Küçücük benliğimi sevgi dolu ummanında erit. Beni kendinde kaybet ki ben demeyi unutayım, hayatı sana göre yaşayayım, senin için güleyim senin için ağlayayım, senin pencerenden bakayım... Her hatamda kendine kız, her iyiliğim de kendinle gurur duy ama ne olur beni bırakma ben sende kaybolmaya hazırım... Her zaman yanımda ol yemek yerken yürürken beklerken otururken yatarken ama secdelerimden ne olur uzak dur uzak dur ki Rabbime şükredeyim seni tanıdığım için...
..
Konfeksiyon İşletmelerine: Çift İğneciler, Overlokçular, Kalite Kontrolcüler, Ortacılar, 15-18 Arası Çıraklar, Ütücüler, Vs.. Diye Astığınız İlanlar Her Yerde! Siz İşletmeciler Personel Bulamazsınız.. Sizin Kadar İnsanı Köle Gibi Çalıştıran 15 dk. Dinlenmeyi Çok Gören, Saat 10-16 da 10ar dk Çay Paydosu Verip, Saat 13 de İse Yarım Saatlik Yemek Paydosuna Mahkum Edenlersiniz..!
..
Aslında hep aynı terane..Nedensiz bi sıkıntı,farklılaşan suratlar ve sabah seheri..Yürüyordum yavaşça yine kumlu tarla yollarında ama kayboldum sanki nerdeyim ben. Bi elimde viski şişesi diğerinde anlamsızca çalan bi müzikçalar..Çok uzaklardan bir ses: ''Heeeyy nereye gidiyorsun o yolun sonu kanyona çıkar heeeeyyy..'' Arkaya bakmaya üşengeç ben sallamadım bile sesi dimdirek devam..Birden traktör hırıltısıyla irkili verdim meğerse sızmışım kanyona 100 metre kalasıya, yerdeyken gölgesine sığındığım adam: '' Delikanlı nedir bu halin güpegündüz içilir mi? Hayırdır inşaallah kimin oğludur kimlerdendir bu çocuk acaba? '' dedi ve gerisi yok... Gözümü açtığımda bu köhne köylü evindeydim.. Çatlayan başıma yanarken bir yandanda müzikçalarım yok nerde bu diye düşünürken en fazla 20 li yaşlarında yazması kırmızı, kazağı allı pullu, yanakları pespembe bi kız içeri girdi ve ''Geçmiş olsun dedem sizi baygın halde bulmuş,yemek hazır ninem ve dedem sizi bekliyor.İyisiniz değil mi? '' deyip çıkıverdi..Ben ise gördüğüm hayal karşısında sadece '' Sağol '' diyebildim..Sanki dilim kitlenmişti.. Neyse 2 gündür boş olan mideyi belki bambaşka lezzetlerle doldururum diye düşünürken sofa diye adlandırılan çoğumuzun çardak diye bildiği üstünde asmayla kaplı olan çok gıcırtılı bi serinliğe oturdum saç baş dağınık ayyaş bi tip ve karşımda hiç tanımadığım 3 insan..
''Hayırdır oğul nedir seni bu hale koyan? '' dedi ismini sonradan öğrendiğim Ramis dede.. Ardından ekledi Gül nine
'' Kimsin,kimlerdensin sen bakayım? '' Ardı ardına gelen 2 soru karşısında ne cevap vereceğim diye düşünürken Peri atladı ve '' Nine, dede bırakın hele karnını doyursun adamcağız boş kafayla nasıl cevaplasın '' deyiverdi..Ardından küçük gülümsemelerle devam edilen yemek...
Kalktım ve '' Ben çok uzaklardan geldim buralı değilim, beni kendime getirdiğiniz ve sıcak çorbanız için çok teşekkür ederim '' dedim ve köyden uzaklaşmıştım bile aklımda ise Peri'nin makileri kıskandıran o yeşil gözleri, pembe yanakları ve yaptığı nefis çorbası vardı..
