Düşünceler ve duygular denge için arayışlarını olgunluğa dönüştürerek yarış içerisindeydi. Kocaman bir evin, sadece küçük odasının dağınıklığı ile yaşamı sürdüren kalabalık topluluk… Aslında kullanılması için, çok oda ve boş alan vardı. Pencere ile dışarı bakmak için inceli, kalınlı gizemli perdeler… Orta da dikdörtgen şeklinde ki, on iki kişilik sandalyeli masa, sırası geldiğinde içe, sırası geldiğinde dışa temsil edilirdi. Masanın altı çalışma odası. Üstü yatak odası olarakta kullanılabiliyordu. Çekmeceler… Dışa doğru açık ve içinden çıkan örtüler dağınık. Sıradan yerleştirilmiş olanlar gibi sıradışı yerleştirilenlerde vardı. Aslında; her düzensizliğin içerisinde, titizlik ile yerleştirilen fedakarca bir düzen vardı. Dağınık örtüler… Sıradan konulmuş masalar… Yatak örtüleri…Masa örtüleri… Perdeler… Yere kadar sarkan, uygunsuz yerlere acele ile yerleştirildiği belli idi. Sabırsızca ve ani kararlar ile… Arkalı önlü takılan perdelerin ardından, pencereden dışarıyı izlerken, bazı perdelerin şeffaflığının narin inceliği göze çarpıyordu. Bazıları ise… İçi ve dışı kalındı. Maskeli Baloya gider gibi boyalı idi… Boyalı pencereler ardı ardına, arkalı önlü asılan perdeler bu evi parçalara bölüyordu. Eni ve boyuna bakıldığında, bütünsel tarafı da fark edebilirdi. Her köşe de bir obje, bir insanı temsil ediyordu.
Hatırlanan ve unutulmayan anıları, köşeye yerleştirilmiş dikiş makinesi ile dikilerek yenileniyordu. Parçalar “ Proçöz” ile temizlenirdi. Yenilikçi kalıcı eskiler de yok değildi. Dikiş Makinesinin görevi “ Eskileri getirin yenisi ile değiştirelim” modeliydi ki. bu modelin zamanı geçmişti. Fakat, üretilmeyen bir yaratıcılık ile gizemli idi. Ve, taklitti. Dikiş mekinesi bile bu modelden yorulmuş kendini odada kullanılmayan bir köşeye yerleştirmişti.
- “ Hey! ... İçimin içindeki ses: - Girenler ve çıkanlar, tıpkı matematiksel işlevler gibi… Aktif ve pasif tarafını denge de tutabilmek için yoluna devam edebilmesi için, yaşam ve farkındalık ile risk peşinde. Bu dağınıklık gösteriyor ki! ... Alınanlar ne çok. Verilenler az… paylaşım, katkı sağlayacağı gibi, birlikteliği de kazanca dönüştürecek. Pazarcılardan alınan mal hep eski, üreticiden alınan mal hep yeni kalacak. Fark edilmeyen aslında görülmeyene görmeden bakmak ise büyüklü, küçüklü yararlı ve yararsız…”
- “ İşe bir yerden başlamak gerek. Perdeleri indirip, yıkamak ile başlamalı. Makine ve masayı köşeye çekmeli. Ortayı açmak için, taşıdığımız ton ağırlığını azaltmalı. Diğer dağınıklık için bir kez daha değerleri gözden geçirmeli.”
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Birazdan akşam olacak / ışıklar tek tek yanacak... Yakarsan ancak... Mutlu, huzurlu yıllar. Sağlık ve başarılarla dolu. Tüm sevdiklerinizle beraber. Saygılar.
Birol Hepgüler.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta