Bir kış boyunca onun ile ne güzel günler geçirdim. Kah yakınındaydım kah uzağında. Yakınında olduğum zaman bana hep sıcak davrandı, uzaklarda olduğum zaman asla yanıma niye gelmedin diye küsmedi... Şimdi ayrılık zamanı geldi çattı... Biliyorum ki onu çok özleyeceğim. O da beni özler mi artık orasını bilemem, onun bileceği iş...
Onu beslediğim zaman, dolu dolu ısıttı hem yüreğimi, hem bedenimi, hem de ruhumu. Kötü bile davransam asla küsmez bana. Bazen hastalanırsa da, damarları tıkanırsa da yine de bana mısın demez, durumundan hiç şikayet etmez benim canım sobam o... Soba deyip de geçmeyin. Eskiden, yani bundan kırk elli sene öncesinde evlerimizin büyük çoğunluğu sobalar ile ısıtılırdı. Kimi kömür ile, kimi odun ile, kimisi de köylerde kokar yakıt dedikleri tezek ile gürül gürül yanardı sobalarımız. Kuzine sobalar vardı, üstünde yemek ısıtılır patates közlenirdi...
..
Evinde güzel yemekler pişen,
hiç bir hem cinsimin,
lokantadan yemek yemek isteyeceğine,
İhtimal vermiyor, asla inanmıyorum.
Evde yemek pişirmesini beceremeyen kadınlar.
Ve açlığını bastırmaya çalışan erkekler vardır.
..
Yemek yeme isteği;
Karnın açsa,
İşaret gönderir
Miden sana.
Hafif acı çekersin;
Miden guruldadı mı,
Kulağına ses gelir;
..
Tabakta yemek
Vucutta hayat
Yemek sıcak
Hayat mutlu
Yemek bitmesin
Hayat sürsün
Sindire sindire ye
..
Hepimizin hayatı senaryosu kötü yazılmış bir tür filmdir aslında. Üçüncü sınıf video kuşağı filmleri gibi gerçek hayatta asla olmaz dediğimiz şeyler bir anda başımıza geliverir. Çocukken işler o kadar da kötü gitmez. En azından bir süre.. Belki de henüz kimse tarafından ciddiye alınmadığımızdan ve hayatımız içine sıçılacak kıvama gelmediği için keyifli bir oyun oynarız. Ama başlangıcı olan her şeyin bir sonu vardır. Eğer altı yaşındaysanız ve bir grup delirmiş yetişkin kendi aralarında konuşup, sizin biraz zeki olduğunuza ve okula başlamanız gerektiğine karar vermişse, artık hayat masumiyetini yitirmeye başlamış demektir. Sınıftan içeri adımınızı atar atmaz karşılaştığınız kahverenginin en aşağılık tonuyla boyanmış ve milyonlarca gerizekalı çocuğun sümüğü, yemek artığı, anlamsız karalamaları,tozu, toprağı, boku, püsürü ile ırzına geçilmiş okul sıraları yaşamınızın bundan sonrasının ne kadar boktan geçeceğinin sinyallerini verir gibidir. Üstüne bir de sizi tokatlamak için herhangi bir yanlış yapmanızı bekleyen, bekleyecek kadar sabrı olmadığında da hayal gücünün yardımıyla aklına getirdiği herhangi bir yanlışı sizinle ilişkilendiren öğretmen adlı denizanasıvari yaratık, yanağınızla birlikte ruhunuzu da tokatlamaya başladığında toplumsal bir histeri ve cinnet etkinliğinin tam ortasında kaldığınızı anlarsınız. İlk günden itibaren içinizde büyütmeye başladığınız öfke zamanla boyunuzdan ve yaşınızdan daha büyük olur ve hıncınızı etraftaki diş geçirebileceğiniz hububat beyinli insan yavrularından çıkarmaya çalışırsınız. Ve böylece insan ırkıyla aranıza aşılmaz büyüklükte duvarlar örme süreciniz de başlamış olur.. Belki de insan, sadece doğduğunda insandır, kim bilir? Büyümeyle