..
ya bir gün geleceksin yada sensizlikte öleceğim diyordum ve bir gün bir gün ki seni nasıl görebildiysem nasıl bakabildiysem şuursuzca yüzüne.işte o günden sonra ben ben oldum damarlarım hissiz nefeslerim kuru çıkıyor,adını duyduğumda hışımla doğruluyor kendimi yiyorum,sen görsen bana acırdın kimbilir ama acı beni ben yaptı.sevmek seni uğrunda kendimi yemek beni ben yaptı işte netice sen yoksun bir başka ellerde ve ben işte sefil ve çirkef hoşça kal hoşçakal sevgiyle hesabım var seninle bir gün bi yerde bir kere aşk peşine düşmeye görsün yüreğim
..
Her şey iş olsun diye;
Yemek yemek iş olsun diye,
Çalışmak iş olsun diye,
İlişkiler iş olsun diye,
Yaşam bile iş olsun diye...
Ama aşk,
Ama sevda
..
Günde, üç öğün, yemek yemelere alışmışız,
Bu dünyada, sadece, dünya için çalışmışız,
Allah ve peygamberin uğruna, ne yapmışız,
Günde, üç öğün, yemek yemelere alışmışız,
İstediğin kadar güzel yaşa bir gün öleceksin,
..
Onur BİLGE
Işıl, dersi kaynatmak isteyen dalgacı öğrenciler gibidir. Fazla ciddi konular onu sıkar. Başlar şaklabanlık etmeye… Bundan acayip bir haz alır. Bu zamana kadar böyle gelmiş, böyle gider artık! Onu, olduğu gibi kabul etmekten başka çare yok. Çünkü normal de değil, anormal de… İkisinin arasında… Biri engellemezse, asla frenleyemez kendisini! Mutlaka birinin müdahalesi gerekir. Onun için Define’ye:
“Birlikte karar almıyor muydunuz, öyle şeyler için? ” diye sordu, Orçun. Konu değişsin istemiyor, Işıl’ı bertaraf etmeye çalışıyordu. O da biliyordu ki bir başladı mı susmak bilmezdi. Bütün işi gırgır şamata… Beş kuruş ver, açtır ağzını, on kuruş versen kapatamazsın!
“Hanım, egoistti. Hep kendisini ve rahatını düşünürdü. Başkalarına hava atmaktan başka derdi yoktu. Geçim derdi nedir, ondan da habersizdi. Her şeyin en iyisi, en güzeli, en moderni onun olmalıydı! En bakımlı olmayı, en iyi giyinmeyi isterdi. Yakışsa canım yanmaz! ” Yavaşça:
..
Onur BİLGE
Işıl, dersi kaynatmak isteyen dalgacı öğrenciler gibidir. Fazla ciddi konular onu sıkar. Başlar şaklabanlık etmeye… Bundan acayip bir haz alır. Bu zamana kadar böyle gelmiş, böyle gider artık! Onu, olduğu gibi kabul etmekten başka çare yok. Çünkü normal de değil, anormal de… İkisinin arasında… Biri engellemezse, asla frenleyemez kendisini! Mutlaka birinin müdahalesi gerekir. Onun için Define’ye:
“Birlikte karar almıyor muydunuz, öyle şeyler için? ” diye sordu, Orçun. Konu değişsin istemiyor, Işıl’ı bertaraf etmeye çalışıyordu. O da biliyordu ki bir başladı mı susmak bilmezdi. Bütün işi gırgır şamata… Beş kuruş ver, açtır ağzını, on kuruş versen kapatamazsın!
“Hanım, egoistti. Hep kendisini ve rahatını düşünürdü. Başkalarına hava atmaktan başka derdi yoktu. Geçim derdi nedir, ondan da habersizdi. Her şeyin en iyisi, en güzeli, en moderni onun olmalıydı! En bakımlı olmayı, en iyi giyinmeyi isterdi. Yakışsa canım yanmaz! ” Yavaşça:
..
