Yeniden merhaba güneşe!
Kendi etinden olmayanı parçalayarak,
Koca bir insan enkazının altından.
Kelleni vücudundan sökermişçesine,
Pislik düşüncelerin içinden.
Damarlarından akan kanın,
Gözyaşınla temizlendiği anda;
Hep bir ağızdan: "Aydınlığa!"
Yeniden merhaba güneşe!
Yüzünü avucumdaki kırışıklıklarla
Anca seçtiğim,
Bir de sırtında benden bir parça
Derisi kalın mı kalın.
Taşımakla yükümlü gökyüzüne;
Pek çetin gövdesi,
Beli bilekleri kadar ince.
Yeniden merhaba güneşe!
Serin bir sazlıkta
İnce bir tınıyla çalar gibi sesin.
Kanlı bir asanın
Göğsümden çıkarılışını hissediyorum.
Tanrım, bu senin elin midir?
İçimdeki sen arayışını susturamıyorum
Yoksa beni görmeyenler deli midir?
Yeniden merhaba güneşe!
Hislerime çakılan demir parmaklıkların
Bir de özgürlük anıtı gibi teninde
Bilirsin ilahi olanı makbuldur kokunun
Hayatın bize sunduğu tanrıların,
Kaleminden çıkmış gibi;
ipince.
Yeniden merhaba güneşe!
Şu yobazlaşmış zihinlerin
Bir de karşılarında olabildiğince sapkın.
Gittikçe iğrençleşen dünyanın
Cehennemi gibi bir yüzyıl.
Bu zamandan çekiliyor gibiyim
Tanrım, bu senin sesin midir?
Zamansız bir mekana çağrılıyor gibiyim.
Hasretinden eskitilen vesikalıkların
Ve biten tutukluğun sevinciyle...
Şimdi o kadar yakın ki tenim tenine,
Gözlerine bakıyorum;
Yeniden merhaba güneşe !
Kayıt Tarihi : 3.9.2018 17:46:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!