birlikte bozulma da başlıyordur belki. Mesela adamakıllı konuşabildikten az bir zaman sonra küfür etmenin ne kadar çirkin olduğunu öğretmeye çalışırlar size. Ve siz içinizden, ağız dolusu küfür edemedikten sonra konuşmanın ne kıymeti var ki diye geçirisiniz. Üç yaşında, yemek içmek kadar doğal bir şey olan sindirim sisteminin boşaltım faaliyetiyle ilgili yasaklamalar dayatılmaya başlar ayrıca da istediğiniz zaman istediğiniz yerde pantolonunuzu indiremeyeceğinizi öğrenirsiniz. Dört yaşında iki yaşınıza kadar tebessümle karşılanan neredeyse bütün davranışlarınız birer azar yeme vesilesi haline gelir. Beş yaşında tamamen büyümeye başlar ve altı yaşında da insan olarak ömrünüzü tamamlayıp başka bir türe evrilirsiniz. Okul denilen ruh törpüsü mekanizma da bu mutasyonun gönüllü hızlandırıcısından başka bir şey değildir. Mesleğinden, kendisinden, çocuklardan, akıp giden zamandan, kırlaşmış saçlarından, herkesten ve her şeyden nefret eden bir grup öğretmen, çocukların gönüllülük esasına bağlı metamorfoza uğratıldığı yarı açık akıl hastanelerinin ekonomik zorunluluklar yüzünden ayak işlerini yapmaya mahkum edilmiş metazori hasta bakıcılarıdır.. Beş yaşına kadar her şey güzeldir. Altı yaşında hayat masumiyetini kaybeder ve ölür.. Ömrümüzün geri kalanı, bir tür şizofrenik kurgudan başka bir şey değildir...
..
Sıradan günlerde
Sıradan işler yapılır memleketimde
cinayet,gasp,tecavüz,yan kesicilik
yemek yapmak,temizlik,bulaşıkları yıkamak,çocuk büyütmek
işe gitmek,azar işitmek,işten gelmek,yemek yemek,uyumak
derse girip çıkmak,kitapta olanı deftere yazmak,çılgınca test çözmek
Özel günlerde ise
..
Bir köylü kadın kocasına yemek olarak, bir parça samanı önüne koyuvermiş.
Adam bağırarak:
bu ne böyle saman mı yiyeceğiz, delirdinmi sen? Deyince kadıncağızın cevabı şöyle olmuş:
ne bileyim? Yirmi senedir sana yemek yaparım, saman yemediğini gösteren tek bir kelime etmedin... :)
..
Biz bu dünyaya neden, neden gelmişiz,
Yemek içmek gaye değil değil bilmişiz,
Sadece O Allah'ın huzurunda eğilmişiz,
Biz bu dünyaya neden, neden gelmişiz,
Yemek içmek gaye değil değil bilmişiz...
..
Şükür; HER BİR İNSANA "BUYUR! ." Diyebilmeyi Öğrendik ve Muhafaza Edeceğiz Yine İNŞALLAH SOFRAMIZI! . Kuru Ekmek Kavgası Veren Halkımızı DİNLEMELİYİZ! . AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ YÖNETİMİ DE DİNLEYECEK İNŞALLAH, KURU EKMEK KAVGASI VEREN HALKLARI! . SÜPER GÜÇ AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ YÖNETİMİNE, SÜPER ANLAMA BECERİSİ DİLER ve HATALARIMIZI BİR YERDEN DÜZELTMEYE ÇALIŞALIM İNŞALLAH! . HER İNSANIN ANLAYIŞINA VERİMLİLİK DİLER; HALİL İBRAHİM SOFRASI, DOSTLUKLARA GÜVEN VEREN BİR KONUMDADIR ve GÜVEN HER ALEMDE, DAİMA MUHAFAZA EDİLEBİLSİN İNŞALLAH! .
KENDİMİZDE GÖRMEK İSTEDİĞİMİZİ; DOST OLABİLME ve DOSTLUĞU MUHAFAZA EDEBİLME UMUDUYLA, CÖMERTÇE DİLEYEBİLEN SAMİMİ DUYARLILIKLARDAYIZ YİNE BUGÜN! . SOFRA DENETİMİ BENİM KONTROLÜMDE DEĞİLDİR, SOFRAMIZ; BÜYÜKLERİMİZİN DENETİMİNDEDİR! . BÜYÜKLERİMİN KESTİĞİNİ YEMEK BENİM GÖREVİMDİR! . BU "KESİLENİ YEMEK" FİKRİNİ ANNEMDEN ÖĞRENMİŞTİM! .