Gecenin bir yarısı elimde bir bardak sıcak ça.H ava bulutlar nedeniyle kapalı Ve onların yüzünden dolunayı göremiyorum. Mehter marşı temposunda esen Bir rüzgar var dışarıda ve televizyonda da adını bilmediğim bir bruce willis Filmi. Tüm bunların arasında gözüm elimdeki bir bardak sıcak çaya Takılıyor.Çünkü hiçb irşey bir bardak sıcak çayın yerini tutmuyor. Artık Yalnızlığı şikayet etmiyorum karanlığa.Artık gecelere sövüp saymayıda Bıraktım.Kolumdaki saat her an gözlerimi görmekten kurtuldu.Cep Telefonumun tuşları rejim yapmaya başladı.Hergün altında oturduğum ağaca Konan kuşlar bıktılar artık yemen türküsünü dinlemekten. Her nefes Aldığımda bana can veren ve mutlu eden ciğerlerimdeki temiz hava Sirkülasyonu,muhittin abinin yağız atı,annamin ıspanaklı böreği,bugün
Ezerken gözüme ilişen taş gibi bir hatun... Hepsi cok güzel ama yinede Hiçbirşey bir bardak sıcak çayın yerini tutmuyor. Elimdeki bir bardak sıcak Çayı biirleri alaack diye çok korkuyorum.Üstelik 3 şekerli bir bardak sıcak Çayve ona refakat edsen, -hadi aramızda yabancı yok-daha açık konuşayım Askıntı olan bir dal sigara... bir yudum çay, bir fırt sigara,bir kutu asprin,bir Çay kaşığı karabiber,ve bir tana soyulmuş ben.Şimdi hepsini koy bir Tencereyeve hafif pembeleşinceye kadar pişir.Gör,bak,nasıl lezzetli bir Yemek olacak.Hani derler ya -yemede yanında yat.Ama yinede hiçbirşey bir Bardak sıcak çayın yerini tutmuyor. Az önce farkettimde bizim çay sigaraya Cilve yapıyor.Sigarada 3 şekerli çayıma yeşilleniyor hafiften iyimi? Birbirlerine çok manidar bakıyorlar.yani mercimeği fırına çoktan vermişlerde Mercimeği fırında unutmuşlar.Onlar bile birbirlerini buldularda bir ben yalnız Kaldım.Aslında bazen aşka özlem duymyor değilim.sağanak yağan Yağmurun altındasevgilimle el ele dolaşmayıdizlerine uzanıp gözlerinde Hapsaolmayı,aslında bazen çok istiyorum yeniden sevmeyi.Ama yiinede Hiçbirşey bir bardak sıcak çayın yerini tutmuyor... biliyormusun? ölülerin son Ödülü bir daha ölmemekmiş.bazen diyorum-ya ben öldüm mü? Ama hala Parmağımı kestiğimde acıyı hissedebiliyorum vbe acıyı hala Hissedebiliyosam demekki yaşıyorum.İyi ki de yaşıyorum.Hayat her şeye Rağmen çok güzel.DENİZE GİRMEK,DANS ETMEK,GÜLMEK, ISPANAKLI BÖREK YEMEK VE YENİDEN SEVMEK...
AMA
YİNEDE HİÇ BİRŞEY BİR BARDAK SICAK ÇAYIN YERİNİ TUTMUYOR
..
içim huzursuz.bir deniz gibi köpürmek istiyor düşünceler.birşeyler engel olup duruyor.kurşun atılıyor ürkek kuşların vücuduna kanatlarından tutuşuyor yıllar yıllar ustanın dediği gibi acımasız davranıyor bize.pullar biriktiyorum yapıştırılmak üzere zarflara gönderilmeyecek olan mektuplara.yıllarım yıllarım diye ağlamak geliyor içimden.bir çocuk geliyor aklıma ellerinde kalem yerine onüç ondört anahtar bir motor atölyesinde tabilot yemek önünde.yaşı daha ergene ermemiş,gözlerinde biraz da olsa umut.yollarda olan bir kamyoncunun gözleriydim bir okadar uykusuz ve yorgundum.yoldaydım,bütün dünya yı düşünürken sana geliyordum yüküm sevdaya satılıyordu.
