Tarihlerden on biri doksan sekiz Mart'ının
Çarşamba, kara kışın tükenen son nefesi;
Gecenin ikisinde, bir telefon hattının
Ucundan: 'Öldü' dedi bacımın yanık sesi.
Der demez iki yandan yükseldi bir hıçkırık,
Perde perde yayıldı, uzayın sinesine...
Yurdumun genelinde ünlenen yeşil sarık,
Artık oturmayacak rahle-i tedrisine.
Mihrap, minber ve Kur'an hizmetlerinde geçen,
Yaklaşık bir asırlık ömrün bu son perdesi,
Ansızın iniverdi, noktalandı serüven...
Sessiz ve de sevimsiz geminin güvertesi.
Artırarak sayıyı, limandan açtı yelken
Ebediyet yurduna, ufuklar ötesine...
Dev gibi dalgaları yararak ilerlerken,
Serpti acı suları gönüller sitesine.
Sensinliğe kendimi alışık sanıyordum;
Gurbet elde geçmişti onca uzun yıllarım.
Ayrılığın zehrini içerken yudum yudum,
Boşlukta kala kaldı sana uçan kollarım.
Dalga dalga yayılır ruhumun her yanına,
Kulaklarımda her an yankı yapan gür sesin.
Nice mumlar yakıldı, senin aziz anına;
Ölüm ayırsa bile, daima bizimlesin...
Kayıt Tarihi : 14.10.2008 18:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)