DOSTLUĞUN TEBESSÜMÜ DAİMİ OLUVERSİN İNŞALLAH! .
..
06 Aralık 2012 Perşembe 06:22:07
“YALNIZLIK” Adlı Romandan:
Bir Pazar sabahı / yemek odasının güneşli cumbasında, sükunetle oturuyor, kahvaltı ediyorlardı. Dışarıda gelin gibi tertemiz bir bahar öyle güzel bir gün hazırlıyordu ki / üzerine bal sürülmüş kızarmış ekmeğini taraçada yemek için, içinde şiddetli bir arzu duymuştu! . / Sabahın o erken saatinde havanın serinliğini ileri sürerek / neşeli günlerinden birindeydi! . / Gazetesini okuyordu! . / Cesaretini topladı ve devam etti! . / Süratli ve insana heyecan veren / maçlarına / şehirlerin takımları iştirak edermiş! . / Sakinleşti! . / Dudaklarında bir tebessüm! . / Yemekten sonra da bir saat istirahat edersen… o zaman bir çaresine bakarız! . / Sevinç içinde yerinden fırladı; zıplayarak / çok teşekkür ederim, diye haykırdı! . { Kitap Yazarı: A.J. CRONIN } (06 Aralık 2012 Perşembe 06:30:01)
..
Rüzgarlı bir temmuz öğle üzeri bodrum kumbahçe elimde bir sade gazoz Nebile bakkaldan tarla sokağa yürüyorum sahilde insanlar kimi denize giriyor kimi güneşleniyor uzakta elinde bir kova bağırıyor çocuk süt mısır varrrr …
-
Anneannem karışık kızartma yaptı aklım hem evde hem denizde yemeği yeyip kaçsam yine yüzmeye kızacak ama beni tutamaz ki gireceğim işte adımlarımı sıklaştırıp neredeyse koşar adımlarla evde aldım soluğu oturdum sofraya bu arada yer sofrası mis gibi kenarda bekleyen ortasından kesilmiş karpuz bu arada dün babam sabahtan geldi 1-2 saat uyudu üst katta cibinliğin içinde bende uyanmasını bekledim tekrar çıkacak yola gitmeden harçlığımı kapmak için sabırsızlanıyorum) neyse yemek bitti anneannem süngere gidecek beni de teyzeme bırakacak göz kulak olsun diye tabiî ki durur-muyum doğru yalıya bu sıcağı anca deniz keser girmeliyim ve yüzmeliyim iskele altlarında geçip deniz böcekleri toplamalıyım yine bir yığın çıyan buldum ne tuhaf geliyordu kesiyordum boydan ölçüsüz falan her kesilen parçası denize doğru kaçışıyordu …
..
