve senden gelecek en acı sözü bile kabullenmek istiyor, onun tek harfine bile sarılmak, yıldız varsaymak, ucuna tutunmak isteğim yeniden kanatıyor kapanmayan yaramı… Güneş altı yalnızlık ve acılarımı ince bir ipe sarılarak göğe tırmanmak, orada seni bulmak, ışıtan sevginle avunmak ve sende kalmak, yıldız kokmak istiyorum kahreden soğukların yürek yangınlarında…
..

Devamını Oku
Vahittin Bozgeyik

Kurumuş bir pınarın son damlasıdır her satır,
Yaşantım,yeşil gözlerinin günahını anlatır.
..

Devamını Oku
Mahmut Cantekin

Yeşil şirin can Kâhta’m…
Taşınla toprağınla,
Karakuş Tepesi,
Cendere Köprüsü,
Nemrut Dağınla,
Sen bir tarihsin…

..

Devamını Oku
Gülşah Süder Uzunmehmetoğlu

Ne yazabilirim sana dair bilmiyorum ki? Hayattayken ne hissediyorsam,söylemiş içimde tutmamıştım.Her şeyi konuşabilen kaç kişi vardır bilmiyorum.
En çok seninle otobüs seyahetlerini, bilmediğimiz sokaklarda saatlerce yürümeyi severdim. Sessiz gecelerde saatlerce balkonda oturup uzun uzun sohbet ederdik.Bir türlü anlam veremezdin insanların neden böyle davrandığına.İçinde kötülük yoktu ki,sen nasılsan herkes öyle olsun istedirdin, ama malesef olduramadın.Ve hepte anlamsız yere kendini suçlardın; o kadar hassas,o kadar duygusal.
O gülen, yeşil gözlerini son kez açık görmek isterdim. Aslında istemezdim.
En son seni Mudanya iskelesinde geride bırakmıştım.İlla karnımı doyurmak istemiştin, yolda inip puaça almaya kalkmıştın. Kıyamazdın ki.42 yaşında da olsam senin küçük kızındım. Son defa sarıldığımı bilmeden; iki kere sıkı sıkı sarılmış,boynundan öpüp kokunu her zaman ki gibi içime hapsetmiştim.Arkamı dönüp el sallamıştım.Gözlerinde üzüntü yoktu, tam tersi mutlu; ışıl ışıldı. Zamansız bir zamanda sevdiğini karşısında bulmanın mutluluğu vardı.Çünkü gene süpriz yapmış hiç beklemediğiniz bir anda iki günlüğüne kapınızda bitivermiştim.
Eğer o hastane odasında görseydim gözlerini biliyorum ki mat bir yeşil olucaktı.
“Köhne İskele” şiirimde yazdığım gibi; en son bir iskelede bırakmıştım seni.Ama bizim iskelemiz ne kırık ne de şehrimiz silikti.Bana her zaman güç veren güneş ışığı parlıyordu,mis gibi deniz kokusu, gökyüzünde martılar...
Mudanya’ya giderken babannemim mezarlığı gözüküyordu köyünüzle birlikte. Hayıflanmıştım -bir türlü ziyaret edemedim babannemi- diye.Hayat öyle bir şey yaptı ki bana; sen şimdi orada yatıyorsun ve ben hem seni hem babannemi ziyaret edicem.
..

Devamını Oku
Zeynep Ece Arabul

Kırıktı sertti saçları
Bakışları acı yeşil..
..

Devamını Oku
Mehmet Akif Tiryaki

İki el ve iki yüzük bir gözlük,
Yeşil kravat ve yeşil mendil,
Burnun akıyor sen sil
Al sana yoksa bir mendil
Sil burnunu artık akmasın,
Yavaş konuş kimse anlamasın.
Anlarsa çok ayıplanırsın
..

Devamını Oku
Adnan Deniz

Mevsimine
Çiçekler açacak;
Yaprakların olacak yeşil yeşil.
Körpe körpe meyvelerin
Taze taze sevgilerin.
Yeşereceksin,
Büyüyeceksin,
..

Devamını Oku
Vahit Kemal Kısa

Dedim ya seni antlamak için açtım bu sayfayı...Hazırladım beynimin en gizli köşelerini...Uzayda yer almam manada yer almam anlamında gelmiyordu önceleri...Seninle kütle olmaktan çıktım...Hamdım yandım yandım...Pişmek için ne kadar acele etsede yürek çiğ tanesi kıvamında sende kaldım...Olgunlaşmak biraz da az sevmek anlamına gelecekti...kavrayamadım... Bir şehirde tanıdım seni...yokuşları dik rengi gri....Düğünlerinde türküler okunan bir şehirde...Nasır tutmuşken benliğim sen kesip attın....kızıl bşr kan boşandı topraga altındanda sen yeşerdin ilk baharda....Nasıl koşarsa kötürüm düşler ayağa kalkınca ehl-i alimin dilinde öyel koştum sana...yılların yorgunluğu vardı dizlerimde...Hamamönü dergah-ı taceddin evinde...çikolotadan düşlerdi varlığın bayram sabahları sen orada ben burada dalgalanırken derya, Konstantin şehrinde... Maviyi severdin...Mavi Anka kanatlarında bir safirdi...bazen yeşil bir ayakkabıda bazen rengarenk bir bilezikte bulurdum seni...Kubbe altında karışırdı nefesler nefeslerede... Han-ı cincide amin derdik Ezan-ı Muhammediyeye...Kuleler vardı yirmiydi sayılarıda her biri gelişini müjdelerdi müjganın...o mamur beste çalardı...beklerdi Firuze...toprak kokardı Başkent...Nisanın bereketi yağmur...yürüdün sen öylesine...bakardım ardından...Bilirdim vakti geldiğinde gidecektin...Çekecektim ardından kırmızı bir mendilinden kokunu....Yusufun zindanında kaldım gidişinle...Kıtlık oldu yüreğimde....Can taşı...Vursam bir parçanı diğerine....Çıkarmı bir kıvılcım...Başlarmı nar-ı ateş....
..

Devamını Oku
Galip Kemali Günay

Hasretim be....................... aguşuna.............................................. kucak.......................kucak...........koynuma koydum............. aguşunu...........koyn.lar.................................. ela........... mavi........... kara....................... sarımsı sıcak..........................kok mamda amma..............................tuz ter.......................................... istersen................ bu gün yıkanmam...................................... sen................. yeşil sabununla gel...................................... koştururken.................. unuttursan .................... surmeyi........................................tenim...................... hafif drğil bayağı terli...............................................her yanının........ terlerini.............................. kokladım...................................... mis.........................................
..

Devamını Oku