Yenilenme Şiiri - Aynur Uluç

Aynur Uluç
498

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

Yenilenme

“Üşüyorum” dedi kadın,” Sar beni, kollarınla değil sadece, sesinle sar. Karların altında kalan tohumlarımı sar, bakışlarınla.”

Uzun uzun baktı adam. Anlaşılır gibi değildi. İyi bir işi vardı kadının. Giyebileceği çeşit çeşit mantoları, kabanları, çizmeleri. Evi kaloriferliydi, arabası son model. Ama üşüyordu işte. Sıtma tutmuş gibi titriyor; “Sar beni” diyordu,” Ne olur sar.”

Aşık olduğu suya, “seni seviyorum” deyişine, sudan her seferinde “ben de seni seviyorum” yanıtını almasına rağmen, susuzluktan ölen çiçek kadınlardandı çünkü o da. Ve “Kadınlar çiçektir” deniliyordu reklam panolarında. Kadınlara bir gün parfüm, bir gün takı, başka bir gün bakım kremi satmak için, farklı biçimlerde ama her gün yineleniyordu aynı cümle: “Kadınlar çiçektir.”

Ve çiçekler üşüyordu. Kardelenin düştüğü yanılgıya düşüp, karlardan başını onunla birlikte çıkaracağına güvenecekleri bir hercaî arıyorlardı kendilerine. Oysa biliyoruz ki; tek başına açacaktı karlar içinde, kardelen. Sevdiğinin elinden değil, karlardan bir kürk yapacaktı bedenine. Onun bembeyaz dokusunda yatacak, içi dışı kar olacaktı kendisinin de.

Kadın kışı düşündü. Garipliğin kendisinde mi, kışta mı olduğunu bulmalıydı. Kış, yalnızlıkların mı mevsimiydi gerçekten, sobaya sokulup kestanenin çatlayan sesinde mırıl mırıl uyuyan kedi olmanın mı? Yoksa dostlukların mı mevsimiydi? Sabrın, zorlukların üstesinden gelmenin, ilk baharı düşlemenin usul usul. Anladı ki; o, kışı seviyordu her şeye rağmen. Sevdiğinin aniden ortaya çıkıp da, onu ısıtıvereceğine inanmayı, bu inançla yaşamayı seviyordu.

Pencereden dışarı baktı. Adamın karda bıraktığı ayak izleri hâlâ duruyordu. Gökyüzüne çevirdi bakışlarını. Şefkatli görünen yüzlerinde aynı zamanda keskinliğin de izlerini taşıyan kar tanelerine. Yavaşça yakınındaki dolaba uzanıp en üstteki çekmeceyi açtı ve bir defter aldı eline. Yüreğinde biriktirdiği notları, noktalar, virgüller, parantezler içinde ılık ılık içine soğuracağı bir defter. Karları önüne katacak, rüzgârı süpürecek, serumu kola bağlayacak, içine başkasını bile yazsa, belli ki en çok kendine tutunacağı bir defter. Çok iyi hissetti kendini birden. Ve yazmaya başladı:

'Soyunuyorum usulca tenimden
Küçük kız çıkana dek içinden…'

Aynur Uluç


Karşın-2007 / Sayı 2

Aynur Uluç
Kayıt Tarihi : 10.11.2006 12:05:00
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Yunus Güzel
    Yunus Güzel

    'Soyunuyorum usulca tenimden / Küçük kız çıkana dek içinden…' bu dizeleri ilk gördüğümde de çok sevmiştim. Ama bu öyküye öyle yakışmış ki, daha çok sevdim. Öykünün kendisi ise şiir gibi... Bazen, yaşanılanlar acı da olsa, sonuçları insana yeni kapılar açıp, yeni bir yolculuğun temeli olabiliyor işte... Bu noktada, gözümüz acıları mı görmeli, açılan yeni yolu mu? Bence, yarın her zaman dünden güzeldir. Umut hep mavidir. Maviyse güzeldir.... '

    Cevap Yaz
  • Hasan Büyükkara
    Hasan Büyükkara


    Çağrıştırmaktır sanat eserinin görevi..sanat eseri çağrıştırdığı ölçüde gücü hiisedilen bir şeydir..

    Teşekkürler
    ..
    KÖPÜKTEN

    Sezai Karakoç

    Bir kere kente girdin
    Bir kadını al onu yont yont anne olsun
    Her kadın acıma anıtı bir anne olsun
    Çocuklara açılan mavi kırmızı pencere anne
    Sen bu şehrin sokaklarından geç sonsuz pencerelerle
    Bir insanı al onu çöz çöz çocuk olsun

    Cevap Yaz
  • Ünal Kar
    Ünal Kar

    'Soyunuyorum usulca tenimden
    Küçük kız çıkana dek içinden…'

    çok harikaaaaaaaaaa

    mükemmel bir yazı ve mükemmel bir final

    selam ve saygılarımla

    Cevap Yaz
  • Mehmet Akif Gülhan
    Mehmet Akif Gülhan

    bir öykücü olarak çok beğendim-tebrikler

    Cevap Yaz
  • Temel Kurt
    Temel Kurt

    gece

    Kızkulesi'ne

    inmeyi

    düşler

    yıldızlar...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (5)

Aynur Uluç