AMA..._________________ _________________________ _________________ _
Uyumlu ve huzurlu birliktelik özlemindeyim. Aradığım kişi nitelikleri ve nicelikleri ile öğünsün AMA, koz olarak hele silah olarak hiç mi hiç kullanmasın. Kapris yapsın AMA, kaprisin fazlasını çekmek yerine yalnızlık çekmeyi isteyeceğimi bilsin. Gururlu olsun AMA, kibirli olmasın. Yargılasın eleştirsin AMA, olayları olduğu zaman ve koşullara göre değerlendirsin. Assın kessin AMA, önce dinlesin. Sigara..., içsin AMA, ne kendini ne beni hasta edecek kadar içmesin. Alkol..., alsın AMA, kendine yakışan kadar ve taşıyabileceği kadar alsın. Kıskansın AMA, kıskançlık krizleriyle hayatı ikimize de zehretmesin. Anlamları yakın kavramları bazen karıştırsın AMA, kıskançlıkla korumacılığı kesinlikle ayrı tutsun. Benliğini korusun AMA, artık bizim (BİZ) olduğumuzu gözardı etmesin. Akıllı olsun AMA, her fırsatta "ben söylememişmiydim" demesin. Bilgili olsun AMA, kendinden daha az bilgililere aşağılayarak bakmasın. Sohbetini fıkralarla atasözleri ile, deyimlerle süslesin AMA, bunları konusuna uygun ve zemine zamana göre anlatsın. Türk sanat müziği sevsin, usulünce ve güzel icra etsin AMA, her dost toplantısında MAKBER´i söyleyeceğim diye tutturmasın :) . İyi yemek yapsın AMA, mutfağın dışında da bir hayat olduğu aklından çıkmasın. Okusun yazsın AMA, bunları kahvaltı yada yemek masasında yapmasın. Her şeyi bilmesi mümkün değil AMA, "öğrenmenin yaşı yok" fikrini ilke edinsin. Gezmeye gitsin AMA, evim evim güzel evim sözünü hatırlasın. Arkadaşlarına güvensin AMA, bazen en büyük kötülüğü arkadaşlarımızdan gördüğümüzün farkında olsun. İnsanları sevsin AMA, dostlarına bir gün darılacakmış, kırgın olduklarına ise bir gün barışacakmış gibi davransın. Maddiyatın çok şey, AMA herşey olmadığını bilsin. Çevresinden yeni sözcükleri bilgi dağarcığına katsın AMA, son zamanlarda dillere pelesenk olan ve yersizce tekrarlanan ´YANİ´ sözcüğünü mümkün olduğu kadar az kullansın. İşte kısaca aradıklarım.. Desem de, siz bu özellikleri, kadın ya da erkek her insanda olması gereken özellikler olarak değerlendirin.
..
Saat 04.34 geçiyordu. çayımı bitirecektim içerde bozulmamış bir yatak beni bekliyordu. uyuyacaktım. saat 12 ye saatimi kuracak,ama çalan alarm sesiyle ible uyanamayacaktım. yorgun olacaktım halsiz ve bitkin, yemek yemeye bile takad kalmayacaktı. gene uyuyacaktım. uyurken birkaç rüya görecektim. rüyamda senle konuşacaktım. öylesine rahat olacaktım ki buna bende şaıracaktım. seviyorum diyecektim, yüzünü kulagını öpecektim. sarılacaktım gülecektim. ben böyle napıyorum diyecektim. uyanacaktım, saate bakacaktım. amann gene yemek vaktini geçirmişim deyip oflayıp poflayıp gene uyuyacaktım. bu böyle akşama kadar sürecekti. nede olsa bugün pazardı,p.tesiydi,salıydı farketmezki. ne de olsa sen yoksun. uyanıp da ne yapacagım ki. kim çeker sohbetimi, kim gelir benimle gezmeye, kim içer yeni demledigim çayımı. kim okur bu şiiri. ne de olsa sen okumuyorsun degil mi. okursan altına bir yorum yaz yada gizliden çaldır beni. ben anlarım sen oldugunu. müsadenle uyuacagım. çayım bitti. içerde bozulmamış bir yatak beni bekliyor. görecegim rüyaların kasetlerini yatagımın yanına koydum. ben uyurken siz bir film izleyeceksiniz. gülmekten kopacak, ben aglarken siz hiç üzülmeyeceksiniz. ben uyurken ölecegim...
28.12.2009
..
