-İbrahim Golestan’a-
tüm varlığım benim, karanlık bir ayettir
seni, kendinde tekrarlayarak
Dönebilmek o dönüşü olmayan yollardan
Sürekli bir aldanış bir daha bir daha
Hiç bitmeyecek gecelerden bir sabaha
Çikabilmek ve sevmek durmadan usanmadan
Konuşmak konuşmak gözlerle fısıltılarla
Devamını Oku
Sürekli bir aldanış bir daha bir daha
Hiç bitmeyecek gecelerden bir sabaha
Çikabilmek ve sevmek durmadan usanmadan
Konuşmak konuşmak gözlerle fısıltılarla
İnsanların kağıda bir şey yazarken her tarafı istediği gibi özgürce kullanması hoşuma gidiyor.Şiir benim sürekli yazmak istediğim ama yazmayı başaramadığım şiir isteklerime benziyor.Buradaki yazma tarzını beğendim.Şiirin çok güzel olmuş.Burada yazılanlara bakılırsa düşüncelerindeki kararsızlıklar da güzel ama keşke hikaye kısmına ne düşündüğünü yazsaydın.Güzel olmuş.
Çok derin
Sigaranın en lezzetli olduğu azamanın
Hemfikirliği ortak yanimiz diyebilirim
Şiir gercekten derin
Antik Bir Tapınağın Kalıntısında
Ağılın önünde sigara içiyordu müze bekçisi.
Otluyordu koyunlar mermer kalıntıların arasında.
Daha ötede çamaşır yıkıyordu kadınlar ırmağın aşağısında.
Demirci dükkanından çekiç vuruşları duyulabilirdi.
Islık çaldı çoban. Mermer kalıntılar koşarmış gibi koştu koyunlar O’na doğru.
Suyun kalın ensesi parladı zakkumların ötesindeki serinlikle. Bir kadın yaydı
Yıkanmış çamaşırlarını çalıların ve heykellerin üstüne –
Yaydı kocasının külotlarını Hera’nın omuzları üstüne.
Yabancı, huzurlu, sessiz bir samimiyet – yıllar boyunca. Aşağıda sahilde
içi balıkla dolu geniş sepetleri başları üstünde taşıyarak geçti balıkçılar,
sanki uzun ve dar ışık parıltılarını taşıyorlardı:
altın, gül ve eflatun – tıpkı o tören yürüyüşünde taşınan uzun,
bolca nakışlanmış peçesi gibi tanrıçanın, hani önceki gün kesmiştik ya
boşalmış evlerimize perde ve masa örtüsü yapmak için.
Yannis Ritsos (1909-1990, Yunanistan)
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy
karanlığa gömülmüş toplularda,bir avuç mavi gökyüzüne bile özlem duyar kadınlar...keza,bu toplumlardan da o kadınların özlemine kalem sallayan şairler çıkar...Furuh Ferruzat bunlardan birisidir...
ülkemin dikkatine diyerek,saygılar bırakıyorum sayfaya...
AYNI DİKEN
Gece karşımızda, pencereleri kapalı
iki katlı yetimhanenin cephesi gibi duruyordu.
Ertesi gün, ağaçların altında bir kadın
bir diken çıkardı ayağının tabanından -
bizim her gece üstüne bastığımız o aynı diken.
Yannis Ritsos
Çev : Cevat ÇAPAN
RÜZGÂR BİZİ GÖTÜRECEK
küçücük gecemde benim, ne yazık
rüzgârın yapraklarla buluşması var
küçücük gecemde benim yıkım korkusu var
dinle
karanlığın esintisini duyuyor musun?
bakıyorum elgince ben bu mutluluğa
bağımlısıyım ben kendi umutsuzluğumun
dinle
karanlığın esintisini duyuyor musun?
şimdi bir şeyler geçiyor geceden
ay kızıldır ve allak bullak
ve her an yıkılma korkusundaki bu damda
bulutlar sanki, yaslı yığınlar misali
yağış anını bekliyorlar
bir an
ve sonrasında hiç.
bu pencerenin arkasında gece titremede
ve yeryüzü giderek durmada
bu pencerenin arkasında bir bilinmez
seni ve beni merak ediyor
ey baştan aşağı yeşil!
yakıcı anılar gibi ellerini,
bırak benim aşık ellerime
ve dudaklarını
varlığın sıcak duygusunu
benim sevdalı dudaklarımın okşayışına bırak
rüzgâr bizi götürecek
rüzgâr bizi götürecek.
Furuğ FERRUHZAD
Çeviri: Haşim HÜSREVŞAHİ
Efendim,
İsteyen herkes şiir yazmaya çalışabilir, ancak şiiri de şairler yazar. Nasıl ki alt alta gelen getirilen cümleler her zaman bir şiir olarak nitelendirilemezse, bir şiiri okuyan herkesin anlaması da beklenemez. Şiir, şiir ruhuyla anlaşılır. Bir şiirden aylayanlar bile farklı anlamlar çıkarabilir, zaten şiirin de doğasında da bu vardır. her okuyan aynı anlamı veriyorsa farklı bir lgılama içine girmiyorda okunan ya şiir değildir ya da şiir ruhundan uzaklaşmıştır.