..
Bir açılım masalı tutturuldu gidiyor
Birisi de çok güzel şeyler olacak diyor
Beyim çoban biz koyun, sanki bizi güdüyor
Kendine gel kendine, biz, siz, onlar ne demek?
Açılım falan değil, bu düpedüz HALT YEMEK.
..
YEMEK-1
Yetti artık bu domates
Çilek lagalugayı kes
Aşkın tadı kuru pilav
Ayrılık çok kuru bir ses
..
öptüm dudaklarından sigaramın filtresini, o zamanlar filtreler ve izmaritler anlamlı ve birbirlerine sevdalı, şarkılar rakılıydı, sofra bezi güncel olmayan gazetelerden olurdu, hep kadehin altıda denk gelen güzel bir kadın fotoğrafı vardı, ve genelde yemek yenen tabakların kenarlarına tokluğun külleri bırakılırdı, insanlar bu kadar yalan söylemez, verilen sözler yerlerinde sabit dururdu, çocukken bende yalan söylemezdim, şimdi yalan söylenmesi gereken bir zamana aitim, o yüzden toplumun içine dışlıyorum kendimi, benim çocukluğuma denk gelir o zamanlar sarhoşum ama net bir şekilde hatırlıyorum, sigaramın filtresine asılıyorum, bebekken gece ağlayarak uyanıp emdiğim anne memesi gibi, he bir de, yüzük meselesi var... aman neyse yahu ben bunları konuşmak için artık çok yaşlıyım... it oğlu it!
..
Hayvan insan gibidir, özel itina ister,
Suyu temiz olacak, sevgi ve saygı bekler…
Yatan bir kedi düşün, onu ürkütmemeli,
Saygı en önemli şey, incelik düşünmeli…
İçeri girmek ister, istediğinde girsin,
..
geçmişin dipsizinde soluk alıyo olmak belki..nedir bu başımdan, yanıbaşımdan dökülen damla türevleri..kan değil..duvarları sidik kokulu bi dört duvarın çerçevelediği ben..öyle ben ki..yosunlu bi geçmiş..ve yosunlu geçmişine format atma gayretinde gündüz uykuları..göz çapakları irin kıvamında..tiksiniyorum kendimden..avuçlarımda ufalanmış ekmek kırıntıları..yemek vakitlerinden arta kalan..ve zeytin çekirdeğindeki karanlık..topuklardan en yukarlara kadar kramplar..ve kamplar..acının doruğu..nasuh mahruki..
..
Tıpkı 6 yaşlarında bir kız çocuğunun restorantta kadınlarla beraber yemek yerken kendini büyük hissedip arkadaşlarıyla oynamasına benziyordu, yanıma gelmemen çocuk masada ama aklı arkadaşlarında. Ama dayanamayıp gider o çocuk arkadaşlarının yanına. Sen başkasındasın ama kalbin bende, aklın bende düşüncen bende. Sende geleceksin yanıma. Ama çoktan oyun bitmiş olacak.
..
Aklına heykel gelir herkese put deyince,
Yemek bile put olur o niyetle yeyince! ..
..
Tatlı yemek yapmak, damağa hitap;
Tatlı kelam etmek, dimağa hitap! ..
..
yemek dediğin
iki zeytin
bir dilim ekmek
açlığın
yazgıya dönüştürüldüğü dünyada
yemek yemeğe mide
bir de
..
Yan komşumuz göndermiş, ekmeğim çoktur dedim,
Israr etti ve verdi tamam, alırım, dedim…
Geçen de üst kat komşum, ısrarla ekmek verdi,
Neyse ev sahibimdir, şahsımız alıverdi…
Burada bu adet var, ekmeğim daima var,
..