Yerden Ayırmak Şiiri - İsa Yazıcı

Göz alıcı renkler ve
Şeylerle süslenmiş.
Almak işi.
Alıntı, iktibas.
Ondan acemicesine
Alma olarak.
Açığa alma,
Kültüre alma,
Satın alma,
Koku alma duyusu,
Tat alma duyusu.
Bir elektrik
Akımını alıp
Başka bir
Kuvvete çeviren
Cihaz, alıcı, reseptör.
Bir şeyi
Elle veya
Başka bir
Araçla tutarak
Bulunduğu yerden
Ayırmak, kaldırmak.
Sağ elinin
Çevik bir hareketiyle
Başındaki tülbendi
Çekip aldı.
Bir şeyi veya
Kimseyi bulunduğu
Çocuğu okuldan aldı.
Birlikte götürmek
Satın almak.
Biz bir ya da
İki parti alır,
Çekiliriz piyasadan.
Ele geçirmek, fethetmek.
Fakat aldıkları
Yerlerin ahalisini Türkleştiremediklerinden
Bu büyüklük onların
Zayıf düşmelerine
Sebep olmuş.
İçine sığmak.
Bu kavonoz
İki kilo
Bal alır.
Bu salon
Bin kişi alır.
Kabul etmek.
Evine kiracı almak.
Kendine ulaştırmak, iletilmek.
Mektup almak.
Haber almak.
İçeri sızmak,
İçine çekmek.
Gemi su alıyor.
Fotoğraf makinesi
Işık almış,
Film yanmış.
Erkek, kadınla evlenmek.
O sırada aldığı
Kadının babasının
Birçok yardımını görmüştü.
Sürükleyip götürmek.
Öküzü sel aldı,
Harmanı yel aldı.
Kazanmak, elde etmek.
Zararlı, tehlikeli
Bir şeye uğramak.
Soğuk almak.
Ceza almak.
Bürümek, sarmak, kaplamak.
Dağ başını
Duman almış,
Gümüş dere
Durmaz akar.
Kısaltmak, eksiltmek.
Ceketin boyundan almak.
Yolmak, koparmak.
Kaş almak.
Yerini değiştirmek, çekmek.
Temizlemek. Karyolanın altını
Süpürge ile al.
Örümcekleri al.
İçeri girmesini sağlamak.
Sevdiği delikanlıyı
Gece evine almış.
Tat veya
Koku duymak.
Sigaradan hiç tat
Alamaz oldum.
Burnu iyi
Koku alır.
Örtmek, koymak.
Paltosunu sırtına aldı.
Gibi anlamak.
Bir sözü
Şakaya almak.
Yol gitmek,
Mesafe katetmek.
O yolu
Bir saatte alırsınız.
Çalmak. Cebimden
Saatimi almışlar.
Soldurmak. Güneş
Perdelerin rengini aldı.
Vücuttaki hasta
Bir organı
Ameliyatla çıkarmak.
Dalağını aldılar.
Motor çalışması için
Gerekli olan
Eletrik veya
Yakıttan yararlanır
Duruma gelmek.
Savcı yardımcısı
Gaza bastı,
Motor almadı.
Bir daha bastı,
Yine almadı.
Göreve, işe başlatmak.
Yeni bir
Kapıcı aldı.
Başlamak. Üsküdar'a gider
İken aldı da
Bir yağmur.
Davranış veya
Makam değiştirmek.
Aşağıdan almak.
İçecek veya
Sigara içmek.
Tadına bakmak için
Bir yudum aldım.
Yutmak, kullanmak.
İlaç almak.
Görevden, işten çekmek.
Kazanç sağlamak.
Bir pantolondan
Beş yüz
Lira alıyorlar.
Gidermek, yok etmek.
İçine biraz
Su koy,
Tuzunu alır.
Al veya
Alın işte.
Uykuysa, uyumak
Bir marifetse,
Al uykuyu diyerek
Akşama kadar uyudum.
Alaşağı etmek
Birini, yetkilerini
Elinden alıp
Yerinden uzaklaştırmak,
Atmak, kovmak;
Kapıp yere vurmak.
Al aşağı
Vur yukarı
Çekişe çekişe
Pazarlık yapılırken
Söylenen bir söz.
Al benden de
O kadar
Ben de aynı durumdayım;
Ben de aynı düşüncedeyim.
Al birini,
Vur ötekine
Veya birine
Hiçbiri işe yaramaz,
Hepsi bir ayarda.
Al gülüm
Ver gülüm
İki sevgilinin
Birbirine sevgi
Gösterisinde bulunmaları;
Bir kimseye
Yapılan hizmetin
Hemen karşılığını
Bekleme durumu.
Yooo, dedi,
Al gülüm
Ver gülüm.
On para için
Ben senin
Canını alırım,
On para için
Sen benim
Canımı al.
Al sana
Bir daha
Yeni bir
Aksilik olduğunda
Bezginlik bildirmek için
İşte anlamında
Söylenen bir söz.
Al sana
Bir bela daha!
Al takke
Ver külah
Uzun bir
Çekişmeden sonra,
Çekişe çekişe.
Al takke
Ver külah,
Kırsal kesimi
Çocuğunu okutmanın
Yararına inanırdık.
Aralarındaki senli benli
İlişkiyi sürdürerek.
Söylemeye başladı.
Aldı Kerem.
Aldı Köroğlu.
Aldığı abdest
Ürküttüğü kurbaya değmemek
Sağladığı yarar,
Verdiği zararı karşılamamak.
Alıp sattığı olmamak
Hiç ilgisi bulunmamak.
Lisan kursunu
Filan alıp
Sattığı yokmuş.
Alıp satmaz görünmek
İlgisiz görünmek
Veya davranmak.
Alıp vereceği olmamak
Bir kimseyle
Hiçbir ilgisi olmamak.
Onun benimle
Ne alıp
Vereceği olabilir?
Alıp vermek
Kalp çarpıntısı geçirmek;
Herhangi bir konu
Üzerinde yoğun
Olarak düşünmek.
Alıp yürümek
Az zamanda,
Çok ilerlemek,
Yayılmak, çoğalmak, artmak.
Bu kasıt tertibi,
Aramızı bozabilecek
Bir cinayet
Davasının alıp yürümesine,
Dallanıp budaklanmasına
Yol açtı.
Biriyle alıp verememek
Anlaşamamak, çekememek, geçinememek.
Onunla alıp
Veremediğiniz nedir,
Ne alıp veremiyorsunuz?