Yeni bir düş kuralım her seferinde

med cezir ortasında kalmış bir kum tanesi gibi
gök sussun yer dinlesin kalplerimizin nazlı çarpışlarını
çeyrek vakitlerden bir lahza bulup
gül yanaklı zamanlara gidelim

kanatlansın ruhumuz yüksek diyarlara doğru
her ırmağın kıyısına düşler bırakarak
sessizliğin içinde eriyen akşamların
dört bir yana ışık saçan sonsuz semaların
ufuklarına sıkışan güneşlere gidelim

ebabiller uçurarak gidelim bu diyardan
derin uykularla emzirdiğimiz gecelerden
göğe açık avuçlardan ruhumuz kanatlansın
matem dolu sabahlar olmadan
yıldızlar misali dolunay düşlerine gidelim

saf tutsun güneşin arkasında yıldızlar
gecenin koynuna saklanmaktan haz duyan aydan söz edelim
yaramazlık yapmış küçük bir çocuk gibi gülümseyelim
kalpten vücuda pompalanan taze kan misali
denizin en mavisinde kaybolan zamanlara gidelim

geçmiş bir zamandan efsaneler bırakalım esrarlı havzalara
ırmaklarından hüzün akıtalım bir kum saatine zerre zerre
bir zaman sonra kaybolsun süveydadan akseden izdüşümleri
mavera mevsimlerine karışıp gurbet akşamlarına gidelim

uzak diyarlara yaz göçebelerince kanat çırpalım
yeni bir düş daha kuralım bu sefer
mavi bir ışık gibi öteki hayallere
harlı hicranla yanan yüreklere gidelim

sevda seherine düşen şafak kızılı gibi
sonbaharlarca savrulan hasretleri toplayalım bir bir
saman sarısı rüzgarlar alıp götürmeden
ıtırlar dökülsün yollarımıza iklim iklim
son kasım günü terk edelim kentin tenhalaşan sokaklarını
son saka kuşları göçmeden gidelim

redfer