Bir Kadın Çocuktur Aslında. Çocuk gibi davranmayı sever. Bir çocuğu okşar gibi incitmekten korkarak okşamalıdır erkek kadını. Ama aynı zamanda hiçbir kadın çocuk muamelesi de görmek istemez. Söylediği şeyler çocukça da olsa dinlenilmesini, dikkate alınmasını ister. Yani bir kadının çocukluk yapmasına izin vereceksiniz ama asla onu bir çocuk olarak görmeyeceksiniz... Bir Kadın Güçlüdür Aslında. Bir Kadın Çocuktur Aslında. Çocuk gibi davranmayı sever. Bir çocuğu okşar gibi incitmekten korkarak okşamalıdır erkek kadını. Ama aynı zamanda hiçbir kadın çocuk muamelesi de görmek istemez. Söylediği şeyler çocukça da olsa dinlenilmesini, dikkate alınmasını ister. Yani bir kadının çocukluk yapmasına izin vereceksiniz ama asla onu bir çocuk olarak görmeyeceksiniz... Bir Kadın Güçlüdür Aslında. Ama bu gücünü her zaman ortaya koymasını sevmez. İster ki erkeğin gücü kendisine huzur versin. Kendi kendine yapabileceği şeyleri bile erkeğin yapmasını bekler. Böylece hem daha çok kadın olduğunu hissedecektir hem de erkeğinin ne kadar güce sahip olduğunu görecektir. Ancak kadını gücünü göstermek istediğinde onu engelleyemezsiniz. Yapmak istediği bir şey varsa mutlaka yapar... Bir Kadın Sevgidir Aslında. İçinde her zaman olağan üstü bir aşk taşır. Sevdiklerinden kolay kolay ayrılamaz. Sevdiklerini kolay kolay kıramaz. Zor sever ama tam sever. Bir kadının tam anlamıyla sevebilmesi için yüreğinin kabul ettiğini beyninin de kabul etmesi gerekir ve birisini ya da birşeyi sevmezse de onu asla sevmesi için zorlayamazsınız. Belki kolayca yüreğine girebilirsiniz. Ancak beyninde yer etmemişseniz her an terk edilebilirsiniz. Sevmediği halde terk etmeyen kadınlar da var elbette. Bunun nedeni ise dizginleyemedikleri 'acımak' duygusudur... Bir Kadın Yalnızdır Aslında. Hiçbir zaman kadını bütünüyle elde edemezsiniz. Kendisine ait bir dünyası vardır ve orada hep yalnızdır. O dünyaya kimsenin girmesine izin vermez. Hiçbir anahtar o dünyanın kapısını açamaz. Yalnızlık onun sığınağıdır. O sığınağa ne zaman gireceğine, ne kadar kalacağına hep kendisi karar verir. Sığınaktayken oradan çıkmaya zorlarsanız onu sonsuza dek kaybedebilirsiniz... Bir Kadın Çılgındır Aslında. Neler yapabileceğini hemcinsleri dahi hayal edemez. Yaratıcılığının sınırı yoktur. Ama bunu ortaya çıkartmak için hayatının erkeğini bekler. Hoyratça harcamaz yaratıcılığını. Sadece erkeğine saklar. Bir kadının gerçek erkeği olmayı başarabilmişseniz çok şanslısınız demektir. Çünkü yaşamınız asla sıradan olmayacaktır... Bir Kadın Hayattır Aslında. Çünkü hayatın içinde olan her şey ancak kadınlar olduğunda anlam kazanıyor. Yemek yemek, su içmek bile. Bir kadının elinden içtiğiniz suyla kendi kendinize bardağı doldurup içtiğiniz su arasındaki lezzet farkını anlayabiliyor musunuz? Anlıyorsanız ne mutlu size. Anlamıyorsanız ne yazık ki yaşamıyorsunuz Ama bu gücünü her zaman ortaya koymasını sevmez. İster ki erkeğin gücü kendisine huzur versin. Kendi kendine yapabileceği şeyleri bile erkeğin