Bazı arkadaşların şiirden bir şey anlayamadıkları gibi bazıları da belki şiirin anlatmak istediğinden faklı şeyler anlamış olabilirler, saygıyla karşılamak gerekir.
Bir şiirin kendisini herkese beğendirmek gibi bir zorunluluğu yoktur.
Efendim, antolojide günün şiiri köşesesini kesintisiz takibederim. Yazılan yorumları okudum da üye olup yazmaya karar verdim.
Seçici kurulun günün şiirini herkese beğendirmesi mümkün değildir. Tıpkı patlıcan gibi! Açıklayayım efendim: Patlıcanın zeytinyağlı yemeğini yiyen imam tadına bayılmış ve adı imambayıldı olmuş. Peki imamın bu kadar sevdiği ymeği herles sever mi? elbette hayır. Patlıcanı ağzına ble sürmeyen arkadaşlar bilirim. Zevk meselesi kimi de domatesli yemeklere bayılır, kimisi biberli.
Efendim. seçici kurulun görevini layıkıyla yerine getirdiği düşüncesindeyim.
Sanırsam Mehmet Binboğa hocamız yönetiyor. Şahsında kurul üyesi arkadaşlarımı da selamlıyorum.
Şiir hakkında detaylı yorumlar yapılmış, bu yorumları aşacak bir yorum yazabilmem olanaksız. Ancak şiiri beğendiğimi belirtmeden geçemeyeceğim. Ben tam puanla şiiri ödüllendiriyorum.
Edebiyat sitelerinin çağdaş yüzü antoloji tebrik ederim. Başarısının devamını dilerim. İyi günler-iyi geceler...
Sevgi ve saygılarımla efendim.
''tüm varlığım benim, karanlık bir ayettir
seni, kendinde tekrarlayarak ''
şairin yaşadığı dönem ve gerçeklerini biraz olsun bilip değerlendirdiğimizde, onun ruh hali hakkında az çok bir karara sahip olabiliriz ama bunun için önce araştırma yapmak gerekir, ezberlenenle yeni görünene ahkam kesmezden önce.
Karanlık ayet burada meçhul gelecek, kara yazgı anlamlarında kullanılmış şair tarafından.
Farsçadan Türkçeye çevirisi sırasında şiirin daha iyi anlaşılabilmesi için daha dilimize uygun bir tanımlama kullanılsaydı acaba? Belki farsçada böylesi bir kullanımı da var, biliyor muyuz, elbette bu konuda bizleri aydınlatacak kişiler var aramızda, konuya açıklık getirmeleri ne güzel olur.
Laikliğin ardına gizlenip, dili ateşle mühürlenecek olanlardan olunduğunun taktiri sadece tek bir makama aittir, O'nun dışında söylenenler ve konuşanlar da O'nun yerine ahkam kesme cüretinde olanlardır ki, yarını düşünüp bu konularda ahkam kesip, yargıç konumunda kalmaktan kendilerini kurtarmaları iyiliklerinedir.
para ile imanın kimde olduğunu da anca yaradan bilir...diyerek....saygılar.
Sevgili okurlar,
'tüm varlığım benim, karanlık bir ayettir' Bu dize, gerçekten muazzam bir dize. Bu dizeyi açmaya devam edersek, sayfalarca yazmamız gerekir. İnsanın bir muamma olduğunu izah ediyor. Tabiki bence.
'tüm varlığım benim, karanlık bir ayettir'
Bu dizeyi biraz açalım istedim: Okunmamış, okunsa da, iyi okunmamış ve anlaşılmamış, mütercim, gerektiği gibi, tercüme edememiş, Ben bir ayet gibi okunup, anlaşılmak için,yaratılmış, bir insanım... demek istemiş geldi bana. Bu dizeyi dini mecralara çekmeye ve o yönde olumsuz değerlendirmeye gerek yok sanırım.
Diğer dizeleri de yorumlamaya kalkarsam, sabaha kadar burada uykusuz kalmam gerekir. Onun için bu kadarla yetiniyorum.
Yalnız Lara Açanbaya şunu hatırlatma gereği gördüm: benim Günün Şiiri olan 'Vadim O kadar Güzel Ki' Şiirinin başlığına kafayı Takmış. Şöyleki: şiirinizin ismi bile özgün değil. Bu isim bir şeyleri anımsatıyor. Evet doğrudur. 'Vadim Okadar Güzeldi Ki' Açıklıyayım efendim: ben o şiirimin ismini 'Vadim O kadar Güzeld Ki' romanında esinlendim. Ne hazindir ki, Lara Hanım, şiirin hikaye kısmına dikkat etmemiş. Eğer dikkat etseydi, o ramandan esinlendiğimi görürdü. Şiirimin ismini çalmadım ve esinlendiğimi de şiirin hikayesinde belirttim.
Günün Şiiri!ne gelince, çok çok beğendim. Seçki grubuna teşekkürlerimi sunarım efendim.
çiçeklenmenin ve yeşermenin sonsuz seherine götürecek.
ben bu ayette seni ah çektim, ah
ben bu ayette seni
ağaca ve suya ve ateşe aşıladım!
yaşam belki
uzun bir caddedir, her gün filesiyle bir kadının geçtiği,
yaşam belki'
Bu şiir ile ilgili 39 tane yorum bulunmakta