Yeni Cami Şiiri - İbrahim Çelikli

cami

Macar odasının merdivenindeki
simetrik öküz başını babam bulmuş
Bulca’dan bizim kağnıyla getirildi
Yukarı Çeşmedeki öküzbaşlarını
gurna yanlarına Hacı Apdılla koydurmuş

eski camiye çıkan yolları
Arif Hoca kademe döşetdirmiş
Eski Cami yanında tahta minare,
ezan okumak için;
merdivenle çıkılan şerefe
girişinde
dut ağaçlı bir bahçe,

hemen girişteki;
dik,
yamuk
basamakları gıcırdayan
merdiven
tahta tabanlı mahfile çıkar.

yuvarlak soluk cam göbeği zeminde siyah kûfi yazılar,
Allah (c.c.) ,
Muhammet (s.a.v.) le
karşı duvar
Ebubekir, Ömer, Osman ve
Ali'yle süslü yan taraflar

mimberin kıyılarında ayet,
üstünde besmele
tavan tahtalarında
yağmurda akmış izi
tam ortada iki ağaç direk,

hutbe girişinde Hecazdan gelmiş
geyik boynuzu
arka duvarlarda vazo içinde
sözde karanfil ve lale
caminin sundurmasında köyodası,
bir odasında da imam oturudu
alt girişte ayakkabılık
yandaki odada büyük bir su motoru.

yeni cami uzun süre bezemesiz dört duvar
eski-yeni, uyumsuz, eçiş-bücüş halılar
ölenlerin hayrına serilenler,
Almanya'dan getirilenler
açık pencereden girilip,
götürülmüş eski seccadeler

yeni caminin bezemesiz duvarları
Artvin'li öğretmeni bezdirmiş olmalı
Muzaffer Sağır,
duymazdan,
görmezden gelmemiş
sadece okulla ilgilenmemiş
yaz tatilinde bile
ne Yusufeli'ne, ne İstanbul'a gitmiş
köyün camisini
bir güzel, motiflerle süslemiş
gönlünce
dilediğince
elinden geldiğince

Hecaz’dan gelmiş halılar
Alamanya’dan avizeler
Mustafa Kaya’dan dini kitaplar
cenaze sahipleri verirler
ölenin
“altıma-üstüme” diye ayırdıkları
üstüne örtülen halıları

belli bir yaştan sonra
“kefen parası”ndan başka hazırlıkları
“-nolur-nolmaz
kimin önce getçee belli olmaz
ölmek var,
ölememek var
yarına çıkıp-çıkmayacağımız belli mi,
değil!
vadesi dolan gediyo
vaktı-sahatı gelen gediyo,
sırası gelen deği(l)
bu dünya fani
yalan deği(l)
insanlar yalan
gelen gediyo
dünya dediğin bi han
gonup-göçen insan”