yapmasını bekler. Böylece hem daha çok kadın olduğunu hissedecektir hem de erkeğinin ne kadar güce sahip olduğunu görecektir. Ancak kadını gücünü göstermek istediğinde onu engelleyemezsiniz. Yapmak istediği bir şey varsa mutlaka yapar... Bir Kadın Sevgidir Aslında. İçinde her zaman olağan üstü bir aşk taşır. Sevdiklerinden kolay kolay ayrılamaz. Sevdiklerini kolay kolay kıramaz. Zor sever ama tam sever. Bir kadının tam anlamıyla sevebilmesi için yüreğinin kabul ettiğini beyninin de kabul etmesi gerekir ve birisini ya da birşeyi sevmezse de onu asla sevmesi için zorlayamazsınız. Belki kolayca yüreğine girebilirsiniz. Ancak beyninde yer etmemişseniz her an terk edilebilirsiniz. Sevmediği halde terk etmeyen kadınlar da var elbette. Bunun nedeni ise dizginleyemedikleri 'acımak' duygusudur... Bir Kadın Yalnızdır Aslında. Hiçbir zaman kadını bütünüyle elde edemezsiniz. Kendisine ait bir dünyası vardır ve orada hep yalnızdır. O dünyaya kimsenin girmesine izin vermez. Hiçbir anahtar o dünyanın kapısını açamaz. Yalnızlık onun sığınağıdır. O sığınağa ne zaman gireceğine, ne kadar kalacağına hep kendisi karar verir. Sığınaktayken oradan çıkmaya zorlarsanız onu sonsuza dek kaybedebilirsiniz... Bir Kadın Çılgındır Aslında. Neler yapabileceğini hemcinsleri dahi hayal edemez. Yaratıcılığının sınırı yoktur. Ama bunu ortaya çıkartmak için hayatının erkeğini bekler. Hoyratça harcamaz yaratıcılığını. Sadece erkeğine saklar. Bir kadının gerçek erkeği olmayı başarabilmişseniz çok şanslısınız demektir. Çünkü yaşamınız asla sıradan olmayacaktır... Bir Kadın Hayattır Aslında. Çünkü hayatın içinde olan her şey ancak kadınlar olduğunda anlam kazanıyor. Yemek yemek, su içmek bile. Bir kadının elinden içtiğiniz suyla kendi kendinize bardağı doldurup içtiğiniz su arasındaki lezzet farkını anlayabiliyor musunuz? Anlıyorsanız ne mutlu size. Anlamıyorsanız ne yazık ki yaşamıyorsunuz
serkan
[email protected]
http://www.blogcu.com/bebeto2006/
..
Dünyaya yemek
Yemek içinmi geldin
Be kardeşim
Bir öğünde gül koklasan
Ölürmüsün
..
Aç insan görmeye
Tahammülü yoktur hiçbir çocuğun
Açlığı protestodur
Yemek yemeyişi
Veya oyuncak bebeğine
Yemek yedirişi
..
Seninle evlenirsek sana pek birşey vaad edemem. Seninle en büyük lüksümüz bir balıkçı teknesinde balık ekmek yemek olur. Eve elimizde bim poşetleriyle döneriz. Şahsi arabamız olmaz belki ama akbilimizde hiç boşalmaz :) Sosyete misali boğazda yemek yemeyiz ama kız kulesine karşı çay içer, simit yeriz. Yağmurda birlikte ıslanırız. Gerçi sinüzit var ama ertesi gün sıcak çorbayı elinden içmek varsa hasta olmakta güzel..
Rakıyı aynı bardaktan içer, denizi birlikte taşlarız. Sezen aksu şarkılarında ağlar, hiç eskimeyen Kemal Sunal filmlerinde birlikte güleriz.
Çenen hiç durmaz bilirim, ben senin dırdırına da katlanırım :)
İçi huzurla dolu küçük bir evimiz olur. Gözlerine baktığımda aşık, elini tutuğumda güçlü olduğunu hissetiririm.
Parayla saadet olmaz diye gülücüklerin kanıt olarak saçılır elaleme..
..
