YER GÖSTERİCİSİ
Penceremden gözüken dört duvara bakıyorum saatlerdir.
Ne resimler çizdim bilseniz evlerinizin dışa açılan odalarına.
Sessiz ve kimsesiz duran zaman,karla karışık yağmur olarak dökülüyor fark ettin mi?
Anlamsız anlamlar yükledim ayak izlerine.
Hiç bir yere ulaşmadıklarını fark ettim birden bire,sana ulaşmadıklarını.
Çöp kovalarına açılan kapılardan geçtim manava da,fırına da giderken.
Sonra ekmeğin sıcaklığını duydum bedenimde; tok olmanın sıcaklığını.
Soğuk; suyun kayaların incecik çatlaklarına sızması gibi sızıyor parmak uçlarıma:
Her dokunuşu ellerinin ellerime un ufak ediyor kuşları.
Telaşsız bir güneş var üstümde.
Sokaklarda ayna kırıkları ve kaygan zamanlarda mutlu olanlar sadece çocuklar sanki.
Kavgasız geçen bir tek günümüz olmadı mı?
Olmadı.
Koca bir kayanın parçalanması gibi parçalandık.
Nereye gideceğimi bilmiyorum.
Bu kadar kısa mı sürecekti yolculuğumuz?
Deniz kıyısında yalın ayak dolaştığım zamanlar kadar uzaksın bana.
Dünden kalanlarsa kum saati gibi sahil boyunca.
Oysa sokağın karşı köşesinde parçaları reçineyle tutturulmuş birileri de vardı.
Güneş onlara da bana olduğu kadar uzaktı.
Soluk alışında donan zamana ışık tuttum bir yer göstericisi gibi.
Şimdi filmin sonundaki gibi ıslak gözlerim.
92
Zati ErbaşKayıt Tarihi : 17.10.2005 18:24:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Zati Erbaş](https://www.antoloji.com/i/siir/2005/10/17/yer-gostericisi.jpg)