Bir gün hayat denizinde yola çıkmaya karar verdim. Sonu ne olursa olsun.Ya bu gemi batacaktı ya da en mükemmel biçimde seferlere devam edecekti...ilk gün hava çok güzeldi..Tanrım ben daha önce neden bu yolculuğa çıkmadım diye pişman oldum..O kadar mutluydum ki güneşin sıcağı,martı seslerinin uğultusu,yosun kokusu vs. hiç bir şey beni olumsuz düşünmeme sebep olmuyordu.Gecenin zifiri karanlığındaki yıldızların parlaklıkları o kadar gözüme güzel görünüyordu ki..Bunu sen mi dedin! ..ilk defa kendi deniziminde fırtına başladı.Aman Allah´ım bu nedir dedim? Bir ses daha dur bu nedir ki dedi..Bekledim sabır etim.Bu da geçeçekti nasılsa..dedim ama fırtına yağmura yerine bıraktı..Gökten boşalırcasına yağan yağmura inat ben de ağladım..Neden! Neden ama ben daha yeni denize çıktım.İlk seferimde bu aksilikler beni mi buldu diye..İsyan etmek istemedim ama dayanamadım..YA SABIR dedim...Biraz gemiyi dinlendirmek için bir limana yanaşayım dedim..Yaklaşamadım uzaktan baktım..Yola devam dedim..Buna da şükür dedim..Bir de baktım ki korsanlar çıktı karşıma..Gemimi batıracaklar dı az kalsın..AMAN ALLAH yardım dedim..Bu sefer sesimi duydu belki de acıdı..Gökyüzüne başımı kaldırdım ve bağırarak ona seslendim´BENİ DÜŞÜNDÜĞÜN ANLAR DA OLMASA HALİM NE OLUR DU´....Hayat bu..Daha nelerle karşılacaktım.Hani bir söz vardır ya ´neydim değil...noldum değil..nolacağımı ALLAH bilir´..Çekemiyeceğimiz yükü omuzlarımıza yüklemesin...Hayat bir deniz biz de kendi gemimizin kaptanıyız..Bir Kadın Çocuktur Aslında. Çocuk gibi davranmayı sever. Bir çocuğu okşar gibi incitmekten korkarak okşamalıdır erkek kadını. Ama aynı zamanda hiçbir kadın çocuk muamelesi de görmek istemez. Söylediği şeyler çocukça da olsa dinlenilmesini, dikkate alınmasını ister. Yani bir kadının çocukluk yapmasına izin vereceksiniz ama asla onu bir çocuk olarak görmeyeceksiniz... Bir Kadın Güçlüdür Aslında. Bir Kadın Çocuktur Aslında. Çocuk gibi davranmayı sever. Bir çocuğu okşar gibi incitmekten korkarak okşamalıdır erkek kadını. Ama aynı zamanda hiçbir kadın çocuk muamelesi de görmek istemez. Söylediği şeyler çocukça da olsa dinlenilmesini, dikkate alınmasını ister. Yani bir kadının çocukluk yapmasına izin vereceksiniz ama asla onu bir çocuk olarak görmeyeceksiniz... Bir Kadın Güçlüdür Aslında. Ama bu gücünü her zaman ortaya koymasını sevmez. İster ki erkeğin gücü kendisine huzur versin. Kendi kendine yapabileceği şeyleri bile erkeğin yapmasını bekler. Böylece hem daha çok kadın olduğunu hissedecektir hem de erkeğinin ne kadar güce sahip olduğunu görecektir. Ancak kadını gücünü göstermek istediğinde onu engelleyemezsiniz. Yapmak istediği bir şey varsa mutlaka yapar... Bir Kadın Sevgidir Aslında. İçinde her zaman olağan üstü bir aşk taşır. Sevdiklerinden kolay kolay ayrılamaz. Sevdiklerini kolay kolay kıramaz. Zor sever ama tam sever. Bir kadının tam anlamıyla sevebilmesi için yüreğinin kabul ettiğini beyninin de kabul etmesi gerekir ve birisini ya da birşeyi sevmezse de onu asla sevmesi için zorlayamazsınız. Belki kolayca yüreğine girebilirsiniz. Ancak beyninde yer etmemişseniz her an terk edilebilirsiniz. Sevmediği halde terk etmeyen kadınlar da var elbette. Bunun nedeni ise dizginleyemedikleri ´acımak´ duygusudur... Bir Kadın Yalnızdır Aslında. Hiçbir zaman kadını bütünüyle elde edemezsiniz. Kendisine ait bir dünyası vardır ve orada hep yalnızdır. O dünyaya kimsenin girmesine izin vermez. Hiçbir anahtar o dünyanın kapısını açamaz. Yalnızlık onun sığınağıdır. O sığınağa ne zaman gireceğine, ne kadar kalacağına hep kendisi karar verir. Sığınaktayken oradan çıkmaya zorlarsanız onu sonsuza dek kaybedebilirsiniz... Bir Kadın Çılgındır Aslında. Neler yapabileceğini hemcinsleri dahi hayal edemez. Yaratıcılığının sınırı yoktur. Ama bunu ortaya çıkartmak için hayatının erkeğini bekler. Hoyratça harcamaz yaratıcılığını. Sadece erkeğine saklar. Bir kadının gerçek erkeği olmayı başarabilmişseniz çok şanslısınız demektir. Çünkü yaşamınız asla sıradan olmayacaktır... Bir Kadın Hayattır Aslında. Çünkü hayatın içinde olan her şey ancak kadınlar olduğunda anlam kazanıyor. Yemek yemek, su içmek bile. Bir kadının elinden içtiğiniz suyla kendi kendinize bardağı doldurup içtiğiniz su arasındaki lezzet farkını anlayabiliyor musunuz? Anlıyorsanız ne mutlu size. Anlamıyorsanız ne yazık ki yaşamıyorsunuz Ama bu gücünü her zaman ortaya koymasını sevmez. İster ki erkeğin gücü kendisine huzur versin. Kendi kendine yapabileceği şeyleri bile erkeğin yapmasını bekler. Böylece hem daha çok kadın olduğunu hissedecektir hem de erkeğinin ne kadar güce sahip olduğunu görecektir. Ancak kadını gücünü göstermek istediğinde onu engelleyemezsiniz. Yapmak istediği bir şey varsa mutlaka yapar... Bir Kadın Sevgidir Aslında. İçinde her zaman olağan üstü bir aşk taşır. Sevdiklerinden kolay kolay ayrılamaz. Sevdiklerini kolay kolay kıramaz. Zor sever ama tam sever. Bir kadının tam anlamıyla sevebilmesi için yüreğinin kabul ettiğini beyninin de kabul etmesi gerekir ve birisini ya da birşeyi sevmezse de onu asla sevmesi için zorlayamazsınız. Belki kolayca yüreğine girebilirsiniz. Ancak beyninde yer etmemişseniz her an terk edilebilirsiniz. Sevmediği halde terk etmeyen kadınlar da var elbette. Bunun nedeni ise dizginleyemedikleri ´acımak´ duygusudur... Bir Kadın Yalnızdır Aslında. Hiçbir zaman kadını bütünüyle elde edemezsiniz. Kendisine ait bir dünyası vardır ve orada hep yalnızdır. O dünyaya kimsenin girmesine izin vermez. Hiçbir anahtar o dünyanın kapısını açamaz. Yalnızlık onun sığınağıdır. O sığınağa ne zaman gireceğine, ne kadar kalacağına hep kendisi karar verir. Sığınaktayken oradan çıkmaya zorlarsanız onu sonsuza dek kaybedebilirsiniz... Bir Kadın Çılgındır Aslında. Neler yapabileceğini hemcinsleri dahi hayal edemez. Yaratıcılığının sınırı yoktur. Ama bunu ortaya çıkartmak için hayatının erkeğini bekler. Hoyratça harcamaz yaratıcılığını. Sadece erkeğine saklar. Bir kadının gerçek erkeği olmayı başarabilmişseniz çok şanslısınız demektir. Çünkü yaşamınız asla sıradan olmayacaktır... Bir Kadın Hayattır Aslında. Çünkü hayatın içinde olan her şey ancak kadınlar olduğunda anlam kazanıyor. Yemek yemek, su içmek bile. Bir kadının elinden içtiğiniz suyla kendi kendinize bardağı doldurup içtiğiniz su arasındaki lezzet farkını anlayabiliyor musunuz? Anlıyorsanız ne mutlu size. Anlamıyorsanız ne yazık ki yaşamıyorsunuz benımıcın bır kadın anatomısı boyle. BENIM İÇİN
servet idil
[email protected]
..
Bir düşün kışın; Kars’da kaz yemek
Bilirmisiz anlarmısınız, bu ne demek
Soğuk demek, kar demek, tipi demek
Ama buna da değer, bir kaz yemek
Yakacaksın tandırı, olacak közü
Koyacaksın kazana, bulguru suyu
..
Yemek listesi mutfak önlüğümü
Öğrendiğim gün zeytinyağlı yaprak sarmasını
Miras niyetine
Bırakacağım çocuklarıma
Bir de yemek kokulu şiirlerimi
Okusunlar diye
..